İstiklal Marşı’nın üç ayrı mutabakatın ürünü olarak bugüne kadar varlığını sürdürdüğünü söyleyen NEÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Yakup Kaya, “Birincisi şairde birlik, ikincisi şiirde birlik, üçüncüsü milletin gösterdiği birliktir. Milletin ortaya koyduğu ittifaktır. Mehmet Akif Ersoy, ömrünü her zaman milletine, vatanına, istiklaline adamış, imanına, inancına adamış bir değerdir. İstiklal Harbi sürecinin Milli Mücadele sürecinin de manevi dinamiklerinin başında gelir” dedi.
“Resmi Tören Yapılmadı Ama Gençler Mehmet Akif’in Tabutunu El Üstünde Taşıdı”
Mehmet Akif Ersoy’un Mısır’da geçirdiği yılları, Mısır’dan dönüşüyle vefatına kadar olan dönemi anlatan NEÜ Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Güven, “Mehmet Akif, 16 Haziran 1936’da Mısır’dan İstanbul'a döndüğünde hastaydı. İstanbul'a dönüşüyle beraber Akif’in, gün gün kişisel yaşamı, münasebetleri, hastalığının seyri, vefatı, hatta vefatına katılanlar dahil olmak üzere detaylı bir şekilde dönemin emniyet raporlarında yer almaktadır. Yani Mehmet Akif Ersoy, kendisine hissettirilmeyen, tacize dönmeyen bir tarassut altındaydı. 27 Aralık 1936’da vefat eden Mehmet Akif için resmi tören yapılmadı. Cenaze namazı Beyazıt Camii’nde kılınan Akif’in tabutu, cenazeye katılan gençler tarafından, Beyazıt’tan Edirnekapı’ya kadar omuzlarda değil ellerinin üstünde taşınıyor ve Akif’in cenazesi Edirnekapı Mezarlığı’na defnediliyor. Ölümünden tam 26 yıl sonra, resmi tören yapılıyor ve Mehmet Akif’in kemikleri mezarlığın karşısındaki şehitliğe naklediliyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.