“Aşk Ancak Bâkî Olandır.”
Doç. Dr. Şimşekler; “Bütün dünyalık şeyleri sevip onlara bağlanmak, fânî şeylere duyulan bağlılık aşk değildir. Mevlânâ’nın “Aşk ancak bâkî olandır.” sözüne karşılık Yunus Emrede diyor ki:
“Ey dost, seni sevelden aklım gitti kaldım ben,
Irmakları terk edip denizlere daldım ben.”
Denizler ilâhî vahdet âlemini temsil eder, ırmaklar ise dünyalık şeyleri temsil eder...” diyerek aslında Yunus Emre’nin ve Mevlânâ’nın birbirinden farklı olmadığını, ikisinin de ilâhî aşk üzerinde durduğunu söyledi ve “İnsanoğlunun yaratılış gayesi kulluktur. Kulluğun da tek ihtiyacı yaratanına bağlı kalabilmektir. Yaradan: “Yatarken, otururken, her durumunuzda beni anınız...” diyor, bu anmak da aşktır. O yüzden her ikisi de bâkî olan aşkı seçmeyi söylüyorlar, fâni olan dünyalık aşkları değil.” diyerek Yunus Emre ile Mevlânâ’nın farklı dillerde aynı konularıişlediklerini ve ilâhî aşkın önemini vurguladı.
Hz. Mevlana: “Kırk İnsana Secde Edeceğine Bir Allah’a Secde Et.”
“Padişahların tahtları ilâhî aşkın yanında tahtadan ibarettir. Allah bu âlem devam etsin diye padişahların gözlerini ve ağızlarını bağlamıştır. Bu suretle taç ve taht onlara tatlı gelir, insanlardan kazanç elde edelim derler. Fakat kazana kazana kum gibi altın biriktirseler de yine ölürler, altınlar ortalarda kalakalır...” diyen Mevlânâ’nın sözleri ile Yunus Emre’nin; “Nice tahta binenler yire düştü. Nice benim diyene sinek üştü…” sözleri arasında bağ kuran Şimşekler, gerçek makamın gönül sultanlığı olduğunu vurguladı. Yollar, köprüler, iş hanları, bedestenler yapmanın yöneticilerin tabii ki görevi olduğunu, ama bir adım daha ileri gidip sosyal ve kalıcı bir şeyler yaparak gönüllere taht kurmalarının daha mühim olduğunu, gönüllere dokunulmadığı sürece yapılan idareciliğin bir yere kadar olduğunu belirterek “Gönüllere dokunanlar asla unutulmazlar…” dedi.
Şimşekler, program sonunda; “Mevlânâ, Yunus, Hacı Bektaş-ı Velî, Ahmet Yesevî, Hacı Bayram-ı Velî gibi değerler, kültür sarayımızın temel taşları, yapılarıdır. Farklı coğrafyalarda, farklı dillerde, farklı üsluplarla, ama aynı kaynaktan, Kur’ân ve Sünnet’ten, beslenip aynı şeyleri söylemişlerdir. Bir binada bütün taşlar aynı değildir, ama hepsi aynı kaynaktan, aynı taş ocağından geliyor.” diyerek konuşmasını tamamladı.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.