Mesleğinin zamanla kendisine farklı duygular kattığını anlatan Sayı, “Ben aklımın erdiği dönemlerde merhum babamın dükkanına tost yemeye geliyordum. En büyük zevkimiz de babamız bize bir tost verse de onu yesek. Babam vefat ettiği zaman lise öğrencisiydim. Beni aldılar geldiler, esnaf oldun dediler. Babamın işletmesine devam etmekle mükelleftim, ailemizi geçindirmek durumundaydım. Ama bir müddet sonra bunun başka zevkler verdiğini hissettik biz. Kadim bir müşteri tabakasını görüyorsunuz, eski bir müşteri ve oldukça vasıflı kaliteli. Valilerimizden, milletvekillerimizden, bakanlarımıza varana kadar pek çok insanı ağırlamanın keyfini yaşadım, halen daha bunu yaşamaktayım.
1977 yılında babamın vefatı ile beraber bu mesleğe başladım. Şuanda 45 yılın içerisindeyim. Babamın bu mesleğini sürdürdüm. Sürdürürken de ana hedefim Konya’daki nostaljik bir değeri muhafaza edebilmekti. Bugün yaşları oldukça kemale ermiş pek çok müşterimiz geldikleri zaman şimdi bu 15 metrekarelik çay ocağı gibi gözüken ufacık dükkanda o kokuyu, o tezgah yapısını ve o tostu gördükleri zaman hissettikleri keyfi yaşamak istiyorum, bundan dolayı da devam ediyorum. Sabah erkenden açıyoruz, gece saat 11.00’e kadar devam ediyor. Konya dışından oldukça fazla müşterilerimiz geliyor. Özellikle çok keyif aldığımız, pek çok iş adamı dostumuzun İstanbul’dan veya başka bir yerden uçakla gelip Konya’ya bizi de ziyarete gelmeleri, tost yemeleri inanılmaz güzel, müthiş haz vermektedir" dedi.
“Modernleşmek istemiyorum, o klasik, nostaljik yapıya devam etmek istiyorum”
Babasından kalan bu değeri korumak için iş yerinde değişiklik yapmayan Sayı, “Türkiye koşullarındaki gastronomi başta olmak üzere pek çok pazarlama unsurunu da çok iyi biliyorum. Ama buna rağmen ben modernleşmek istemiyorum. O klasik yapıya, nostaljik yapıya devam etmek istiyorum. Bundan dolayı sunumlarımızın hiç birini değiştirmedim. 23 Nisan 1957 tarihinde babam merhum Mustafa Sayı’nın başladığı şekliyle olan tostu aynı şekilde, aynı gramajda devam ediyoruz.
Onun için bizde tost çeşidi sadece 3 tane. Sucuklu, kaşarlı ve karışık, biz dördüncü bir çeşidi kesinlikle yapmıyoruz. Öz değerimizdeki öz yapıyı bozmak istemiyoruz. Yani istiyoruz ki inşallah 100 yıl sonraki kişilere gönül rahatlığıyla diyelim ki ’bakın gördünüz mü 100 yıl önce de böyleydi bugün de böyle’ demek istiyoruz. Bizim ana hedefimiz bu. Biz nostaljik değer olarak kalmak istiyoruz. Bu konuda da oldukça kararlıyız” diye anlattı.
Okul yıllarında yanında çalışan ve şimdi tost müşterisi olan Süleyman Şanalır, “2004 yılında Konya’da üniversiteye başladım. Üniversite eğitimim sırasında 2005 yılında Hasan abi tanışma fırsatımız oldu. O dönemde üniversitede okurken part time iki yıl kadar birlikte çalıştık. Şu anda Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birinde bölge yöneticisiyim. Üniversite döneminde eşimle birlikte geldiğimiz tost yediğimiz mekana şu an çocuklarımla birlikte geliyorum” diye konuştu.
Kaynak: