Dilekçede, davalı Şık'ın dijital ortamda yayın yapan bir kanaldaki açıklamalarında, AK Parti hakkında katlanılması mümkün olmayan suç isnadı ve iftiraların yer aldığı, AK Parti'nin kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu, söz konusu açıklamaların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği aktarıldı.
Ahmet Şık'ın, gerçek dışı iddialarla kamuoyunu yönlendirme ve toplum nezdinde partinin itibarını zedeleme kastıyla hareket ettiği, partinin kişilik haklarını alenen ihlal ettiği bildirilen dilekçede, şu değerlendirmeye yer verildi:
"Davalı, müvekkil partinin, parti yöneticilerinin, üyelerinin ve tüzel kişiliğinin şeref ve haysiyetini zedelediği gibi, kamuoyu nezdinde müvekkil partiye karşı haksız isnatlarda bulunarak, olumsuz düşünceler geliştirme kampanyasına girişmiştir. Davalının amacı, müvekkil partiyi hukuka aykırı eylemlerin içinde olmakla suçlamak ve bu vesileyle müvekkil partinin itibarını sarsmaktır. Bu nedenle eylemin hukuka aykırılığı da açıktır. Dava konusu açıklamaların, davalının kusuru sonucu gerçekleştiğine dair herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır."
"İfade özgürlüğü ve eleştiri sınırları aşıldı"
AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları ile Yargıtay içtihatlarından örnekler verilen dilekçede, "İfade özgürlüğü sınırsız olmayıp, yine aynı düzenlemelerle kişilerin şeref ve haysiyetleri koruma altına alınmıştır. Somut olayda davalı ifade özgürlüğü ve eleştiri sınırlarını aşarak müvekkil partinin kişilik haklarına saldırıda bulunmuştur." ifadeleri kullanıldı.
Partinin siyasi pozisyonu ve toplumdaki konumu gereği manevi değerlerinin açıkça zarar gördüğü kaydedilen dilekçede, bu kapsamda partinin kişilik hakları ve saygınlığına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle davalı Ahmet Şık'ın 100 bin lira manevi tazminata mahkum edilmesi talep edildi.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.