Son Dakika Haberler
13) Portekizli Efendilerin Brezilya’yı İşgali
Köle ticaretini anlatan devasa bir taş heykelin yakınında durup resimler çekiyoruz.
İkişerli sıra halinde zincire vurulmuş köleler, önlerinde atın üstünde ilerleyen efendileri. Latin Amerika’nın keşfi bilindiği üzere 15. yy. sonlarına doğru olmuş. Zamanın güçlüleri İspanyollar, Portekizliler buralara gelenler. Ellerinde ateşli silahlar olması bu toprakların sahibi olan yerliler karşısında üstünlük kurmalarını sağlamış. Karşı koyan çok sayıda yerliyi öldürmüşler... Zaten yerli ırk kökenli nüfus şu anda %10’lara kadar düşmüş. Onlar da daha çok Amazon Ormanları içine sıkışıp kalmış alanlarda yaşıyor.
Brezilya nüfusunun yarısı beyazlardan oluşuyor. %40’da zenciler ve siyah-beyaz-yerli birleşmelerinden doğan melezlerden oluşmakta. Yerli ırk oranının Bolivya gibi daha az kıyım yapılan ülkelerde yüksek olduğunu biliyoruz.
14) Afrikalı Zenci Kölelerin Brezilya’ya Taşınması
Afrikalı zencilerin burada ne işi var sorusunun cevabı şudur:
Buralarda devasa tarım arazileri var. Su bol. Yılda 2-3 kez mahsul alınabiliyor. Bu topraklarda, şeker kamışı, soya fasülyesi, mısır, kahve, tropikal meyveler gibi çok sayıda ürün yetiştirmek mümkün. Bunun için işgücü lazım.
İşte o işgücünün kaynağı yoksul Afrika ülkeleri oluyor. Oralarda köle ticareti var. Bu işi yapan tüccarlar yok fiyatına zencileri satın alıp İspanyol, Portekizli, İngiliz tüccarlara pazarlıyorlar. Onlar da satın aldıkları köleleri gemilerin ambarlarına mal gibi yükleyip Amerika’ya doğru yola çıkarıyorlar. Seyahat esnasında bu insanların ciddi bir kısmı 2-3 ay süren sıkıntılı seyahat şartlarına dayanamayıp ölüyorlar. Sağ kalanların kaderi de Brezilya’daki toprak ağalarının emirleri doğrultusunda çalışmak oluyor. 15, 16, 17. yy’lerde gerçekleşen bu zenci ticaretinin çok sayıda sinema filmine konu olduğunu biliyoruz. Bunlardan en çok hatırlanılanı belki “Kunta Kinte” dizisi.
Köle götüren gemiler geriye altın, şeker, kahve, kakao, pamuk gibi yüklerle dönüyorlar. Bu şekilde Avrupa’nın zenginleşmesinin yolu açılıyor. Bizden taraftaki Osmanlı karşısında üstünlük kurmaya başlıyorlar. Bu şekilde 19. yy’de Avrupa’da Sanayi Devrimini yapacak kaynak oluşturulmuş oluyor.
Taştan yapılmış zenci köleler heykelini seyrederken bunları hatırladım. Yaşadığımız dünya üzerinde üstün olanın zayıf olana çektirdiklerini düşündüm...
15) Brezilya Ekonomisi
Brezilya 2 trilyon dolar civarındaki milli geliri var. Bu ülke kişi başına düşen 10.000 dolar geliri ile bizim ayarımızda olan ülkeler grubunda yer alıyor. Aynı zamanda “Yükselen Ülkeler” diye de anılan BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) ülkelerinin bir tanesi.
Bizim ayarımızda kişi başı milli geliri olsa da ortalama fiyatların bize göre çok yüksek olduğunu gözlemliyoruz. Marketlerde meyve-sebze, içecek fiyatlarını karşılaştırıyoruz. Giyecek fiyatlarına bakıyoruz. Bizim fiyatlardan bir hayli fazla. Bazen bizim fiyatların iki katı, bazan %50 fazlası. Et fiyatları bizimkilere yakın. Rehberimiz fiyat ortalamalarının ABD’den daha fazla olduğunu söylemişti. Çok sayıda Brezilyalının alışveriş için ABD’ye gittiğini de ilave etmişti.
ABD’yle aralarında vize sorunu olmadığı, ABD’lilerin verimli Brezilya toprakları ile çok yakından ilgilendiği, Mercosur’un pek iyi işlemediği bilgilerini de almıştık rehberden.
Ve Dönüş
Güney Amerika’nın fethi tamamlanmıştır! Dönüş vakti gelmiştir. Yerel saatle sabahın 2’sinde otelden ayrılıyoruz. Ayrılış öncesi kahvaltıdan geçtik bize bir çay-kahve bile ikram etmeyen otelcimize kızıyoruz.
Grup iyice birbirine kaynaşmıştır. Grup içinde Konyalılar ağırlıktadır. Kökenleri Karaman’da olan Ayhan ve Erhan kardeşleri de ilave edersek Konyalıların sayısı 10 kişi. Ankara’dan gelen öğretmen iki hanım ve birinin Sosyal Güvenlik Kurumu’nda çalışan oğulları ki bu oğlan benim de öğrencim olmuş. Ankara Üniversitesinde öğretim üyesi profesör iki hanım. Onlarla birlikte bir Profesör eşi hanım. Yine Ankara’dan dörtlü bir işadamı grubu. Ankaralılar grubu da 10 kişi yapıyor. Kalan 4 kişiyi de İstanbul’dan katılan hanımlar oluşturuyor.
Birlikte fotoğraflar çekiliyor. Telefonlar alınıp veriliyor. Canla başla çalışıp bizi gezdiren rehberimiz Ekin Hanım için bahşiş toplanıyor.
Sao Paolo Havaalanı’nda cebimizde kalan Brezilya Paralarını (Real) harcıyoruz. Ben ve kızım İstanbullu grubun ısmarladığı kahveleri içiyoruz. Bazıları sigara alıyor free-shop’lardan zira fiyatlar bizdekilerin yarısına tekabül ediyor burada.
Buenos Aires’ten gelen uçağımız tam zamanında bizi çağırıyor. Gelirken olduğu gibi uçak yine dopdolu. Her cinsten, milletten insanları görüyoruz uçak içinde. Kız, erkek hostesler bir denileni iki etmiyorlar.
Mutluyuz. Ne de olsa artık kendi evimizdeyiz.
Prof. Dr. Nurettin Bilici
Çankaya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi
.
.