Kur'an-ı Kerim tilaveti ve duaların ardından Bahçeli, anıta kırmızı karanfil bıraktı.
Bahçeli, burada yaptığı konuşmasına, ülkücü şehitlerin fani hayatın fazilet ve fedakarlık neferleri olduğunu, hiçbir dünyevi menfaate, çıkar hesabına, bayağı ve basit hevese tamah ve tenezzül etmediklerini belirterek, "Çünkü onlar iliklerine kadar Türk-İslam ülküsüne inanmış gönül ve dava insanlarıydı. Çünkü onlar sevdalarını pazarlık konusu yapmayı akıllarının ucuna dahi getirmeyen serdengeçti yüreklerdi. İkbal hırsıyla değil, istiklal heyecanıyla yanıp tutuşmuşlardı." dedi.
Ülkücü şehitlerin vatan ve millet sevgisinin bedelini canlarıyla ödediklerini kaydeden Bahçeli, küçük insanların büyük davası olamayacağını, büyük davaların da küçülmüş, küçük meselelere gömülmüş mensuplarından bahsedilemeyeceğini söyledi.
Bahçeli, "Sözde dün dava adamı olup da bugün eyyamcı ve entrikacı kesilenlerin ahlak ve aidiyet kanalları kuşkusuz tıkanmış, insaf, izan ve vicdan ölçüleri de bütünüyle tarumar olmuştur. Gölgeli geçmişlerini servet, şöhret ve mevki emellerine devşirmek için sıraya girenler ne şehitlerimizi bilenler ne de davamızın şerefinden nasiplenen muhterislerdir." diye konuştu.
"Şehitlerimizin izindeyiz, gazilerimizin yanındayız"
Bir yanda terörle ittifak kurup diğer yanda milliyetçilik pozu verenlere, bir yanda eskide kalmış hüviyetlerini istismar edip diğer yanda zilletle sarmaş dolaş olanlara şehitlerin hesabının sorulacağını dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti:
"Artık her şey netleşmiştir, gizli saklı hiçbir şey kalmamıştır. Biz şehitlerimizin izindeyiz, gazilerimizin yanındayız. Türk-İslam medeniyetinin ve Türkiye'nin yıkılmaz kalesiyiz. Sararmış ve kurumuş, aynı zamanda dalından kopmuş menfaatperestler zalimlerin, zillet siyasetinin dibindedir. Bu tablo gerçek olduğu kadar hazindir. Çakma milliyetçilerle, maskeli milliyetçilerle, Kandil Dağı'nı Tanrı Dağı'na reva gören mağara milliyetçileriyle, geçici milliyetçilerle, konjonktürel milliyetçilerle, vitrin süsü milliyetçilerle, vazo milliyetçileriyle, defolu milletseverlerle, milliyeti meçhul sipariş vatanperverlerle Türk milletinin işi olmaz, hiç kimse de maske takarak milletimizi aldatamaz."
Devlet Bahçeli, ülkücü şehitlerin, milleti "tok esirler, aç hürler" ülkesinde yaşamaktan kurtardığını, yıkımın ve yozlaşmanın önünü kesmek için insanüstü bir adanmışlıkla zulme, zillete ve emperyalist senaryolara meydan okuduğunu söyledi.
"Son nefeslerinde bile vatan sağ olsun dediler"
Ülkücü şehitlerin, gönüllerinde millet sevgisi, yüreklerinde Allah aşkı, şuurlarında tükenmeyen sevdanın içten içe çilesini çektiklerini dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti: "Daha güçlü bir Türkiye, daha müreffeh bir millet, daha kudretli bir devlet amacıyla her zorluğa katlanmışlardı. Onlar, al bayrağı namus bellediler, çıktılar yola. Bir iken beş oldular, beş iken beş bin. Çile çektiler, mücadele ettiler, şehit düştüler, geri durmadılar. Yoruldular, dinlendiler, vuruldular, kahpe pusularla sınandılar ama dönmediler. Son nefeslerinde bile vatan sağ olsun dediler. Katran dökülmüş gecelerde ayazları yendiler. Düşmediler, tökezlemediler, yılmadılar, yıkılmadılar. Bazen koştular, bazen güçleri tükendi koşar adım yürüdüler, bazen takat kalmadı yavaşça yürüdüler."
MHP'nin hiç kimseye diyet borcunun olmadığını, neye inanırlarsa onu söylediklerini, ne görürlerse onu anlattıklarını belirten Bahçeli, MHP'nin gücünü mukaddesattan, inançlarından, ilkelerinden ve Türk milletinden aldığını vurguladı.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.