Vefat haberi, Mısır devlet televizyonu tarafından aynı günün akşamında duyuruldu. Haberde, "67 yaşındaki Mursi'nin casusluk suçlamasıyla yargılandığı davanın duruşmasında önce bayıldığı sonra da yaşamını yitirdiği" ifade edildi.
Bir sonraki gün sabahın erken saatlerinde alelacele toprağa verilen Mursi'nin cenazesine birinci derece yakınları dışında hiç kimsenin katılmasına izin verilmedi. Defin işlemi esnasında mezarlık ve etrafında yoğun güvenlik önlemleri alındı.
Mursi'nin başarılarla dolu eğitim hayatı
Beş kardeşin en büyüğü olan Mursi, ilk eğitimini doğduğu köy olan Adve'de tamamladı. 1975 yılında Kahire Üniversitesi Mühendislik Fakültesine girdi, 1978'de lisans diplomasını aldı.
Yüksek lisansını metalürji üzerine yapan Mursi, ABD'deki Güney Kaliforniya Üniversitesinden başarı bursu kazandı ve doktora eğitimini orada tamamladı.
1982-1985 yıllarında Güney Kaliforniya Üniversitesinde Yardımcı Profesör görevini üstlendi. 1985'te ülkesine kesin dönüş kararı alan Mursi, 2010 yılına kadar Zagazig Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı olarak görev yaptı.
Aile hayatı
Mısır'ın Şarkıyye kentine bağlı Adve köyünde 8 Ağustos 1951'de dünyaya gelen Mursi'nin babası çiftçilik yaparak ailesinin geçimini sağlarken annesi de ev hanımıydı.
1979 yılında amcasının kızı Necla Mahmud ile evlendi. Çiftin Ahmed, Şeyma, Usame ve Ömer isimlerinde 4 çocuğu oldu. Küçük oğlu Abdullah babasının ölümünden 3 ay sonra kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Babasına yakınlığı ile bilinen Abdullah'ın kahrından öldüğü konuşuldu.
Siyasi hayatı
1977 yılında Müslüman Kardeşler Teşkilatına (İhvan) katılan Mursi, 1979'da hareketin içerisinde aktif roller almaya başladı.
1982 yılından itibaren İhvan'ın siyasi kanadında varlık göstermeye başlayan Mursi, 1995'te hareketin Gençlik Konseyinde yer aldı.
Mısır'da 2000 yılında yapılan parlamento seçimlerde, Mısır Arap Cumhuriyeti Temsilciler Meclisine İhvan'ın bağımsız milletvekili olarak girmeyi başaran Mursi, 2005 yılına kadar hareketin resmi sözcülüğünü de üstlendi.
Ülkede 2005 yılında yapılan milletvekili seçimlerinde aday olan Mursi, seçim sonrası ilk oy sayımında rakiplerine fark atmış olmasına rağmen oyların yeniden sayılması üzerine Meclise giremedi. Mursi, daha sonraki açıklamalarında tekrar sayımlarda hile yapıldığını söyledi.
Mısır'da Hüsnü Mübarek dönemine son veren 25 Ocak Devrimi'nin ardından Mursi, 6 Haziran 2011'de kurulan İhvan'ın siyasi kanadı Hürriyet ve Adalet Partisi'nin başkanlığı görevine getirildi.
Cumhurbaşkanı seçilmesi ve mahkeme salonundaki vefatı
Mursi, Haziran 2012'de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Mübarek döneminin son Başbakanı Ahmed Şefik ile ikinci tura kaldı.
İkinci turda oyların yüzde 51,73'ünü alan Mursi, Mısır Cumhurbaşkanı oldu. O dönemde Mursi'ye verilen oyların Şefik'in tekrar yönetime gelmesi endişesine karşı tepki oyları olduğunu söyleyenler oldu.
24 Temmuz 2012'de Mursi'nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandığı resmen açıklandı ve 30 Temmuz 2012'de yemin ederek görevine başladı.
3 Temmuz 2013'teki askeri müdahalenin ardından hakkında açılan "Hapishaneler baskını" davasında, Haziran 2015'te idama mahkum edildi. Ancak bir buçuk yıl sonra Yüksek Mahkeme kararı bozarak Mursi'nin yeniden yargılanmasına karar verdi.
Mursi hakkında görevden uzaklaştırıldıktan sonra 6 ayrı dava açıldı. 17 Haziran 2019'da hayatını kaybettiğinde 4 dava karara bağlanmış, 2 davada ise yargılama süreci devam ediyordu.
İŞTE MURSİ'NİN SON SÖZLERİ
Mursi'nin avukatı Abdulmaksut, duruşma salonundaki sanık kafesinde bulunan Mursi'nin son konuşmasında yargılanma sürecini eleştirdiğini belirtti.
Ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı'nın, "Şu ana kadar mahkemede neler olup bittiğini anlamıyorum. Avukat görmüyorum. Medya görmüyorum. Ortada bir mahkeme de görmüyorum. Mahkemenin görevlendirdiği avukat da beni savunacak bir bilgiye sahip olmayacak." dediğini kaydeden Abdulmaksut, Mursi'nin bir şiire atıfta bulunarak "kendisine zulmetse de ülkesine bağlı olduğunu" söylediğini aktardı.
Abdulmaksut, Mursi'nin ayrıca şu ifadeleri kullandığını kaydetti: "Mahkemeden gizli bir duruşma istemiştim. Mahkeme reddetti. Bitti, bu mahkemenin kararı. Ancak ülkemin güvenliği, selameti ve egemenliği için benimle mezara gidecek sırlarım var."
Temmuz 2013'te askeri darbeyle görevden uzaklaştırılan Mursi, kamuoyunda "Hamas adına casusluk" olarak bilinen dava için bugün hakim karşısına çıkmıştı.
MURSİ ÖLMEDİ ÖLDÜRÜLDÜ
Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Karadaği, Muhammed Mursi'nin vefatına ilişkin, "Mursi ölmedi! Azgın bir grup tarafından yavaş yavaş öldürüldü." ifadelerini kullandı.
Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Ali Karadaği, mahkeme salonunda geçirdiği baygınlığın ardından hayatını kaybeden Mısır'ın demokratik yöntemlerle seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi için "Ölmedi, yavaş yavaş öldürüldü" değerlendirmesinde bulundu.
Karadaği, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Mursi ölmedi! Azgın bir grup tarafından yavaş yavaş öldürüldü. Allah bize yeter. O ne güzel vekildir. Hakların zayi olmayacağı bir yere gitti. Kendisine zulmedenleri ve katillerini kudretli ve güçlü olan Allah'a şikayet edecek." ifadelerini kullandı.
Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Karadaği ayrıca akan kanların boşa gitmeyeceğini belirtti.
Raysuni: Mursi'nin ölümü Arap liderlerine bir ayıp ve utançtır
Dünya Müslüman Alimler Birliği internet sitesi üzerinden yayınlanan Ahmed er-Raysuni, "Muhammed Mursi, altı yıldır hapishanelerde işkence görüyor ve acınılacak, maskara halindeki mahkemelere götürülüyor. Altı senedir onu parça parça öldürdüler." ifadelerine yer verdi.
Mısır makamlarını eleştiren Raysuni, "Altı yıl önce Mursi davasını, güç sahibi bir grup hıyanet çetesi haricinde tüm Mısır'ın kalbine bir leke haline getirdiler. Bu utanması kalmamış hain katillerin artık kalplerinde lekelenecek yer kalmamış. Bilakis bu hainler, Araplara, Müslümanlara ve insanlığa birer lekeler" ifadelerini kullandı.
Raysuni, Mursi'nin askeri darbeyle görevden uzaklaştırılmasını destekleyen Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin "Şehit Mursi'nin ölümünün yanı sıra Mısırlıların, Libyalıların, Yemenlilerin, Sudanlıların ve Müslümanların" da kanına bulaştığını belirtti.
Mursi'nin ölümünün ardından Arap liderlerinin sessiz kalmasını eleştiren Raysuni, şöyle devam etti: "Şehit Mursi'nin ölümü, sessiz kalarak iş birlikçi haline gelen Arap liderlerine bir ayıp ve utançtır. Mursi'nin ölümü, tüm el-Ezher şeyhleri için bir utanç ve ayıptır. Mursi'nin ölümü, Mısır'ın fetva mercileri ve tüm görevi şerefli masumların ölüm ilanını imzalayan Mısır'ın cumhurbaşkanı (Sisi) için bir utanç ve ayıptır."
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.