Ülkenin yüksek kesimlerinin yoğun kar aldığını belirten Görüm, "Türkiye'nin doğu kesimi, kuzey kesimleri, Doğu Karadeniz, Batı Karadeniz bölümleri, İstanbul da dahil olmak üzere yoğun kar etkisinde kaldı. Yoğun kar yağışı sonrası mart ayında sıcaklıkların ani bir şekilde yükselmesiyle özellikle Afrika kökenli bir atmosferik nehir ülkemize yoğun bir şekilde sıcaklıkları yükselti. Sıcaklıklardaki bu anormal artışlarla birlikte ani kar erimeleri gerçekleşti ve beraberinde çok sayıda heyelan olayı yaşandı" dedi.
'Kar erimesinin tetiklediği heyelanlar önceki yıllara göre 20 kat arttı'
Görüm, artan sıcaklıklarla birlikte başlayan heyelanların özellikle batıdan başlayıp doğuya doğru seyrettiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Türkiye'de mart ayının sonunda nisan ayının başlarına doğru yaklaşık olarak 322 yerleşim bölgesinde 2 binin üzerinde heyelan geliştiğini tespit ettik. Bu heyelanlar yoğun bir şekilde Ordu'da, Samsun'da, Trabzon'da birçok yerleşim yerini etkilediği gibi tamamen yapılara hasar vererek kullanılmaz hale de getirdi. Bu alandaki özellikle heyelan problemi, geçmiş yıllarla karşılaştırdığımızda kar erimesinin tetiklediği heyelanlar önceki yıllara göre yaklaşık 20 kat daha fazla. Türkiye'de bu yıl kış mevsiminde yaşanan heyelan olaylarında 3 kişi hayatını kaybetti. Heyelanların Doğu Karadeniz'e doğru çok yoğun bir şekilde arttığını tespit ettik."
"Yoğun kar yağışındaki sonraki sıcaklık artışları çok büyük problemler oluşturdu"
Türkiye'de önceki yıllarda kar erimesinin tetiklediği heyelanlarda birçok vatandaşın yaşamını yitirdiğini aktaran Görüm, heyelanların yerleşim yerlerini ve insan hayatı ciddi şekilde tehdit ettiğini dile getirdi.
Doç. Dr. Görüm, artan sıcakların biriken karları hızlı şekilde erittiğine dikkati çekerek, "Bu durum heyelanlara sebep olabiliyor. Yakın zamanda Bolu Dağı Tüneli'ndeki heyelan olayı da bir kar erimesiyle tetiklenen heyelandır. Bu durum bir gün trafik aksaklığına neden oldu. Aslında kimsenin beklemediği bir olaydı. Çünkü yoğun kar yağışından sonraki bu ani sıcaklık artışları çok büyük problemler oluşturdu." diye konuştu.
"Erken uyarı sistemleri hayati öneme sahip"
Heyelanların aslında sosyal risk oluşturan eylemler olduğunun altını çizen Görüm, şunları kaydetti: "Yani insan yaşamını etkileyen, yolları bloke ederek trafiği durduran, oradaki yerleşim alanlarını veya ekonomik kayba sebep olabilecek tarım alanlarını ve gündelik insan aktivitelerini etkileyecek heyelan olayları. Biz, ayrıca heyelanlarla ilgili haritalandırma yapıyoruz. Heyelanları tek tek haritalayarak Türkiye'de erken uyarı sistemlerine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Çünkü heyelanların hangi tetikleyici koşullar altında ne zaman olduklarının tespit edebilir ve kayıt altına alabilirsek heyelan tehlikesini ve riskini kapsamlı şekilde değerlendirebilir ve böylece erken uyarı sistemlerini hayata geçirebiliriz. Heyelanlarla birlikte toprak kalınlığı, toprak özellikleri, yamaç eğimleri değişebiliyor. Dolayısıyla bunları da dikkate alan erken uyarı sistemleri bu tip envanterler ile hayata geçirilerek gelecekte heyelanların hangi koşullarda tetiklenebileceğini tahmin etmek bizler için hayati öneme sahip."
Kışın toprak nemliliğinin de kar erimesiyle arttığını bildiren Görüm, bunun bahar döneminin sonu ve yaz başlangıcında yeni yağışlarla birlikte heyelan tehlikesini arttırabileceğini sözlerine ekledi.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.