Beşar Esad, 1965 yılında Şam'da doğmuştur. Esad ailesi, Suriye'de güçlü bir Alavit (şii mezhebinin bir kolu) ailesidir ve Hafız Esad, Beşar'ın babası, 1970'ten 2000 yılına kadar Suriye'nin Devlet Başkanı olarak ülkeyi yönetmiştir. Beşar Esad, doktorluk eğitimi aldıktan sonra, 1994 yılında abisi Bassel Esad’ın trafik kazasında ölümünün ardından, babasının politikada bir numaralı varisi haline geldi. Ancak, Beşar Esad, başlangıçta liderlik için hazırlıklı değildi; siyasette aktif değildi ve tıp eğitimi alıyordu.
2000 yılında babası Hafız Esad'ın ölümünden sonra, Beşar Esad, Suriye'nin yeni devlet başkanı olarak göreve başladı. Bu geçiş, hafif reform vaatleriyle başladı; Beşar, özgürlükler ve ekonomik reformlar konusunda konuşmalar yaptı, ancak zamanla ülkenin otoriter yönetimi devam etti.
İç Politikada Yaptıkları
Başkanlık görevine başladığı ilk yıllarda Beşar Esad, Suriye'deki ekonomik reformları hızlandırmaya çalıştı. Bu süreçte, özel sektöre bazı özgürlükler tanınsa da devletin ekonomideki kontrolü hala güçlüydü. Esad, Batı ile ilişkilerinde de bazı yumuşamalara gitti. 2000'lerin ortalarına doğru, özellikle Fransa ile yakınlaşma çabaları görüldü.
Ancak, iç politikada büyük bir değişiklik gerçekleşmedi. Esad rejimi, hala çok güçlü bir şekilde güvenlik güçlerine, orduya ve devletin kontrol ettiği kurumlara dayanıyordu. Eleştiriler ise giderek arttı. Bu otoriter yönetim, ülke genelinde demokrasi talepleri ve ifade özgürlüğü isteyen grupları karşısına aldı.
Suriye İç Savaşı
2011 yılı, Beşar Esad'ın yönetimi için dönüm noktası oldu. Tunus'ta başlayan Arap Baharı, kısa süre içinde diğer Arap ülkelerine yayıldı ve Suriye'deki halk da daha fazla özgürlük ve demokrasi talep etmek için sokaklara döküldü. Ancak Esad hükümeti, bu gösterilere şiddetle karşılık verdi. Protestolar, kısa süre içinde kitlesel bir ayaklanmaya dönüştü. Esad, isyanı bastırmak için ordusunu ve güvenlik güçlerini kullanarak büyük bir sertlik sergiledi.
İç savaş, Esad'ın rejiminin ayakta kalabilmesi için dış müdahalelere de yol açtı. İran, Rusya ve Hizbullah gibi destekçiler, Esad yönetimini savunarak savaşın seyrini değiştirdi. Diğer taraftan, Suriye'deki muhalif gruplar, Batılı ülkeler ve Körfez ülkelerinin desteğini aldı. Bu da ülke genelinde büyük bir bölünmeye ve çatışmalara yol açtı.
Esad’ın Politikaları ve Rejiminin Hayatta Kalması
Esad'ın yönetimi, çeşitli dış müdahaleler ve askeri yardımlar sayesinde iç savaşın sonunda hayatta kaldı. Rusya'nın hava destekli operasyonları, Esad'ın topraklarını tekrar ele geçirmesine yardımcı oldu. Ayrıca, İran'ın desteklediği milis güçler ve Hizbullah da Esad rejimine bağlı kalmaya devam etti.
Esad, iç savaşı ve muhalefeti bastırmak için kimyasal silahlar gibi uluslararası hukuk açısından tartışmalı araçları kullanmakla suçlandı. Özellikle 2013 ve 2017 yıllarında kimyasal saldırılar gerçekleştirilmesi, Batılı ülkelerin Esad rejimine yönelik tepkisini artırdı, ancak Suriye’nin başkenti Şam’da Esad yönetimi hala güçlü bir şekilde kontrolü elinde tutuyordu.
Rusya sayesinde ayakta kaldı
Esad yönetimi, 2015 yılına kadar ciddi bir toprak kaybı yaşadı. Ancak Rusya’nın askeri müdahalesi, rejimin ayakta kalmasını sağladı. 2018 yılına gelindiğinde Esad, büyük şehirlerin kontrolünü yeniden ele geçirdi ve uluslararası arenada yavaş yavaş kabul görmeye başladı. Suriye, 2023’te Arap Birliği’ne geri alındı. Ancak ekonomik krizler ve bölgesel gerilimler, rejimin sürdürülebilirliğini tehdit etmeye devam etti.
Gazze Savaşı, Suriye'nin dengelerini sarstı
2023 yılında Gazze’de başlayan savaş, Suriye’nin iç dengelerini de sarstı. Lübnan’daki Hizbullah’ın zayıflaması ve muhalif grupların yeniden organize olması, Esad rejiminin zayıflığını gözler önüne serdi. Kasım 2024’te muhalif gruplar sürpriz bir saldırıyla Halep’i ele geçirerek rejimin çöküşüne giden yolu hızlandırdı. Esad’ın hikayesi, bir göz doktorunun dünya çapında tartışmalı bir liderliğe dönüşümünün trajik ve karmaşık öyküsüdür. Reform vaatleriyle başlayan iktidar dönemi, baskıcı bir rejime evrildi ve ülkesini yıkıcı bir savaşa sürükledi. Şimdi, Suriye halkı için yeni bir dönem başlıyor. Bu dönemin, yıllardır süren savaşın yaralarını sarıp saramayacağı ise belirsizliğini koruyor.
Kaynak: Haber Merkezi