Son yıllarda kritik gelişmelerin, yeni sınamaların daha önce hiç görülmemiş bir hızda yaşandığı dönemlere şahitlik edildiğini ifade eden Varank, bu sınamaların küreselleşmenin de etkisiyle artık bir anda tüm dünyayı etkisi altına alabildiğini, göçmen sorunu, iklim krizi, koronavirüs salgını derken patlak veren Rusya-Ukrayna Savaşı'nın da maalesef hala devam ettiğini söyledi.
"Konya başta olmak üzere 7 bilim merkezininTürkiye’de açılışını yaptık"
Varank, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini, proaktif bir yaklaşımla farklı politikalar ortaya koyduklarını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Cumhurbaşkanımız ekim ayında Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu milletimizin takdirine sundu. Ne dedik Türkiye Yüzyılı vizyonunda; dijital dedik, sürdürülebilirlik dedik, verimlilik dedik, kalkınma dedik, çevre dedik, enerji dedik ve başka başlıkları gündeme getirdik. İşte bütün bu alanlarda lider olabilmek istiyorsak bilimi, teknolojiyi ve inovasyonu odağımıza almak mecburiyetindeyiz. Bakınız muhalefet bizi sıklıkla neyle itham ediyor? 'Bu ülkede yüksek teknoloji yok' diyorlar. Çünkü 20 sene öncede kalmışlar? Bilim merkezi görmek için yurt dışına gidiyorlar. Ben bugün Gaziosmanpaşa'daydım. Özdemir Bayraktar Bilim Merkezi'nin resmi açılışını gerçekleştirdim. İçerisinde ne ararsanız var. Tasarımdan matematiğe, astronomiden kodlamaya kadar birçok atölyesi mevcuttu. Teknoloji ve proje geliştirme temelli eğitim programlarından bugüne kadar bir senede 45 bin evladımız faydalanmış. Şimdiye kadar Konya, Kocaeli, Kayseri, Bursa, Üsküdar, Elazığ ve Antalya olmak üzere 7 bilim merkezinin daha Türkiye’de açılışını yaptık. 7 tanesi de şu anda açılmayı bekliyor. Sanko burada, birtanesi inşallah önümüzdeki aylarda Gaziantep’te açılacak. Yani anlayacağınız teknolojiyi görmek için aslında yurt dışına gitmeye gerek yok ama birileri görüntülü görüşmeyi, en son teknoloji sanarsa Türkiye'de teknoloji var mı yok mu elbette bilemezler."
20 sene önceki Türkiye ile bugünkü Türkiye arasındaki farka değinen Bakan Varank, 20 sene önce Türkiye'de araştırma ve geliştirmenin ancak kısıtlı düzeyde yapıldığını, teknoparkların sayısının sadece 2 tane olduğunu, teknoparklara verdikleri 2,2 milyar liranın üzerinde destekle bu rakamı 97’ye çıkardıklarını, yeni teknoparkların kurulması için de desteklerinin devam ettiğini, 90 bine yakın araştırmacının sadece teknoparklarda görev yaptığını dile getirdi.
Varank, 2002 yılında iktidara geldiklerinde teknoparklarda sadece 680 kişinin çalıştığını anımsatarak, 680 kişi nerede, 90 bin kişi nerede diye sordu.
Geçen yıl Bilişim Vadisi İstanbul’u faaliyete geçirdiklerini, Bilişim Vadisi İzmir’in temelini attıklarını hatırlatan Varank, "İstanbul-İzmir-Kocaeli üçgeninde adeta bir teknoloji koridoru oluşturduk. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak yaptığımız işlerde her zaman dinamik bir yaklaşım sergilemeye çalışıyoruz. Mevzuatlarımızı çağın gereklerine göre sürekli güncelliyoruz. Örneğin özellikle gençlerin fikirden ürüne giderken yoğun şekilde kullandıkları kuluçka merkezi desteklerimizin kapsamını genişlettik.Artık teknoparkların dışında kurulan kuluçka merkezleri de bütün AR-GE teşviklerimizden yararlanabiliyorlar." diye konuştu.
Varank, uzaktan çalışma imkanlarını geliştirdiklerini, salgın döneminde uzaktan çalışma gündeme gelen en önemli konuların başında olduğunu belirterek, bundan önce teknoparklara fiziki olarak gitme mecburiyeti olduğunu, artık uzaktan da teknoparklarda çalışıp desteklerden faydalanılabildiğini aktardı.
20 yıl önce firmaların AR-GE kültürünün neredeyse hiç olmadığını ifade eden Varank, "Sadece büyük çaplı firmalar kendi imkanları dahilinde AR-GE yapıyorlardı. Biz firmalarımızın kendi bünyelerinde kurdukları AR-GE ve Tasarım Merkezlerini de desteklemeye başladık. Bugün 1500'ün üzerinde firmanın bizden destek alan AR-GE ve Tasarım merkezleri var. Buralarda da 81 bin araştırmacı şu anda görev yapıyor." şeklinde konuştu.
"Bayraktar TB2'leri satın alabilmek için onlarca ülke şu anda sırasını bekliyor"
Bakan Mustafa Varank, Türkiye'nin artık savunma sanayisinde bir marka haline geldiğini, Bayraktar TB2'leri satın alabilmek için onlarca ülkenin şu anda sırasını beklediğini söyledi.
Geçmişi de unutmadıklarını vurgulayan Varank, şunları kaydetti: "Daha önce Türkiye'de insansız hava araçlarına 'Heron' denilirken, şimdi başka ülkelerde 'Bayraktar' adıyla şarkılar yazılmaya başlandı. 60 yıllık hayalimiz olan Türkiye'nin otomobili, neden daha önce değil de Türkiye’nin 100’üncü yılında yapılabildi? Bunu bir düşünmek lazım. Tabii başta Sayın Cumhurbaşkanımızın çelikten iradesi, yol göstermesi ve sonuna kadar esirgemediği desteği var. Bu siyasi irade olmadan Togg’un başarılı olma şansı yoktu. Ancak bununla beraber son 20 yılda Türkiye’de bilim, teknoloji ve inovasyon alanında çok önemli gelişmeler yaşadık. İnsan kaynağı yetkinliğimizi artırdık. Teknofestlerde, Deneyap teknoloji atölyelerinde geleceğin trendlerini bilen, teknolojiye aşina gençler yetiştirdik. Geleceğin Aziz Sancarlarını biz şu anda yetiştiriyoruz. Bilim merkezleriyle, gökyüzü gözlem etkinlikleriyle vatandaşlarımızı astronomiyle buluşuyoruz. Bilime olan ilgi ve heyecanı artırmaya çalışıyoruz. Bu verdiğimiz destekler ve uyguladığımız programlar sayesinde teknolojik kabiliyetlerimiz inanılmaz derecede yükseldi."
Varank, artık Türkiye'nin kendi özgün lokomotif motorunu, elektrikli otobüsünü, hava savunma füze sistemlerini, lazer dedektör çiplerini kendisi tasarlayıp, üretebildiğini vurgulayarak, dünyanın gittiği yönü görerek kendi elektrikli otomobilini ürettiğini söyledi.
Aslında elektrikli araç üretildiğinde sadece bir cihaz üretilmediğini, ekosistemi de kökten dönüştürmüş olunduğunu aktaran Varank, "Yarışa en başından dahil olmuş oluyorsunuz. Dolayısıyla biz belki 100 yıldır kendi markamızla otomobil üretmiyoruz ama elektrikli otomobillerle piyasaya girdiğimizde diğer ülkelerle aynı çizgiden yarışa girmiş oluyoruz ve bu yarışta öne çıkma şansını yakalamış oluyoruz. Bunlarla beraber tabii ki ekosistemi dönüştürdüğünüz için de şarj istasyonu ve batarya gibi ürünlerin üretilmesinde de aslında bir adım öne geçebiliyorsunuz." diye konuştu.
"Turcornlarımızın sayısı 6'ya ulaştı"
Varank, Türkiye'nin daha birçok alanda kendi teknolojisini geliştirmeye, kendi üretim kabiliyetlerini artırmaya devam edeceğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ancak burada sormamız gereken bir soru var. Neden bugüne kadar daha fazla teknoloji üretemedik? Evet son dönemde büyük bir ivme yakaladık. Her alanda kabiliyetlerimizi konuşturabiliyoruz. Burada kaçırmamamız gereken önemli bir nokta var. 2002 öncesinde maalesef inovasyon ekosisteminin gelişmesi adına ülkemizde doğru düzgün hiçbir adım atılmamış. Böyle olunca da adeta AR-GE kültürü bu ülkede hiç oluşamadı. Söylenenin aksine 20 sene, bir kültür oluşturmak için yeterli bir süre değil. Bakınız bahane aramıyoruz ama Türkiye’de AR-GE kültürünün yeni yeni oluştuğu ve bunun kazanımlarını yeni yeni elde ettiğimiz de bir gerçek. Bundan sonra ülkemizde yüksek teknolojili ürünler çok daha hızlı geliştirilecek. Bakınız aynı şeyi teknoloji tabanlı girişimcilikte de yaşadık."
Son dönemde Teknoloji ve İnovasyon Fonunu, Bölgesel Kalkınma Fonunu, Bilişim Vadisi Girişim Sermayesi Fonunu kurduklarını anımsatan Bakan Varank, sadece bu fonların büyüklüğünün 1,5 milyar liraya ulaştığını bildirdi.
Varank, fonların fonu Tech-InvesTR programı çerçevesinde 2,8 milyar liralık kaynağı harekete geçirdiklerini belirterek, şöyle devam etti: "Şu ana kadar 57 girişim, bu fonlardan 677 milyon liranın üzerinde yatırım aldı. Sadece son 4 yılda sermaye piyasasına kayıtlı 1,3 milyar dolar büyüklüğünde 86 fon ülkemizde kuruldu. İşte çarpan etkisiyle girişimcilik ekosistemine yapılan yatırımların miktarı da son yıllarda katlanarak artıyor. 2020 yılında Türk start-up’larının aldığı yatırım 154 milyon dolardı. 2021’de bu rakam 10 kattan fazla artarak 1,6 milyar dolara ulaştı. 2022 yılında da 1,7 milyar doları yakaladık. 4-5 sene evvel unicorn, yani 1 milyar dolar değerlemeye ulaşan Türkiye’de hiçbir şirket yokken, son dönemde Turcornlarımızın sayısı da 6’ya ulaştı."
2019'da Sanayi ve Teknoloji 2023 stratejisini ilan ettiklerinde ve 2023 yılına kadar Türkiye’den en az 10 unicorn çıkacak dediklerinde kendileriyle dalga geçildiğini söyleyen Bakan Varank, "Dediler ki ‘Bu ekosistemden unicorn falan çıkmaz.’ İşte bugün geldiğimiz noktada Türkiye’nin 6 tane unicornu var ve inşallah bu sene içerisinde bu rakamlar artmaya devam edecek. Biz şunu biliyoruz ve inanıyoruz ki Türkiye’de artık girişimcilik yeni bir evreye geçiyor. Geçtiğimiz haftalarda Ulusal Teknoloji Girişimciliği Stratejisini ve Turcorn100 programını kamuoyuna ilan ettik. Hedefimiz dünyanın en gelişmiş 20 ekosistemi arasında yer alabilmek. Yine 2025 yılı için 5 bin melek yatırımcı, 2,5 milyar lira kitlesel fonlama, 5 milyar lira kamu desteği ve 2,5 milyar dolar girişim sermayesi yatırımı, 15 turcorn ve 5 decacorn hedefi koyduk.”
"Türkiye’deki iş dünyasının da Türkiye’de girişimcilik ekosistemine eğilmesi lazım"
Bakan Mustafa Varank, teknoloji tabanlı girişimlerin Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasında, Türkiye Yüzyılını inşa etmede lokomotif görevi göreceğini, yeniliğe ve dönüşüme, özgün ve yenilikçi ürünlerin üretilmesine liderlik edeceğini dile getirdi.
Girişimcilik ekosisteminin yazdığı başarı hikayesinin yurt dışında ciddi manada ses getirdiğini vurgulayan Varank, "Artık yabancı fonlar, ‘Türkiye’ye gelerek biz nerelere yatırım yapabiliriz’ bunun peşine düşmüş durumdalar ama şunu da itiraf etmemiz lazım; yurt dışından bu kadar ilgi varken, Türkiye’deki geleneksel iş insanları bunun bu kadar farkında mı? Maalesef bu kadar farkında değil. Zaman zaman bir araya geldiğimizde buradaki imkanları, fırsatları kendilerine (yabancı fonlar) anlatıyoruz ama aslında Türkiye’deki iş dünyasının da Türkiye’de girişimcilik ekosistemine eğilmesi lazım." diye konuştu.
Varank, 2 sene önce Almanya ziyaretinde Siemens’e gittiğini, Siemens’in sadece kendi içerisinden çıkacak yeni start-uplar için tam 3 milyar dolarlık fon ayırdığını vurgulayarak, "Bizim iş insanlarımızın da bu alana mutlaka yatırım yapması lazım. Bu fırsatları değerlendirmesi lazım. Biz bu manada Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak girişimcilik ekosisteminin önünü açmaya devam edeceğiz. Bu alanda öncü olmaya devam edeceğiz. Verdiğimiz desteklerle, teşviklerle, mevzuatta yapacağımız düzenlemelerle Türkiye Yüzyılı'nı aynı zamanda bir 'girişimcilik yüzyılı' inşallah yapacağız." şeklinde konuştu.
Bakan Varank, "Türkiye Yüzyılı Zirvesi ve Para Sohbetleri"nde konuştu: (2)
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, "Herkes yatırımını genişletmek, büyütmek, yeni yatırım yapmak istiyor. Yatırım iştahı hamdolsun gayet iyi." dedi.
Varank, "Türkiye Yüzyılı Zirvesi ve Para Sohbetleri" programında yaptığı konuşmada, sene boyunca Türkiye’nin dört bir tarafında açılışlar gerçekleştirdiklerini, firmaları ziyaret ettiklerini, iş insanlarıyla bir araya gelmeye gayret gösterdiklerini, her zaman sahada olduklarını söyledi.
Firmalardan bugünlerde en sık duydukları talebin "Sayın Bakanım bize lütfen arsa bulun, biz yatırım yapmak istiyoruz." olduğunu ifade eden Varank, Organize Sanayi Bölgelerinin (OSB) sayısının 353’e ulaştığını, yatırımcıların taleplerine yetişebilmek için 33 yeni OSB kurmak üzere çalışmalar sürdürdüklerini, bunlara mevcut OSB’lerin genişlemek için başvurularının dahil olmadığını dile getirdi.
Bakan Varank, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yine Sanko’dan örnek verelim. Şu anda Gaziantep’te yana yakıla arsa bulmak için uğraşıyoruz. Çünkü herkes yatırımını genişletmek, büyütmek, yeni yatırım yapmak istiyor. Yatırım iştahı hamdolsun gayet iyi. Aralık ayı teşvik belgelerinde biz rekor kırdık. Düzenlediğimiz 2 bin 62 teşvik belgesi ile 85 milyar liralık sabit yatırımın ve 54 bin istihdamın önünü açtık. Milli Teknoloji Hamlesi rehberliğinde yerlileştirme bizim en önemli dikkat ettiğimiz hususların başında geliyor. Bu noktada da birçok adım attık, atmaya devam ediyoruz. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı ile cari açık verdiğimiz ürünlerin üretimini AR-GE aşamasından ticarileşmeye kadar uçtan uca bir şekilde destekliyoruz. Bugüne kadar aldığımız destek kararlarıyla 147 proje için 3,9 milyar lirası AR-GE harcaması olmak üzere toplam 50 milyar liralık yatırımı harekete geçirdik. Mobilite Çağrımızla ileri sürüş destek sistemlerinden lidar teknolojilerine, Üretimde Yapısal Dönüşüm Çağrısı ile soğutma cihazı kompresörlerinden sınai robotlara, sağlık ve kimya sektöründe ise biyoteknolojik ilaçlardan eklem protezleri ve tanı kitlerine kadar onlarca kritik ürünü şu anda yerlileştiriyoruz. Bakanlık olarak özellikle yerlileştirme faaliyetlerinde adeta şirketlerimizin bir numaralı paydaşı gibi hareket etmeye çalışıyoruz. Bakanlığımızın bütün ilgili birimleriyle, bağlı ilgili kuruluşlarıyla bu yerlileştirme çalışmalarında hem yol gösterici oluyoruz ama aynı zamanda bu alanda hangi ihtiyaç varsa AR-GE’yi TÜBİTAK ile farklı makine teçhizat desteklerini KOSGEB ile ya da büyük çaplı yatırımları yatırım teşvikleriyle uçtan uca bir şekilde destekliyoruz. Daha önce bu sayede Türkiye’de üretilmeyen onlarca ürün de üretilmeye başlandı. Artık takım tezgahlarını bizim yatırım yapacak firmalarımız yurt dışından almıyorlar. Bizim hamle programı sayesinde bunu yerli üreten firmalarımız bunları artık tedarik etmeye başladı. Bu da cari açığın azaltılmasına katkı anlamında Türkiye’ye önümüzdeki yıllarda çok ciddi avantajlar sağlayacak."
"Model fabrikalara yenilerini ekleyerek bunların sayısını 14'e çıkaracağız"
Bakan Varank, bakanlık olarak önem verdikleri bir başka konunun da yeşil dönüşüm olduğunu, ihracatın önemli bir kısmını Avrupa Birliğine gerçekleştirdiklerini, bu noktada Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatına uyumun temel hedefler arasında yer aldığını belirterek, "Karbon vergisi düzenlemesine tabi olan demir-çelik, alüminyum ve çimento sektörlerinde Yeşil Büyüme Teknoloji Yol Haritalarımızı bu yılın ilk çeyreği itibarıyla kamuoyuyla paylaşacağız. Bu konuda attığımız birçok adım var." diye konuştu.
Dünya Bankası ile OSB'lerin yeşil dönüşüm sürecini desteklediklerini, 250 milyon avroluk kredi bütçesi ile Türkiye'nin farklı OSB’lerinde ileri atıksu arıtma, su geri kazanım, GES, sıfır atık, biyogaz tesisi projelerini hayata geçirmeye başladıklarını ifade eden Varank, Türkiye olarak, Avrupa Birliği Temiz Hidrojen Ortaklığı kapsamında açılan çağrılara projelerle aktif katılım sağladıklarını dile getirdi.
Varank, Güney Marmara Kalkınma Ajansı koordinatörlüğünde, Türkiye'den 13 kurum ve şirketle Almanya, İtalya ve Fas’tan ortakların yer aldığı araştırma projesinin desteklenmeye uygun bulunduğunu aktararak, şunları kaydetti: "36 milyon avroluk bütçesiyle bir seferde AB’den kazandığımız en yüksek bütçeli projeden bahsediyoruz. Projeyle birlikte hidrojenin yanında yurt dışına bağımlı olduğumuz metanol ve amonyak gibi hidrojen türevlerini de yeşil yöntemlerle inşallah geliştirip üretmiş olacak. Bakınız yakın zamanlara kadar AB’ye verdiğimiz katkıların geri dönüşlerini alamıyorduk. 50 milyon avro katkıyı AB’ye gönderiyorduk, ama bizim araştırma projelerimizde alabildiğimiz rakam sadece 40 milyon avro oluyordu ama son 3 senede inovasyona ve teknolojiye yaptığımız yatırımlar sayesinde AB’ye verdiğimiz katkıdan daha fazlasını biz projelerle Türkiye’ye kazandırabiliyoruz. Bu da geldiğimiz noktayı göstermesi açısından önemli bir gösterge. Ortak kullanım alanları ve destek programlarıyla sanayinin dijital dönüşümünü teşvik etmeye çalışıyoruz. Halihazırda faaliyette olan 8 model fabrikamızda işletmelerimize yalın üretimi öğretip kendi şirketlerini dönüştürmelerini destekliyoruz. Bu sayede firmalar hiçbir ilave yatırıma gerek duymadan çok önemli verimlilik kazanımları elde ediyor. Model fabrikalara yenilerini ekleyerek bunların sayısını 14’e çıkaracağız. Burada işletmelerimize önce yalın üretimi öğreteceğiz, arkasından da dijitalleşmelerine bir altyapı kazandırmış olacağız."
"Hedeflerimize 2023 dönemecinden sonra da hızlı bir şekilde erişeceğiz"
Varank, bugün yerli İHA’sını, SİHA’sını, elektrikli otomobilini, uydusunu üretebilen, uzay yarışında var olan, kutup araştırmalarında aktif yer alan, Turcorn sayısını arttırma hedefinde, yeşil dönüşümde öncü olma peşinde bir Türkiye olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin daha önce sadece, bilimin, teknolojinin ve üretimin pazarı olduğunu, bugünse bilimin, teknolojinin, üretimin önde gelen merkezlerinden biri haline geldiğini ifade eden Varank, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sanayi ürünlerinin domine ettiği ihracatımızın küresel ihracat pazarından aldığı pay giderek yükseliyor. Sanayide katma değerli üretim artıyor. Türk sanayisi dünya pazarlarında artık üst sıralarda yer alıyor. Güneş paneli, demir çelik, beyaz eşya ve ticari araç üretiminde Avrupa'nın bir numarası. Küresel inovasyon endeksinde son 3 yılda 14 sıra birden yükseldik. Küresel ekonomi zorlu süreçlerden geçerken Türk sanayi yatırıma, üretime, istihdama ve ihracata devam ediyor. Gönül isterdi ki yaptıklarımızdan bahsederken altılı masanın temsilcileri de burada olsun. Çünkü belli ki Bakanlığımızın politikaları hakkında en ufak bilgileri yok. Kamuoyuna ilan ettikleri Mutabakat Metni’nde, halihazırda yaptığımız her şeyi kendilerine hedef olarak belirlemişler. İşte biz o yüzden diyoruz ki bizim yaptıklarımıza altılı masanın hayalleri bile erişemez."
Türkiye Yüzyılı’nda tüm hedeflere ulaşarak, ülkeyi muasır medeniyetler seviyesinin de üzerine çıkaracaklarını vurgulayan Varank, şunları kaydetti: "Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi ‘Türkiye Yüzyılını sıradan bir siyasi söylem olmanın ötesinde milletimizin asırlık hayallerinin sembolü olarak görüyoruz.’ Türkiye Yüzyılını bilimin, dijitalleşmenin, üretimin ve kalkınmanın yüzyılı haline getirmekte kararlıyız. İnşallah bu hedeflerimize de 2023 dönemecinden sonra da hızlı bir şekilde erişeceğiz. Onun için 2023 yılı kritik bir yıl. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıl dönümünde biz vatandaşlarımızın başta iş dünyası olmak üzere doğru değerlendirmeler yaparak, doğru kararlar vererek inşallah bu ülkeyi rotasında tutacağına inanıyoruz."
"Eğer birisi sizi tehdit ediyorsa buna en yüksek tepkiyi de yine iş dünyasının vermesi lazım"
Bakan Varank, zaman zaman iş dünyasıyla bir araya geldiğini, iş dünyasıyla bir araya geldiğinde kendilerine siyasi anlamda mutlaka vizyon karşılaştırması yapmalarını tavsiye ettiğini söyledi.
"Bugün iş dünyasını tehdit eden bir muhalefet partisi var" diyen Varank, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yatırımcıları tehdit eden, Türkiye'den kovmaya çalışan bir muhalefet partisi var ve müteahhitleri, geldiğinde içeri atmakla tehdit eden bir muhalefet partisi var. İşte aslında iş dünyasının bunu çok iyi değerlendirmesi lazım. Eğer birisi sizi tehdit ediyorsa buna en yüksek tepkiyi de yine iş dünyasının vermesi lazım. Ben bunu TOBB’a da söylüyorum, farklı iş dünyası organizasyonlarına da söylüyorum. Eğer müteahhitleri tehdit eden bir muhalefet partisi varsa evet biz siyasi olarak bunun cevabını veriyoruz. Biz kendilerine gerekli cevapları söylüyoruz ama Müteahhitler Birliği’nin çıkarak konuşması lazım. ‘Kardeşim sen nasıl bir müteahhidi tehdit edebilirsin? İş dünyasını nasıl tehdit edebilirsin? Beni tehdit ederek mi benden oy almaya çalışıyorsun?’ diye bunu açık yüreklilik ile ifade edebilmesi lazım. Onun için biz diyoruz ki kim gerçekten ekonomiden yana, kim özel sektörden yana? Yine aynı muhalefet partisinin lideri ne diyor? '20 yılda Türkiye'de fabrika mı kuruldu' diyor. 'Devlet 20 senede çimento fabrikası mı kurdu' diyor. 'AK Parti çimento fabrikası mı kurdu' diyor. Türkiye'nin dünyanın en büyük çimento ihracatçılarından biri olduğunun farkında bile değil. Ben soruyorum iş dünyasına; siz geldiğinde çimento fabrikası kuran bir iktidar mı istersiniz? Yoksa iş dünyasına gerekli teşvikleri vererek onların önünü açan bir iktidar mı istersiniz? İşte bu iki vizyonu mutlaka iş dünyasının karşılaştırması, buna göre 2023’te karar vermesi lazım."
Türkiye’nin kalkınmasının, bilimden, teknolojiden, üretimden geçtiğinin farkında olduklarını ama bunun özel sektörün eliyle yapılacağını da bildiklerini ifade eden Varank, devletin kurduğu bir çimento fabrikasının dünyada artık rekabetçi olma şansının bulunmadığını söyledi.
Varank, eskiden Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) olduğunu, 1 kişinin çalışması gereken yerde 3 kişinin çalıştığını, artık KİT’lerin sosyal sorumluluk projesi haline geldiğini aktararak, "Peki bu KİT’lerin zararlarını kim ödüyordu? Bütün vatandaşlarımız verdiği vergilerle bu zararları ödüyordu. Onun için biz özel sektörden yanayız. İş dünyasının Türkiye'nin önünü açacağının farkındayız. Hamdolsun bugün 255 milyar dolar ihracat yapan bir Türkiye varsa iş dünyası sayesinde bunu başarabiliyoruz. İşte bu iki vizyonu da iş dünyamız lütfen doğru değerlendirirsin. 2023'te buna göre karar versin." ifadesini kullandı.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.