Rapordan yapılan derlemeye göre, yaş sebze ve meyveler, çok sayıda el değiştirerek, toplayıcı, simsar, komisyoncu, tüccar gibi aracılar yoluyla tüketiciye ulaştırılıyor. Yaş meyve ve sebzede üretici örgütlenmesinin arzulanan düzeyde olmaması, pazarlama kanalının uzamasına ve tüketicinin ödediği paradan üreticinin eline geçen miktarın düşmesine yol açıyor.
Nihai ürün fiyatlarında yaşanan fiyat artışı veya düşüşü sonraki yıl üretimini de doğrudan etkilerken, üretim eksikliği veya fazlalığı ortaya çıkıyor. Bu durum, tarımsal ürün fiyatlarındaki istikrarsızlığın en önemli nedenlerinden birini oluşturuyor.
Tarımsal ürünler, iklim, hava koşulları, kuraklık, hastalık, coğrafya gibi faktörlere bağlı olması nedeniyle de etkileniyor. Yaş meyve ve sebzelerin çabuk bozulabilir ürünler olmaları, depolama olanaklarının yetersiz, raf ömürlerinin kısa olması da fiyat hareketliliğine neden oluyor. Türkiye'de bu ürünlerin pazarlanması özel sektör tarafından yapılırken, üreticiden tüketiciye olan pazarlama kanalında genellikle komisyoncu, tüccar ve perakendeciler görev alıyor.
Tarımsal üretim gerçekleştiren oyuncular önemli oranda rekabet ederken, bu oyuncular ihtiyaçları olan girdileri çoğunlukla "oligopol" piyasalardan sağlıyor. Söz konusu problemin üreticiler üzerindeki etkisinin hafifletilmesi gerekiyor. Bu imkanın sağlanamadığı durumda ise tarım endüstrisinin karlılıktan uzaklaşması ve üretim miktarının azalması ve dolayısıyla ürün fiyatlarının artması bekleniyor.
"Ülke çapında merkez birliği oluşturulsun" önerisi
Küçük çiftçiler, ürünlerini satarken çoğunlukla aracı tüccar ya da komisyoncularla karşı karşıya kalıyor. Bu elden ele geçişler sonucunda ürünün fiyatı artıyor ve bu yüksek fiyat tüketici talebinin düşmesine neden oluyor.
Üretici ile tüketici arasında rol oynayan aracıları ortadan kaldırma ve aracıların elde ettiği kazancı en aza indirme konusunda tarım satış kooperatiflerinin önemli bir rolü bulunuyor.
Raporda, bağımsız olarak faaliyet gösteren bir tarım satış kooperatifinin, yerel aracılarla rekabet edebilmesine, bazı aracıları ortadan kaldırabilmesine ve ortaklarına bazı teknik avantajlar sağlayabilmesine karşın bazı ürünlerin imalatını ya da ihracatını elinde bulunduran büyük tüccar ve sanayicilerle rekabet etmesi için bölge çapında birlikler ve ülke çapında bir merkez birliği oluşturmaları önerildi.
"Alıcı gücün kötüye kullanılması önlenmeli"
Söz konusu raporda zincir marketlerin payları da ele alındı. Buna göre, yalnızca 4 teşebbüs pazarın yarısından fazlasına hakim durumda. Pazardaki en büyük 10 oyuncuya bakıldığında ise bu rakam yüzde 63 seviyelerine ulaşıyor. Rakamlar, organize perakende pazarı içerisinde yoğunlaşma oranlarının yıllar itibarıyla ciddi oranda arttığını gösteriyor.
Perakende sektöründe süpermarketlerin payının artıyor olması ürünlerin üretildiği, paketlendiği ve tedarik edildiği pazarı da şekillendirmeye başladı. Bu yoğunlaşmanın sonuçlarından biri de bu yapıların tedarik zincirindeki alıcı gücünün artışı olarak ortaya çıktı. Satışların peşin, ödemelerin uzun vadeye yayılması zincir marketlere önemli bir fon kaynağı yaratıyor.
Tarımsal üreticilerin, zincirin diğer aktörleri karşısında müzakerelerinde çok az pazarlık gücüne sahip olduğu belirtilen raporda, tedarik zincirindeki diğer aktörlerin güçlerinin sınırlandırılması durumunda, çiftçilerin gelirlerinin artırılması, arz güvenliği ve tüketici fiyatlarının makul seviyelere gelmesi, amaçlara birlikte ulaşılabilmesinin mümkün hale geleceği ifade edildi.
Perakendecilerin gücü, tedarikçiler üzerindeki etkilerinin yanı sıra tüketici tercihlerinin azalması, daha yüksek fiyatlar ve inovasyon üzerindeki sonuçları ile tüketiciyi de etkiliyor. Perakendeciler pazarda sahip oldukları güç nedeniyle tüketici talebini, tüketicilerin neyi, nasıl ve nerede satın aldıklarını şekillendiriyor.
Süpermarketlerin perakende seviyesindeki pazar gücü ve tedarik seviyesinde sahip oldukları alıcı gücü birbirini güçlendiriyor. Pazar gücü arttıkça perakendeci daha uygun koşullarda alım yapabilir ve daha düşük fiyatlarla bu ürünler tüketiciye sunulabilir. Bu durum da pazar gücünün artmasına neden oluyor.
Raporda, hızlı tüketim malları perakendeciliği alanında faaliyet gösteren teşebbüslerin gerek pazar payları gerekse alıcı güçleri önemli ölçüde arttığından alıcı gücünün kötüye kullanılmasını önlemek amacıyla düzenlemeler yapılması gerektiği bildirildi.
"Tarımsal girdilerde yerli üretim sağlanmalı"
Raporda, tarım piyasalarında hem arz güvenliği hem de fiyat istikrarı açısından alınması gereken önlemlere ilişkin önerilere de yer verildi.
Buna göre, Türkiye'de tarımsal üretim, en önemli girdi kalemleri olan akaryakıt, gübre, tohum ve ilaçta ithalata ve dolayısı ile döviz kuruna bağımlı olunması nedeniyle oldukça maliyetli. Bu nedenle kısa dönemde söz konusu girdilerin sübvanse edilmesi, uzun dönemde ise bu alanlarda olabildiğince yerli üretimin sağlanması hem fiyatlar hem de arz güvenliği için önem taşıyor.
Yeterli üretimin sağlanması için ihracat ve ithalat politikaları da dahil olmak üzere, "üretim planlaması" yapılması, bunun için Tarım ve Orman Bakanlığı nezdinde komisyon oluşturulması, destekleme politikaları, üretim planlaması kapsamında yeniden ele alınması rapordaki tavsiyeler arasında yer aldı.
Tedarik zincirinin boyunun kısaltılması için aracıların (tüccar, komisyoncular, nakliyeciler, depolama) üstlendikleri fonksiyonların üretici birlikleri vasıtası ile yerine getirilmesi, bu çerçevede üretici birliklerinin yeniden yapılandırılması, Tarım ve Orman ile Ticaret bakanlıkları önderliğinde komisyon oluşturulması gerektiği belirtildi.
Raporda, çiftçilerin gelirlerinin artırılmasına yönelik destek mekanizmalarının artırılması, tarımsal destekler ekim öncesi açıklanması ve bunun uzun dönemli olması, zorunlu fiyat bildirimleri yanında üretim, kapasite, stok, ticaret gibi piyasa verilerine çiftçilerin ulaşması için piyasa şeffaflığının artırılmasına yönelik mekanizmaların hayata geçirilmesi önerildi.
İstenmeyen üretim miktarı dalgalanmasının önüne geçmek için tarım sektöründe çiftçilerin üretim tercihlerini şekillendirmeleri için güncel ekim verilerinin olabildiğince şeffaf şekilde paylaşılması rapordaki tavsiyeler arasında yer aldı.
Tarımsal üretimin devamlılığın sağlanabilmesini için risk yönetimi kapsamında tarımsal sigortaların yaygınlaştırılması ve korumanın artırılması gerektiği belirtilen raporda, tarımın finansmanı için yeni mekanizmalar geliştirilmesi ve finansman maliyetlerinin aşağıya çekilmesinin önemine işaret edildi.
Raporda, zincir marketlerin alıcı güçlerinin sınırlandırılması için Ticaret Bakanlığı nezdinde haksız ticaret uygulamalarına yönelik tedbirlerin hayata geçirilmesi ve bu uygulamaların sıkı bir şekilde denetlenmesi gerektiği de kaydedildi.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.