Bulgular ışığında kenti oluşturan birçok mahalle olduğunun düşünülmesi gerektiğini belirten Türkcan, "İkinci bir mahallenin kendini gösterdiğini çok net anladık. Burada sıra dışı bir evimiz var, bu evimiz özellikle duvar boyalarıyla, büyüklüğüyle, çok daha kaliteli tabanlarıyla ve taban altlarından çıkan gömülerle dikkatimizi çekti." dedi.
Türkcan, önceki evlere göre ikinci mahallede bulunan evde bazı farklılıklar olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Bu mahallede 2 tane çoklu gömümüz var. Hatta bu gömümüzde bir ayıya ait olabilecek yırtıcı bir hayvanın pençesinin de yine bu bireyin mezarının üzerine yerleştirilmesi dikkatimizi çekti. Bu kısım ilerleyen çalışmalarımızın içinde olacak. Dünyanın en eski ahşap parçaları Çatalhöyük'te bulunmuştu.
Konya Ovası'ndaki kuru havanın ve özellikle buradaki yapıların gömülmesiyle, korunmasıyla ilgili bu ahşap örnekleri bulabiliyoruz. Yine aynı evde bulunan ahşap parça, büyük bir örnek ama içindeki basamağı andıran oyukları ile bunun önceden de bildiğimiz ama bulunamayan merdivenlerin bir parçası olduğunu düşünüyoruz. Uzun yıllardır ilk defa böyle bir şey gördük."
Çatalhöyük'te atölyelere de rastlandığını anımsatan Türkcan, şunları söyledi: "Burada yeni bulunan özellikle boyayla ilişkili bir atölye dikkatimizi çekti. Bir işlik, depo alanı dememiz daha doğru olur. Aşı boyası toprakları, palet ve bunlarla ilgili boynuzlar ve farklı kazıyıcı dediğimiz birtakım taş buluntularla beraber belki de boya işlendiğini bize anlatan örneklerden olabilir. Boya alanı tamamıyla dokuma üzerine kullanılan bir işlik."
"Belki de boğayla beraber ayının da Çatalhöyük toplumunda özel bir yeri olduğunu düşünmemiz lazım"
Türkcan, evdeki mezarın üzerinde bulunan yırtıcı hayvan pençesiyle ilgili şu değerlendirmede bulundu: "Uzmanımızın söylediğine göre bir yırtıcının pençesi olduğu net, mezarlarda bu gibi olguları nadiren buluyoruz. Daha önce sansar pençesi koyulduğunu biliyoruz. Eğer böyleyse bu bulunan ikinci pençe. Bunun açıkçası mezardan gelmesi bireye farklı bir uygulama yapıldığını gösterir ama bundan önce bulunmuş bir ayı mührümüz vardı. Hatta bazı kabartmalarda da ayı olduğunu düşünürsek belki de boğayla beraber ayının da Çatalhöyük toplumunda özel bir yeri olduğunu düşünmemiz lazım. Bir yandan da özellikle boğaya ya da sığırlara ait kürek kemiklerini hep bu terk edilip gömülmüş evlerin içinde adak eşyası olarak bırakılmalarının Çatalhöyük'e özgü bir gelenek olduğunu söylememiz gerekir."
Çatalhöyük'ün daha fazla kazılması gerektiğini vurgulayan Türkcan, "Döneminin mega yerleşmesinden, bir kent olgusundan bahsediyoruz. Bu sene Neolitik Çatalhöyük'te başlayan kazılarda bile buluntularıyla ve mekanlarıyla yine sıra dışı buluntular veren Çatalhöyük'ün imkanlar içinde daha da genişlemesi ve kazıların daha çok artması gerektiğini düşünüyorum." diye konuştu.
Türkcan, Çatalhöyük'ün turizme daha fazla kazandırılması gerektiğini ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı: "Projemiz sadece kazıya odaklı değil. Özellikle alan yönetimi, Konya'yla hatta Türkiye'yle bütünleşecek ve bu yeri dünyaya daha iyi anlatabilecek projeler sunma peşindeyiz. Çatalhöyük'ün etrafına etki verecek ekonomik bir değer olmasını da düşlüyoruz. Yerel makamların ve belediyelerimizin gösterdiği ilgi bizi mutlu ediyor. Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy'un ziyareti, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay'ın önemli girişimi olan ziyaretçi merkezi ve yapılacak çevre düzenlemesinin çok değerli olduğunu düşünüyorum. O nedenle Konya ile Çatalhöyük'ün bütünleşmesinin ve yeni şeyler söylemenin çok önemli düşünüyorum."
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.