Hafız Esed yönetimindeki Suriye'nin PKK'ya desteği ve Türkiye'ye yönelik söylemleri, iki ülke arasında uzun süreden beri devam eden krizin derinleşmesine neden oldu.
İki ülke arasındaki kriz, Türkiye'den yapılan açıklamalarla yeni bir boyut kazandı ve teröristbaşı için Türkiye'de son bulacak yolculuğu başlattı.
Krizin derinleştiği 1998'de dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş, bazı komşularının Türkiye'nin iyi niyetini ve gösterdiği yakınlığı yanlış değerlendirdiklerini belirterek, "Apo denilen eşkıyayı kendi ülkelerinde barındırıp onu destekleyerek, Türkiye'yi terör belasına bulaştırmışlardır. Türk milleti artık bu konuda göstereceği iyi niyetin sonuna gelmiştir." ifadeleriyle yeni dönemin ilk sinyallerini verdi.
Suriye'nin tutumuna Türkiye'nin tepkisi sadece Orgeneral Ateş ile sınırlı kalmadı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yaptığı bir konuşmadaki, "Tüm uyarılarımıza ve barışçı açılımlarımıza rağmen hasmane tutumundan vazgeçmeyen Suriye'ye karşı mukabelede bulunma hakkımızı saklı tuttuğumuzu ve sabrımızın taşmak üzere olduğunu bir kere daha dünyaya ilan ediyorum." sözleri üzerine, Hafız Esed'in sınır dışı etme kararıyla Öcalan'ın ülkedeki varlığına son verildi.
Yunanistan'la başlayan ve Türkiye'de biten yolculuk
Suriye'de rahatı bozulan Öcalan'ın ilk durağı beraberinde PKK'nın sözde Yunanistan temsilcisi "Rozalin" kod adlı Ayfer Kaya ile Yunanistan oldu. Yunanistan'da beklediği ilgiyi göremeyen Öcalan, iltica talebi de kabul edilmeyince Rusya'ya geçti.
Rusya'dan da iltica talebinde bulunan Öcalan'ın bu talebi Rusya Parlamentosu'nun alt kanadı Duma'da kabul edilse de nihai karar çıkmaması dolayısıyla Öcalan bu ülkede de barınamadı.
Yunanistan ve Rusya'dan umduğunu bulamayan teröristbaşı Öcalan, bu defa da 12 Kasım 1998'de İtalya'ya geçerek iltica talebinde bulundu. Sahte pasaport kullandığı iddiasıyla tutuklanan Öcalan, daha sonra serbest bırakıldı.
Öcalan'ın burada bir villaya yerleştirilmesi ve iade edilmemesi üzerine Türkiye'de İtalya'ya karşı tepkiler arttı. Bir boykot kampanyasına dönüşen tepki dolayısıyla çok sayıda vatandaş, Ankara'daki büyükelçilik önüne gelerek İtalya'nın tutumunu protesto etti.
İtalya'da da barınamayan Öcalan'a 16 Ocak 1999'da tekrar gittiği Rusya, 10 gün süre tanıdı. 29 Ocak 1999'da özel uçakla tekrar Yunanistan'a geçen Öcalan, 31 Ocak'ta Hollanda ve Belarus'a gitmek istese de bu ülkelerden iniş izni alamadı. Yunanistan'a dönen Öcalan'ın Belarus'a gitmek için ikinci çabası da sonuçsuz kaldı.
Bu süre içinde Atina'da kalan Öcalan, 2 Şubat'ta Yunanistan'dan ayrılarak geldiği Kenya'da Yunanistan Büyükelçiliği rezidansına götürüldü.
Türkiye harekete geçti
Öcalan'ın, Kenya'dan Hollanda'ya gitmek istediğine ilişkin istihbaratın ardından MİT harekete geçti. Bu doğrultuda iş insanı Cavit Çağlar'ın uçağı kiralandı ancak Çağlar'a operasyona ilişkin bilgi verilmedi.
Yunanistan'ın Öcalan için ayarladığı uçağa benzemesi amacıyla boyanarak kuyruk işareti konulan uçak, hazırlıkların ardından Türkiye'den ayrıldı. Pilotlara Mısır'a gideceği yönünde bilgi verilen uçakta 2 pilot haricinde MİT personeli bulunuyordu.
Türkmenistan uçağı şeklinde işlemleri yapılan uçaktaki yolcu bilgilerinde ise "muz tüccarları" ifadesi kullanıldı.
Aynı tip ve aynı renk uçağın Hollanda'dan Kenya'ya gidecek olması sebebiyle kiralanan uçak için Mısır ve Uganda'ya gideceği şeklinde rota çizildi. Uçak, muz tüccarı gibi davranan yolcularıyla 10 gün Uganda'da bekledi.
Hollanda'dan Öcalan'ı almak için gelen uçak henüz havadayken operasyona giden Türk uçağı Kenya'ya indi.
"Lazaros Mavros"un Türkiye'de biten yolculuğu
"Lazaros Mavros" adına düzenlenmiş Kıbrıs Rum Kesimi pasaportu taşıyan Öcalan, kendisini almak üzere Hollanda'dan gelecek uçağa binmek üzere bir süredir kaldığı Kenya'daki Yunanistan Büyükelçiliğinden korumalarıyla ayrıldı. Yol güzergahında görev yapan Kenya polisinin, Öcalan'ın bulunduğu aracın geçmesinin ardından yolu keserek diğer araçları başka yola yönlendirmesi, operasyon ekibine zaman kazandırdı.
Nairobi Havalimanı'na geldiğinde bineceği uçağı Hollanda'dan kendisi için gönderilen uçak zanneden Öcalan, kapısının açılmasıyla Türkiye'ye gitmek üzere uçağa ilk adımı atmış oldu.
Öcalan'ın uçağa alınmasının ardından kısa süre sonra Türkiye'ye hareket edildi. Öcalan'ı getiren konvoy ise havalimanına ancak uçak kalktıktan sonra giriş yapabildi.
Teröristbaşı uçağa alınmasının ardından kelepçelendi ve gözleri bağlandı. Uçağın havalanmasının ardından gözleri açılan Öcalan'ın ilk duyduğu söz, "Abdullah Öcalan memlekete hoş geldin." oldu.
Türkiye'ye yönelen uçağın hedefinde Bandırma'daki askeri üs vardı. Sis nedeniyle iniş yapamayan uçak sisin dağılması için beklerken yakıt ikmali yapılması gerekliliği doğdu. Bu nedenle uçak, Atatürk Havalimanı'na inerek burada kapılarını açmadan yakıt ikmali yaptı ve daha sonra sis dağılınca tekrar Bandırma'daki üsse doğru hareket etti. Öcalan'ın Suriye'den sınır dışı edilmesiyle başlayan kaçış yolculuğu sona ermiş oldu.
Öcalan Türkiye'de
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, başarılı operasyonun ardından Başbakanlık Resmi Konutu'nda Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Rasim Betir, Genelkurmay Harekat Başkanı ve Başbakanlık Askeri Danışmanı Korgeneral Yaşar Büyükanıt ve MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ile bir araya geldi.
Basına da Ecevit'in saat 11.00'de basın toplantısı düzenleyeceği duyurusu yapıldı. Ecevit, beraberindeki MİT Müsteşarı Atasagun ile Başbakanlık Merkez Binası'na geldi.
Bakanlar Kurulu salonunda "Değerli gazeteci arkadaşlarım, sizlere ve aziz yurttaşlarıma bir haberim var." ifadeleriyle açıklamasına başlayan Ecevit, "Bu sabaha karşı saat 03.00'ten itibaren bölücü terör örgütü PKK'nın başı Abdullah Öcalan Türkiye'dedir." dedi.
Açıklamasında, dünyanın neresinde olsa devletin onu ele geçireceğini söylediklerini ve bu devlet sözünün yerine getirildiğini belirten Ecevit, "Şehit analarına verilen söz yerine getirildi. Bütün dünyadan dışlanan Abdullah Öcalan, sonunda kendini Türkiye'nin kucağında buldu. Yaptıklarının ve yaptırdıklarının hesabını, bağımsız Türk adaletine verecektir. Bölücü terörle Türkiye'de bir yere varılamayacağını, devletimizle baş edilemeyeceğini artık herkes anlamalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Operasyona ilişkin bazı bilgileri de paylaşan Ecevit, operasyonu sadece 10 yetkilinin bildiğini, hiçbir sızma olmadığını söyledi. Operasyonun Genelkurmay ile MİT'in tam bir uyum içinde çalışması sayesinde başarıldığını belirten Ecevit, tebriklerini iletti.
Suriye'den sınır dışı edilmesiyle başlayan süreçte Türkiye'ye getirilen Öcalan, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını halen İmralı Adası'ndaki cezaevinde çekiyor.
Kaynak: