Ülkemizin Göktuğ projesi kapsamında geliştirilen Bozdoğan’ın üstleneceği görevleri, muadillerine göre avantajlarını ve en önemlisi de bu sac ayağının ekonomi boyutunu Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin TRT habere anlattı.
Göktuğ projesinde temel hedef ne?
Bahsi geçen Bozdoğan füzesi aslında tek bir çalışmanın değil, Gökdoğan ile beraber yeni bir kabiliyetin meyvelerinden biri. Her iki çalışmayı da kapsayan projenin ismi ise Göktuğ…
Anıl Şahin bu projenin detaylarına değinirken iki farklı yaklaşımdan söz ediyor. Birisi Görüş Ötesi Hava Hava Füzesi (BVRAAM) ve bir diğeri ise Görüş İçi Hava Hava Füzesi (WVRAAM) çalışması. Her iki füzenin milli imkanlarla geliştirilmesi için projeye başlandı ve gelinen nokta itibarıyla çok önemli kazanımlar sağlandı.
Şahin, ‘Projenin hangi yabancı füzeler yerine geçeceği’ sorusunun yanıtını “Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından başlatılan ve TÜBİTAK-SAGE ana yükleniciliğinde yürütülen projenin ana amacı; Türk Hava Kuvvetleri tarafından uzun yıllardır kullanılan ABD üretimi AIM-120 AMRAAM ve AIM-9X Sidewinder tipi füzelere yönelik bağımlılığın sona erdirilmesi” bilgisiyle veriyor.
Gökdoğan ve Bozdoğan’ın muadilleri neler?
Yurt dışından alınan muadil füzeler konusunu biraz daha detaylandırmasını istediğimiz Anıl Şahin, Bozdoğan’ın 25+ kilometre menzile sahip olduğunu, 4+ mach hıza, görüntüleyici kızılötesi arayıcı başlığa ve itki vektör kontrolü ile üstün manevra kabiliyetine sahip bir füze sistemi olduğundan bahsediyor. Bu özellikleriyle Bozdoğan, ABD yapımı AIM-9X Sidewinder’ın muadili.
Gökdoğan ise 65+ kilometre menzile sahip. Aynı şekilde aktif radar arayıcı başlığa, veri bağı ile hedef güncelleme, atış sonrası kilit, Home-Of-Jam diye tabir edilen karıştırma kaynağına güdüm gibi üstün yetenekleri bünyesinde barındıran bir füze sistemi. Gökdoğan da yine ABD yapımı AIM-120 AMRAAM’ın muadili olarak kabul ediliyor.
Test videosu bize ne anlatıyor?
TÜBİTAK SAGE’nin ‘genç teknisyenleri ve mühendisleri’ tarafından hayata geçirilen Göktuğ projesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın paylaştığı videoyu da Anıl Şahin’e soruyoruz:
“Bozdoğan’ın yerden testleri gerçek bir F-16 kanadından yapılmış ve havadaki bir hedef başarıyla vurulmuştu. Son test ise aslında en önemli faaliyet yani uçuşlu test. Bozdoğan burada da 401’inci Test Filo’ya ait bir F-16 Blok 40 uçağından ateşlendi ve TUSAŞ ŞİMŞEK Hedef Uçağı’nı, Hit-to-Kill diye tabir edilen kafa kafaya çarpışma tekniği ile vurdu.
Böylelikle IIR arayıcı başlık, harp başlığı, tapa sistemi, ısıl pil gibi füzeyi oluşturan birçok sistemin doğrulaması yapılmış oldu. Özellikle ‘pickle’ diye tabir edilen füzenin uçaktan bırakılması faaliyetinin ardından Bozdoğan’ın yaptığı manevra gerçekten çok etkileyiciydi. Bozdoğan sayesinde F-16, HÜRJET, HÜRKUŞ, AKINCI/AKSUNGUR gibi platformlara milli bir hava-hava füzesi entegre edilmesinin yolu açılmış oldu.”
Bu füzeleri yerli-milli olarak yapmak bize ne kazandırıyor?
Savunma sanayiinde kritik sistemleri ya da parçaları yerli-milli olarak üretebilmeniz çok önemli. Bazen bu gibi durumlarda maliyet işin çok sonraki boyutlarından biri oluyor. Göktuğ projesinde de benzer bir durum söz konusu. Bu işin maliyeti kesinlikle öncelikli değil ancak biz yine de madalyonun mali tarafını merak ediyoruz.
Anıl Şahin, bu sorumuza Bozdoğan üzerinden yanıt veriyor ve “Bu füzenin halihazırda kullanılan ithal muadili AIM-9X Sidewinder. Bir AIM-9X B2 Sidewinder Füzesi’nin birim maliyeti, opsiyonlarla 800-900 bin ABD Doları’nı bulabiliyor. Hatta beraberinde tedarik edilen lançer gibi daha da ilave ekipmanlar ile birlikte bu tutar doğal olarak daha artabiliyor ve en az 1 milyon dolara tekabül edebiliyor” bilgisini paylaşıyor.
Şahin burada bir parantez daha açıyor ve Bozdoğan’ın seri üretime geçmesiyle birlikte en büyük avantajın bu füzelere ayrılan bütçenin yurt içinde kalacak olması gerçeğine işaret ediyor. Yani Bozdoğan ile AIM-9X’in birim maliyeti eşit olduğunu varsaysak bile bütçe ülkemizde kalacağı için firmaların Ar-Ge bütçesine pozitif bir etki doğuruyor. Ayrıca füze milli olduğu için ihtiyacımız olan miktarda tedarik edebilmek ve istediğimiz platformlara da entegrasyonunu gerçekleştirebilmek gibi ciddi avantajları beraberinde getiriyor.
Bu füzeler SİHA’lardan atılabilir mi?
Türkiye’nin SİHA’lar konusunda geldiği nokta herkesin malumu… Söz konusu yerli ve milli bir füze olunca hepimizin aklına doğal olarak SİHA’lar geliyor… Anıl Şahin, bu füzelerin gelecek dönemlerde SİHA’lardan ateşlenmesinin ne kadar mümkün olduğu sorumuza da yanıt veriyor:
“Dünyada Bozdoğan’ın muadili olan AIM-9X füzesini test amaçlı ateşleyen SİHA’lar mevcut ancak bu da daha hemen hemen bir yıllık bir tecrübe. Muharebe sahasında ateşleyen ise bildiğim kadarıyla yok. Bunlar görüş içi füzeler olduğu için yani IIR başlığa sahip olduğu için bir aktif radar güdümlü füzeye göre insansız platformlardan ateşlenmeleri daha kolay. Dolayısı ile ben SİHA’lardan Bozdoğan ateşlenebileceğini düşünüyorum.”
Hava-hava füzeleri Türkiye için neden önemli?
Son olarak bir ülkenin hava-hava füzesini kendi imkanlarıyla üretmesinin neden bu kadar önemli olduğu konusuna değiniyoruz… Anıl Şahin’e göre hava-hava füzesi her ülke için önemli ancak Türkiye için çok daha kritik bir sistem…
“Neden?” diye soruyoruz… Şahin, öncelikle Türkiye’nin henüz katmanlı bir hava savunma ağının olmadığı gerçeğinin altını çiziyor ve dolayısıyla sınırlarımıza yönelik hava tehditlerine F-16’lar ile cevap verdiğimizi anlatıyor.
F-16’larımızın bu tehditlere cevap verirken kullandığı füzelerin AIM-9X ve AIM-120 AMRAAM olduğunu hatırlatan Şahin, “Yani iki tane hava-hava füzesinden bahsediyoruz ancak aslında bunlar bütün bir Türk hava sahasını koruyor. Bu füzelerin tedarikinde bir zorluk çekmemiz demek, Türk hava sahasının maalesef delik deşik olması gibi bir duruma sebebiyet verebilir. Tam da bu nedenle Göktuğ projesi, benim nezdimde Gezgin projesinden bile daha stratejik bir konumda” şeklinde konuştu.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.