Son Dakika Haberler
Pazar günü akşamüzeri PATSHPATİNAHT Bölgesini gezdik. Hindularca kutsal mekânların ünlülerinden Gümüşlü Tapınağı kapısından görebildik. Çünkü içeriye Hindu olmayanların alınmadığı bir tapınaktır. Tapınağın bahçesinde arkası kapıya dönük, başı tapınağın görkemli gümüşten büyük kapısına bakan, yüksekçe kaide üzerine oturmuş vaziyette KUTSAL ÖKÜZ’ü kapıdan gördük. Tapınağın civarını gezdik. Kutsal çukurlar vardı, merdivenle inilen aşağıda yılanbaşlı kurnadan su akan ve küçük tanrı ŞİVA heykeli bulunan, kişisel tapınak olarak kullanılan çukurlardı bunlar. Başkacalarını da gördük, genellikle bir ağaç kökü etrafında yapılandırılmışlardı bunlar. Tapınak yakınlarında iki katlı, uzun binalar gördük. Bunlar tapınağa gelip yeniden reenkarne olma ve arınmak için ölümünü bekleyen yaşlılar için yapılmış imaretler imiş. Kutsal tapınak yanında ölümü bekleme âdeti ve inanç ve uygulaması yaygın imiş.
Bu bölgeden ayrılıp, kaldığımız otelin yakınındaki Budist tapınağına geldik. Tapınak beyaza boyanmış yarım küre şeklindeki devasa yapı üzerine kare planlı taban ve kat kat külah biçiminde kulenin dikilmesi ile yapılmış yapılardır. Kürenin üstündeki kare kaidenin altına benzeyen sarı renkli göz alıcı kaplaması üzerinde her kenarda BUDANIN GÖZLERİ resmedilmiştir. Yarım kürenin etrafında sayısız ahşaptan mamul döner silindirler vardır. Küre etrafı tavaf alanıdır ve tavaf sırasında elleri ile silindirleri döndürerek BUDİST ayinini sürdürmektedirler. Tavaf halindeki bazı Budistlerin ellerinde tespih benzeri dizili boncuklar vardı, muhtemelen bunları turu saymak için abaküs gibi kullanıyorlardı. Seyrettik, tefekkür ettik. Budistler BUDA heykelleri önüne armağan olsun diye pirinç, çiçek ve su koyuyorlardı. Sınak olarak Tanrılara ikramlarıydı bunlar. Civardaki dükkânlar turistlere dönük hediyelik eşya satıcılarıydı. Budizmin sembollerinin tuvallere resmedildiği atölyeyi gezdik. İlgililer hem çizimleri gösterdi, hem de sembollerin anlamlarını izah ettiler. Tabii rehberimiz de bunları bizlere tercüme ederek anlatmaya çalıştı. Çıktık ve otele gittik. Pazar akşama vasıl olmuştu…
8 Mart pazartesi günü BAHTAPUHR’ a gittik. Katmandu’nun Hindu tapınaklarının, tarihi seyir içinde, farklı dönemlerde farklı şekillerde yapılanmasını izlediğimiz ve dünya hippilerinin de arınmak için toplandığı DURBAR Meydanına geldik. Mebzul miktarda sokak satıcılarının ısrardan öte yapışkan tavırları arasında meydanı ve tapınakları gezmeye görmeye çalıştık. Satıcıların ellerinden kurtulmak için zaman zaman kaçtığımız olmuştur.
Meydan çeşitli tür tapınaklarla dolu. En büyüğü olan Hinduizm inancındaki beşlemeyi temsil eden 5 katlı PAGODA türü tapınağı gördük. Civarında iki ve üç katlılar, piramidal şekilde olanlar da vardı. Tapınak merdivenleri başta aslan olmak üzere taştan yapılmış hayvan heykelleri ile süslenmiştir. En dikkat çekici yanlarından biri de tapınak ve eklentileri olan yapılarda kullanılmış AHŞAP OYMA İŞLERİ idi. Bunlar gerçek sanat eseri ahşap oymalardı ve asırlara meydan okumuş, zamanımıza bozulmadan ve tüm güzelliğini muhafaza ederek intikal etmişlerdi. Kapılar, kapı söveleri, pencereler, cumbalar, pervazlar, payandalar hem çiçek oymaları, hem de maymun, insan ve benzeri canlı türlerinin oymaları ve kabartmaları ile bezeli idi.
Durbar meydanına açılan dar sokaklar çeşitli hediyelik eşya satış dükkânları ile doluydu. Ayrıca çıkılan başka bir meydanda ise toprak kap kacak yapan dükkânlar, meydanda testi çamurları, yapılmış kurumaya bırakılmış dizi dizi testiler vardı. Çamura şekil verdikleri döner tezgâhlar turistlere gösteri amaçlı ürünler imal ediyorlardı. İçinde çocukların farelerle oynadığı, tavanını kuşların yuvaya dönüştürdüğü, etrafı açık12. Yüzyıldan kalma TEK AĞAÇTAN OYULMUŞ Hindu Tapınağı gördük. Metrük ve bakımsız vaziyette idi. Bahtapuhr’dan otobüsle hareket ederek, KATMANDU’yu tepeden panaromik olarak gören MAYMUNLU BUDİST TAPINAĞINA çıktık. Yine satıcılar… Maymunlar, binlerce mumun yakıldığı, sanki kara tren eksozundan simsiyah olmuş platformlar, etrafında pirinçler, çiçekler… Tabii Buda’ya hediye. Sonra indik, yaşayan Buda’nın evine gittik. Yine ahşap işleme harikaları ile mücehhez iki katlı, ilginç çatılı, yaşan Buda (üç yaşında bir kız imiş) ‘nın, arada bir ziyaretçilere göründüğü üç pencereli balkonlu yapının içinde küçük ve kare planlı taş döşeli zemini olan bahçeye nazırdır. Yaşayan buda bize görünmedi. Rahiplerden oluşan bir konsey olağanüstü halleri alan çocuklardan bu tanrıçaları seçiyorlarmış. Çıktık, yine satıcılar….
Sonra Tamil Çarşısında serbest dolaşma ve alış-veriş için 2 saat zamanız vardı. Çarşıyı gezdik, Keşmirli bir müslümanın dükkânından alışveriş yaptık. Anatolia restaurant adıyla bir Türk ün lokanta işlettiğini burada öğrendik. Ancak vaktimiz olmadığından uğrayamadık. Otele döndük. Yarın KATMANDU’dan uçakla HİNDİSTAN GANJIN SULADIĞI – VARANASİ’ye yolculuk var
Yazan: Sefa Coşkun Editör: Ali Can avsefacoskun@hotmail.com alican93@hotmail.com
.