Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;
Ziyaretim, Türkiye'den Angola'ya Cumhurbaşkanı düzeyinde bir ilk olması hasebiyle tarihi bir nitelik taşıyor. Son üç ay içerisinde gerçekleşen karşılıklı ziyaretler Türkiye-Angola ilişkilerinde yeni bir dönemin müjdecisidir. Önümüzdeki süreçte hem kaybedilen hem de her alanda işbirliğimizi geliştirmenin yollarını arayacağız. Angola'ya gelişimizden itibaren şahsıma ve heyetimize gösterilen teveccüh Angola makamlarının da aynı hissiyatı taşıdığını gösteriyor.
Angola ile ilişkilerimizi geliştirmeye verdiğimiz önemin bir nişanesi olan ziyaretimin her iki ülke açısından da hayırıl olmasını diliyorum.
Meclisler millet iradesinin vücut bulduğu demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Milletimizin Kurtuluş Savaşı'nın sevk ve idaresini yapan TBMM kurulduğu 1920 yılından bu yana karşı karşıya aldığı zorluklar karşısında yılmadan çalışmalarına devam etmiştir.
Son olarak 15 Temmuz 2016 tarihinde demokrasimize kast eden FETÖ terör örgütünün darbe teşebbüsünün boşa çıkarılmasında Meclisimiz önemli rol oynamıştır. Üzerine yağan bombalara rağmen çalışmalarını sürdürmüştür. Milli birliğin ve milli beraberliğinin vücut bulduğu Angola Meclisini de ülke demokrasisinin teminatı olarak görüyorum.
Türkiye olarak kalkınma yolculuğunda dost Angola'nın yanında olmayı sürdüreceğiz. Angola ile Avrupa ve Asya Kıtalarını birbirine bağlayan Türkiye'nin işbirliğinin oluşturacağı sinerjinin etkisi çok geniş bir coğrafyada hissedilecektir.
"Potansiyellerimizi bir araya getirmenin tam zamanıdır"
Geçmişteki demokratik ve ekonomik sancıları tekrar yaşamamak için potansiyellerimizi bir araya getirmenin tam zamanıdır. Biz sizlerle bu yolda birlikte yürümeye hazırız. Buradaki temsilcileri başta olmak üzere tüm Angolalı kardeşlerimizin de aynı hissiyatın içinde olduğundan şüphe duymuyorum.
Tarihinde sömürgecilik lekesi olmayan bir milletiz. Bugün de dünya 5'ten büyüktür diyerek küresel sistemdeki adaletsizliklere karşı mücadele ediyoruz. İnsanlığın kaderinin İkinci Dünya Savaşının galibi bir avuç ülkenin insafına bırakılamayacağını, bırakılmaması gerektiğini savunuyoruz. Dünya değişirken hayatımızın her alanı değişirken, diplomasi, ticaret, uluslararası ilişkiler köklü dönüşümlerden geçerken küresel güvenlik mimarisinin aynı kalması düşünülemez. Hal böyleyken değişim ve reform taleplerine kulak tıkamak. İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan statükoyu ısrarla devam ettirmeye çalışmak demektir. Değişim taleplerini görmezden gelmenin Afrika Kıtası'na ve Kıta'nın Angola gibi güçlü ülkelerine haksızlık olduğunu düşünüyorum.
Afrika halklarının bağımsızlık, özgürlük ve eşitlik kazanımlarını halen kabullenemeyenler var. Son dönemde bu hazımsızlığın nüksettiğine şahit oluyoruz. Türkiye olarak, Afrika Kıtası'na yönelik batı merkezli oryantalist yaklaşımları reddediyoruz. Afrika Kıtası'ndaki halkları ayrım yapmadan bağrımıza basıyoruz. Kıta ile ilişkilerimizi geliştirirken Afrikalı kardeşlerimizin engin bilgilerinden de istifade etmeyi umuyoruz.
"5 bin civarında Afrikalı öğrenciye ücretsiz eğitim imkanı sunuyoruz"
Kıta'nın en büyük ihtiyacı olan nitelikli insan kaynağını yetiştirmek maksadıyla burs programı düzenledik. 5 bin civarında Afrikalı öğrenciye ücretsiz eğitim imkanı sunuyoruz. Son 25 senede mezun ettiğimiz 11 bin öğrenci ise Türkiye'nin gönüllü elçileri olarak Afrikalı kardeşlerimize hizmet ediyor.
"Türkiye, Afrika'nın sahip olduğu önemin farkındadır"
Türkiye, Afrika'da 43 büyükelçiliği ile temsil faaliyetlerini yürütüyor. Ankara'da büyükelçiliği olan Afrika ülkelerinin sayısı ise 37'ye ulaştı. Türkiye, Afrika'nın sahip olduğu önemin farkındadır. Türkiye, tarihi, kültürü, insanı ile Afrika Kıtası'nın tüm dünyaya kattığı zenginliklerin ve potansiyelinin bilincindedir. Türkiye, 33 milyonu bulan nüfusu, dinamik ekonomisi, vizyoner siyasi liderliği ile Angola'nın büyük, güçlü ve onurlu bir ülke olduğunun şuurundadır.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.