TBMM (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Birilerinin sürekli nerede diye sordukları Merkez Bankası rezervimiz 122 milyar dolar seviyesine ulaştı." dedi.
Erdoğan, TBMM'de 27. Dönem 5. Yasama Yılı açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, sanayi devrimini kaçırmış, bilgi ve teknoloji devriminin de ucundan yetişmeye çalışan bir ülke olarak bugüne geldiğini söyledi.
Dünyanın artık, tarihte pek çok örneğini gördükleri yeni ve köklü bir dönüşümün arifesinde bulunduğuna işaret eden Erdoğan, iklim değişikliğinden yapay zekaya kadar pek çok karmaşık unsurun bir arada olduğu bu yeni devrimi yakalamak için çok önemli avantajlara sahip olduklarını vurguladı.
Erdoğan, "Son 19 yılda ülkemizin demokraside ve kalkınmada katettiği mesafeye, yaklaşık 8 yıldır ardı ardına yaşadığımız çok boyutlu sınamaları da eklediğimizde, ortaya hepimiz için ümit verici bir fotoğraf çıkıyor. Sahip olduğumuz her yeni imkan ve başarıyla üstesinden geldiğimiz her kritik sınama, bizim için aydınlık bir geleceğe giden yolda katettiğimiz mesafe anlamına geliyor. Ülke ve millet olarak, inşallah küresel sistemdeki bu yeni değişimi kaçırmayacak, her alanda hedeflediğimiz seviyelere ulaşacağız." diye konuştu.
Hiç şüphesiz bu sınamalar içinde ekonominin, hem her insanın hayatına dokunan yönü hem de diğer tüm atılımların itici gücünü oluşturması nedeniyle, ayrı bir önemi ve yeri olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin son 19 yılda elde ettiği her kazanım gibi, ekonominin de sorumluluğu bize aittir. Ülkemizin IMF'ye olan 23,5 milyar dolarlık borcunu, 2013 yılı mayıs ayında tamamen bitirerek, hiç de hoş hatıralarla anmadığımız bir dönemi kapatmış olduk. Birilerinin sürekli nerede diye sordukları Merkez Bankası rezervimiz de 122 milyar dolar seviyesine ulaştı. Geçmişten bugüne baktığımızda ise milli gelirini üç kat artırmış, satın alma paritesine göre dünyada 11. sıraya yükselmiş; yatırımda, üretimde, ihracatta, istihdamda, büyümede rekorlar kırmış bir Türkiye görüyoruz.
Son dönemde yaşadığımız sıkıntıların da aynı resmin içinde olduğunu elbette unutmuyoruz. Ama artılar-eksiler analizi yaptığımızda, artılarımızın kıyas edilemeyecek kadar fazla olduğunun kabul edilmesini de, hak teslimi babından bekliyoruz."
-"Küresel kuruluşların ekonomi analizleri..."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın, son iki yıldır küresel salgının neden olduğu sorunlarla boğuştuğuna işaret ederek, geçen asırdaki dünya savaşlarının ya da bundan önce yaşanan küresel krizlerin getirdiği yüklere göre, çok daha derin, çok daha yıkıcı ve dönüştürücü bir dönemden geçtiklerini anımsattı. Erdoğan, siyasi, sosyal ve ekonomik hayatta, doğru bildikleri, alışık oldukları düzenlerin temelden sarsıldığına dikkati çekti.
Küresel ekonominin temel belirleyicisi konumundaki ürünler başta olmak üzere, emtia fiyatlarında keskin artışlar yaşandığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tedarik zincirlerindeki aksamalar, ham maddeye ve kritik bazı ürünlere erişimdeki darboğazlar halen sürüyor. İşsizlik küresel bir sorun olarak varlığını devam ettirirken, pek çok ülkede bütçe açıkları ve borçluluk oranları tarihi seviyelere ulaştı. Arz-talep dengesinin bozulduğu, enflasyon tehdidinin küresel çapta arttığı, belirsizliklerin çoğaldığı bir dönemdeyiz. IMF ve Dünya Bankası gibi dünya ekonomisine yön verme iddiasıyla inşa edilen kurumlar ise ciddi bir yönetim krizi içindeler. Bizim uzun zamandır zaten maruz kaldığımız küresel kuruluşların ekonomi analizlerinin tarafsızlığına ve şeffaflığına ilişkin soru işaretleri, artık herkesin zihnini kurcalıyor. Bir bakıma Kovid-19 virüsü, dünya genelinde yayılmış hastalıklı ve adaletsiz siyasi ve ekonomik düzeni de açığa çıkardı."
Türkiye'nin, işte bu zorlu dönemde güçlü kalmayı başaran, hatta gücünü artıran az sayıdaki ülkeden biri olduğunu ifade eden Erdoğan, "Böylesine kritik bir dönemde, iktidarı ve muhalefetiyle bazı hakikatleri açık yüreklilikle ortaya koymak, geleceğe ilişkin yol haritamızı da buna göre belirlemek mecburiyetindeyiz. Her şeyden önce bu salgının Türkiye'de çıkmadığı ve ülkemizin tüm dünyayı sarsan bir krizin etkilerine maruz kaldığı gerçeğinin kabul edilmesi gerekiyor." şeklinde konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin bu büyük sağlık krizini ve onu izleyen artçı sarsıntıları, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sağladığı hızlı ve etkin karar alma, uygulama, dönüştürme kabiliyeti sayesinde başarılı bir şekilde yönettiğinin de, inkarı mümkün olmayan bir başka gerçek olduğunu vurguladı. Erdoğan, sağlık alanında, vatandaşlar için gereken her hizmetin, gecikmeden ve herhangi bir aksamaya meydan verilmeden sunulduğunu kaydetti.
Özellikle şehir hastanelerinin yüksek kapasitesi ve geniş imkanlarının, sisteme binen sıra dışı yükü karşılayabilmelerini sağladığını belirten Erdoğan, "Hastaneye ve doktora erişimden yoğun bakıma ve solunum cihazına, maske ve temizlik malzemelerinden aşıya kadar hiçbir konuda ülkemizde kayda değer bir eksiklik, sıkıntı, yığılma yaşanmamıştır. Çoğu gelişmiş ülkede ise zayıf sağlık sistemleri nedeniyle salgına hazırlıksız yakalandıkları, hastane ve ekipman kapasiteleri yetersiz kaldığı için gerçekten vicdanları yaralayan sahneler ortaya çıkmıştır. Ülkemizin sağlık altyapısına ve insan kaynağına yaptığımız yatırımların meyvesini, böyle küresel bir kriz döneminde tüm unsurlarıyla almış olmaktan memnuniyet duyduk." değerlendirmesinde bulundu.
- "2021'i yüzde 9'luk büyümeyle kapatmayı öngörüyoruz"
Erdoğan, son 8 yılda yaşadıkları her olumlu ve olumsuz sürecin, ekonomiye de yansımalarının olduğunu, salgınla da böyle bir dönemde karşı karşıya kaldıklarını söyledi.
Milletin sağlığını korumak için her türlü önlemi alırken, işini, aşını, kurulu düzenini korumasını sağlamak amacıyla da imkanlarını seferber ettiklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye ekonomisinin ayakta kalması, üretimin kesintisiz sürmesi, istihdamın korunması için tüm kesimlere yönelik önlemleri devreye aldık. İşgücü piyasasına sunduğumuz pek çok farklı destekle, vatandaşlarımızın ve firmalarımızın yanında olduk. Esnaf ve sanatkarlarımıza hibe, kira ve ciro kaybı destekleri verdik. Vergi ve sosyal güvenlik prim ödemelerine ertelemeler getirdik. Kamuya olan borçların yapılandırılmasına imkan sağladık. KDV ve kira stopajlarında indirimler yaptık.
Tüm bunlarla birlikte, toplumun en korumasız kesimlerini sosyal destek ödemeleriyle ayakta tuttuk. Bundan sonra da ihtiyaç halinde her kesimin yanında yer almaya, gereken destekleri sağlamaya devam edeceğiz. İzlediğimiz bu politika sayesinde, dünyadaki pek çok ülkeden pozitif yönde ayrışarak, geçen seneyi büyümeyle kapattık. Çok daha çarpıcı olması açısından, şöyle bir karşılaştırma da yapmak istiyorum: Ciddi bir küresel ekonomik krizin yaşandığı 2009'da hem dünya hem de Türkiye ekonomisi küçülmüştü. Geçen yıl, küresel ekonominin küçülmesi 2009'a göre çok daha şiddetli oldu ve yüzde 3'ün üzerinde bir daralma yaşandı. Buna karşılık Türkiye yüzde 1,8 büyüme başarısı gösterdi. Elbette bu başarıyı, sadece 2020'de bırakmadık. Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,2 ve ikinci çeyreğinde yüzde 21,7'lik büyüme oranlarını yakaladık."
Yatırımlar ve net ihracatın, büyümeye oldukça yüksek katkı sağladığını belirten Erdoğan, "Böylece dengeli ve sürdürülebilir büyüme hedefimize biraz daha yaklaştık. Yılın üçüncü çeyreğindeki ekonomik gelişmeler, güçlü sanayi üretimi ve ihracat ile hizmetler sektöründeki iyileşmenin de katkısıyla canlı bir şekilde devam ediyor. İnşallah 2021'i yüzde 9'luk bir büyümeyle kapatmayı öngörüyoruz. Büyümeye istihdam artışı da eşlik ediyor." dedi.
(Sürecek)