Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’nin 17 Haziran 1994 yılında kabul edildiğini hatırlatarak, Türkiye’de ve dünyada çölleşmeyle mücadelenin önemine dikkat çekmek maksadıyla “Çölleşme ve Kuraklık Günü” etkinlikleri düzenlendiğini, bu yılki etkinliklerin ise “Verimli araziler ile geleceği daha iyi inşa edeceğiz” teması ile kutlandığını belirtti.
“Toprak varsa, biz varız”
Tarıma elverişli bir toprağın oluşmasının çok uzun sürdüğünü söyleyen Bakan Pakdemirli, “Toprak; tarımdan sanayiye, inşaattan turizme kadar birçok sektörün temel faktörü, ana kaynağıdır. Kısacası toprak varsa biz varız. Toprak; gıda ihtiyacımızın yüzde 95’inin karşılayan, suya ev sahipliği yapan, içinde milyonlarca hayatı barındıran canlı bir kaynaktır. Bu önemli kaynağımızın oluşması da öyle birkaç yılda, kısa sürede olmuyor. 1 santimetrelik toprağın oluşması bin yılı, tarım yapılabilir 50 santimetrelik toprağın oluşması ise yaklaşık 20 bin yılı buluyor. Oysa son yüzyılda artan nüfus, sanayileşme, endüstriyel tarımdaki yükseliş ve iklim değişikliğinin etkisiyle başta toprak ve su olmak üzere üretim kaynaklarımız azalıyor, tahrip oluyor ve giderek elden çıkıyor” diye konuştu.
“İklim değişikliğinin etkisiyle kurak alanlarda verimin 2050’de yüzde 40 civarında azalacağı tahmin ediliyor”
Dünyanın günümüzdeki en büyük sorunlarının arazi tahribatı, çölleşme ve kuraklık olduğuna dikkat çeken Pakdemirli, “Maalesef insanoğlu son yüzyılda elindeki sınırlı kaynakları sınırsız bir tüketim anlayışıyla plansızca üretime aktarmıştır. Belki son 70 yılda dünya GSYH‘sı 26 kat artışla 90 trilyon dolara ulaştı. Ancak bu artış, büyük bir çevre tahribatını, israfı ve kayıpları da beraberinde getirdi. Dünyadaki arazilerin ve doğal ekosistemlerin yüzde 70'inden fazlası dönüştürüldü. Bu dönüşümün ana faktörü olan arazi tahribatı, dünyada 3,2 milyar insanın refahını olumsuz etkiliyor. Bugün, çölleşme, kuraklık ve arazi tahribatı, savaşlardan sonra en büyük göç nedeni haline geldi. Türlerin yok olmasına, hastalıkların artmasına ve iklim değişikliğinin etkilerinin artmasına neden oluyor. Bugün arazi tahribatı nedeniyle küresel arazi yüzeyinin yaklaşık dörtte birinin üretkenliği düşmüş durumda. İklim değişikliğinin etkisiyle kurak alanlarda verimin 2050’de yüzde 40 civarında azalacağı tahmin ediliyor” ifadelerini kullandı.
“Yağış miktarı her geçen yıl azalıyor”
Türkiye’nin iklim ve topoğrafya yapısı nedeniyle erozyona karşı hassas bir konumda olduğunu ifade eden Bakan Pakdemirli şu ifadeleri kaydetti:
“Yüzölçümümüzün yaklaşık dörtte biri yani yüzde 22,5’i, yüksek çölleşme hassasiyetine sahip. Türkiye’de uzun yıllar sıcaklık ortalaması 13,5 derece iken, geçen yıl sıcaklık değeri 1,4 derece gibi önemli bir artışla 14,9 dereceye yükseldi. Yağış miktarımız da maalesef her geçen yıl azalıyor. 2019 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde gerçekleşen ‘3. Tarım-Orman Şurası’nda çölleşmeyle mücadele, kuraklık, toprağın korunması, su ve orman konularını detaylı bir şekilde ele aldık. 60 maddelik şura sonuç bildirgesinin 14 maddesi doğrudan veya dolaylı olarak bu konuları içeriyor. Şuranın hemen ardından hazırladığımız Eylem Planı çerçevesinde çalışmalarımıza hız verdik ve bu soruna karşı mücadelemizi daha da güçlendirdik. Ayrıca bu yıl Cumhurbaşkanımızın himayelerinde Cumhuriyet tarihinin ilk Su Şurası'nı başlattık. Suyun önemini her geçen gün daha fazla hissettirdiği bu dönemde suyumuzun geleceğine yön vermek amacıyla tüm paydaşlarımızın görüş ve önerilerine yer vereceğimiz 11 çalışma grubunda toplantılar devam etmektedir.”
“Ağaçlandırmada Avrupa’da 1'inci, dünyada ise 4'üncü sıradayız”
Arazi tahribatının önlenmesi ve çölleşme ile mücadele konusunda birçok alanda çalışma yaptıklarını belirten Bakan Pakdemirli, “Bugünlerimizin yeşili, yarınlarımızın geleceği diyerek son 19 yılda 5,4 milyon hektar alanda 5,3 milyar fidanı toprakla buluşturduk. Ağaçlandırmada Avrupa’da 1'inci, dünyada ise 4'üncü sıradayız. Orman varlığımızı 2,1 milyon hektar artırarak, 22,9 milyon hektara çıkardık. Dünya orman varlığı sıralamasında 2015 yılında 46. sırada olan ülkemizi 2020 yılında 27. sıraya yükselttik. 3 milyon dekarı son 3 yılda olmak üzere son 19 yılda toplam 13 milyon dekar alanda mera ıslah ve amenajman projesi uyguladık. Sulama alanında 19 yılda yapmış olduğumuz 276 milyar liralık yatırım ile aralarında 600 baraj, 423 gölet ve bin 457 sulama tesisinin de bulunduğu birçok sulama yatırımını hizmete aldık” ifadelerini kullandı.
“1970’li yıllarda erozyonla taşınan toprak miktarı yıllık 500 milyon ton iken, bu miktarı 3,5 kattan fazla azaltarak 2020 yılı sonu itibarıyla 140 milyon tona düşürdük”
Erozyonla mücadelede büyük bir ilerleme kaydettiklerini belirten Pakdemirli, “1970’li yıllarda erozyonla taşınan toprak miktarı yıllık 500 milyon ton iken, bu miktarı 3,5 kattan fazla azaltarak 2020 yılı sonu itibarıyla 140 milyon tona düşürdük. Önümüzdeki dönemde her yıl yaklaşık 35 bin hektar alanda toprak muhafaza çalışması yaparak, erozyonla kaybolan toprak miktarını 2023 yılı sonuna kadar 130 milyon tona düşürmeyi hedefliyoruz” dedi.
“Bizim davamız bozkır ve yeşilin davası”
Mahsul olmadığında hem köylünün hem de hayvanlarının aç kaldığını söyleyen Bakan Pakdemirli, “Bizim davamız bozkırla yeşilin davasıdır. Bu davada son 20 yılda Cumhurbaşkanımızın verdiği enerji ve ışıkla biz çok yol aldık. Bu davada millet bizim yanımızda, Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında durdu. 275 baraj nerede, 600 baraj nerede. Cumhuriyet tarihi boyunca 275 baraj yapılırken, son 20 yılda 600 baraj yapılıyor. 5.4 milyar fidan dikerek Avrupa’da ve dünyada sayılı devletler arasına giriyorsunuz. Bu rakamları biz söylemiyoruz uluslararası kuruluşlar söylüyor. Bizim davamız bozkır ve yeşilin davası. Bu bozkırın yeşil olması gerekiyor. Bu bozkırın yeşil olması içinde biz her gün, her düşen yağmur damlasını ülkemiz topraklarında tutmak için projelerimize devam edeceğiz” diye konuştu.
“2023 yılına kadar 150 yer altı barajını bitirmeyi hedefliyoruz”
Kuraklaşmaya aday bir ülkenim yer altı su depolarının olması gerektiğini aktaran Pakdemirli, “Devlet Su İşleri ile su yatırımı konusunda ciddi bir plan yaptık. 2023 yılına kadar 150 yer altı barajını bitirmeyi hedefliyoruz. Ben inanıyorum ki Türkiye belirli bir zaman içerisinde yüzde 5 ya da 10 depolamasını yer altında yapabilirse gelecekte daha kurak yıllarda içme suyu açısından, sulama açısından çok daha iyi noktada olabileceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü programına katılan Coca-Cola Türkiye Genel Müdürü Başak Karaca da, Konya’da Geleceğin Tarımı Projesi'ni gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “Geleceğin Tarımı Projesi'nde uyguladığımız doğrudan ekim ve rüzgar perdesi gibi koruyucu tarım teknikleri ile toprağın ve suyun korunması için çalışıyoruz. Bu projemizin Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından takdir edilmesi bizi çok mutlu etti. Tarım ve Orman Bakanlığımıza desteklerinden dolayı teşekkürlerimizi sunuyorum” dedi.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.