Ölümü düğün olarak görmenin ancak engin yüreklerin taşıyacağı bir hissiyat olduğuna vurgu yapan Başkan Hasan Kılca; “Hz. Mevlana’nın ölümü kavuşmak olarak ifade etmesi, içinde taşıdığı aşkın yansımasıdır” dedi.
Mesajında Hz. Mevlana’nın çok önemli ilim adamı olmasının yanı sıra insani değerlere hassasiyet gösteren fikir ve düşünce adamı da olduğuna vurgu yapan Başkan Hasan Kılca Kılca’nın Şeb-i Arus Haftası mesajı şu şekilde;
“Karatay ilçemizde metfun olan, kadim medeniyetimizin ve şehrimizin manevi mimarlarından Mevlânâ Muhammed Celâleddîn-i Rûmî’nin vuslata erişmesinin 750. yılındayız. Hz. Mevlânâ, Peygamber Efendimizin(sav) sünnet-i seniyyesine uyan ve insanlara güzel bir örnek olan büyük bir şahsiyettir. Hz. Pir, özellikle hoşgörü ve sevgi konusunda tebarüz eden âlimlerin başında gelir. Hoşgörü, aşk ve sevgiden bahsedildiği zaman ilk akla gelen Hz. Mevlânâ; kargaşa, kaos, kin, adavet duygularının insandan uzaklaştırılmasına hayatını adarken, insanları hoş görmeyi de düşüncesinin temeline almıştır. Sadece bizim coğrafyamız için değil, tüm dünya için de her bakımdan oldukça kıymetli olan bu önemli şahsiyetin vefat yıldönümü için her yıl düzenlenen anma törenlerini ‘Vuslat Vakti’ temasıyla icra edeceğiz.
Hz. Mevlânâ’yı anlayabilmenin yollarının başında onun gibi ilahi aşka ermek ve marifet yollarında mertebe kazanmakla mümkündür. Nitekim kendisi de bu konuda şöyle demiştir; ‘Ham-ervâh anlamaz pişkin sözünden…’ Kulluk bilincinin ve güzel ahlâkın zirvesine ulaşan ve “Biz, insana şah damarından daha yakınız” buyuran Rabbimizin varlığını hayatın her anında hisseden insan, hakiki manada vuslatı tatmıştır. Bu arzuyu kendine düstur edinen Hz. Pir de hayatını ‘Ben yaşadıkça, Kur'an'ın kölesiyim. Ben Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.v) yolunun tozuyum’ diyerek hayat gayesini bu ifadelerle izah etmiştir.
İhsanla, vefayla ve mütevazılık ile geçmiş bir ömür neticesinde görüyoruz ki Hz. Mevlânâ, yalnızca yaşadığı dönemi değil; kendinden sonraki devirleri de etkisi altında bırakmıştır. Ayet-i kerimeler ve hadis-i şeriflerle donattığı şiirlerinden vuslat arzusunu en güzel şekilde ifade etmiş; hem ilmi birikimini hem de Allah ve O’nun Resul’üne olan aşkını gerek yazılarında gerek hal ve davranışlarında ve gerekse dokunduğu gönüllere işlemiştir. O zaman diyebiliriz ki; ‘Ölüm gecesine ‘Şeb-i Arus’ diyebilmek sadece Allah ve Resul’üne âşık ve hayran bir ruhun maşukuna kavuşma arzusudur.’
İlmin, ihsanın ve irfanın buluştuğu bir bilge kişi olarak Hz. Mevlânâ, toplumun gündelik hayatıyla yakından ilgilenmiş ve insan ruhunun problemlerini teşhis ederek manevi tedavi reçeteleri sunmuştur. Asırlar öncesinde yazılmış o reçeteler ve tedaviler dün olduğu gibi bugün de şehrimizin ve ülkemizin sınırlarını aşarak tüm insanlığa bir meşaledir.
Bu vesileyle, Karatay’ımızın, Konya’mızın bağrında bir ilim, idrak ve irfan abidesi olan Mevlânâ Muhammed Celâleddîn-i Rûmî’yi Vuslatının 750. yıldönümünde rahmetle ve minnetle anıyorum.”
(Hasan Yıldırım)