Anasayfa Güncel Ekonomi Spor Siyaset 3.Sayfa Eğitim Yaşam Dünya Sağlık Teknoloji Bunları Biliyor musunuz?

Yazar Mustafa Kemal Yılmaz'dan ANMEG Vakfı'na ziyaret

08.10.2024 10:58:00
Ömrünü eğitime adamış, ilerlemiş yaşına rağmen kitaplardan hiç kopmamış. Konya’da Milli Eğitim Müdürlüğü de yapan Mustafa Kemal Yılmaz Anadolu Medya Grup Vakfı’nı ziyaret ederek yeni kitabını ANMEG Vakfı Başkanı Ahmet Özer’e hediye etti.

İkindi çağrıları, a dünya o dünya, Eğitimin Işığında Aydınlanmanın Şifreleri, Bozkır Masalı ve niceleri…. Şair Yazar Mustafa Kemal Yılmaz Anadolu Medya Grup Vakfı’nı ziyaret etti.



Ömrünü eğitime adayan 94 yaşında ki Yılmaz Konya’da Milli Eğitim Müdürlüğü ve Millî Eğitim Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği görevlerinde de bulundu. Mustafa Kemal Yılmaz son Kitabı “Günlüklerden Güne Düşenler” kitabını Anmeg Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Özer’e hediye etti.


Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Özer, eğitim ve kültür hayatımıza önemli katkılar yapan Yılmaz’a teşekkür etti. 

 

Mustafa Kemal Yılmaz kimdir? 
Bozkır-Yelbeği köyünde 5 Nisan 1933 yılında dünyaya geldi. Annesi köyde “Çakırgil” sıfatıyla bilinen Ali Çakır ve Emine Çakır’ın kızları Fatma Hanım’dır. Beş kız ikisi erkek, yedi kardeşler. Fatma, Havva, Hüseyin, Ümmü, Mü’mine, Mustafa, Ayşe.Babası “İshakgil” olarak tanınan Ali Onbaşı’nın oğlu Hasan Çavuş’tur. Barut Hasan lakabıyla bilinir. Üç kız kardeşi vardır. Havva, Ayşe, Mü’mine.Her biri Allah’ın rahmetine kavuştular. Ailenin beş çocuğu dünyaya gelir.Zeynep, Ali, M. Kemal, Hasan Hüseyin ve Ahmet.M. Kemal ailenin beş çocuğundan üçüncüsüdür. Aileden hayatta kalan tek kişidir.Doğduğu yıl babası Hasan Yılmaz Köy Muhtarıdır. O yıllardaYelbeği Köyü, adı “Belören” olarak değiştirilmiş olan Sarıoğlan Nahiyesi’ne bağlıdır.
Köye Nahiye Müdürü gelir, “Muhtar, oğlunun adını ne koydun” der? “Mustafa” cevabını alınca “Mustafa’ya Kemal’de ekle Mustafa Kemal” olsun der.Öyle de olur.Nüfus kütüğüne Mustafa Kemal, nüfus cüzdanına ise Kemal yazılır.Evlenme tarihimiz olan Ocak 1956 da yanlışlık anlaşılır ve düzelttirilir.O tarihten sonra “Kemal” olur “Mustafa Kemal”.Hayatın ilk tekmesini evlerinin önünde bağlı olan tahsildar atından, emekleme devresinde yer. Mucize kabilinden kurtulur.Hareketli ve haylaz bir çocukluk hayatımın olduğunu hatırlıyorum.İlkokul çağı gelmiştir. Ağabeyi ile aralarında bir yaş fark vardır.Anne ve baba çocuklarını okutma arzusundadırlar. Bu kararı, baba, askerliğini Antalya’da kıta çavuşluğu yaptığı yıllarda vermiştir.Bu arzu ve isteğini içinde hep yaşatmıştır.Ne var ki o yıllarda Anadolu’nun çoğu köylerinde olduğu gibi Yelbeği köyünde de ilkokul yoktur. Büyümeleri beklenir. İki kardeşten büyüğü on bir, küçüğü on yaşındadır. Bozkır Merkez İlkokulu’na kayıtları yapılmıştır. Bundan sonrası gelecek yıllarda da bütün varlığıyla Bozkırlıların metinde olacak olan Merhum SıraçAydın Taşbaş’a emanettir.Çünkü o okulun “Başöğretmeni”dir. Okul içi çalışmalarımızı teşvik ettiğini, okul dışı hayatımızı da kontrol ettiğini, hatta kendisinden zaman zaman ödünç para aldığımızı unutamıyorum.İki kardeşin ilkokul öyküsü başlamıştır.Anne, Baba mı?Uzaklarda… Dağlar ardında… Uzaklaşılan köyde. Hayal dünyalarının süsü.Dayalı, döşeli ev mi?Bir kapı, dört duvar. Kilim, yatak ve üzerimizin örtüsü. Tencere kapağı. İki bakır tabak. Bir bakır tirki (tepsi). Küçük su testisi. Bir pekmez bocudu (testisi). Helva kabı. Bir de süpürge. Kışa hazır olan odun sobası.Yetmez mi? Artar bile.İçinde ilkokul birinci sınıfa kaydettirilmiş iki kardeş. O gece baba ile birlikte olmak… olabilmek!..Hala unutulamayan… Unutulmayan düşünülemeyen bir mutluluk.Kim bilir neler düşünüyor o fedakâr baba?Köyde çift var. Çiftçilik var. Kim yardım edecek kendisine?Uzak diyarlarda bir ev daha açıldı. İnsanın içinde yaşadığı, evde ne istenmez “Bu çocuklar kendi başlarına nasıl okuyacak? İşlerini nasıl yapacak? Bunlar daha ilkokul birinci sınıf. Ama olsun!.. Okuyup adam olacaklar. Hayatlarını kazanacaklar. Gene de şanslılar!..Kim bilir daha neler düşündü?Katıra bindi. Köye yöneldi. Başını arkaya çevirdi. İki kardeşe: “Okuyacaksanız okuyun! Okumayacaksanız düşün arkama!.. Sanki hayaldi. Gözlerden uzaklaşıp gitti. Yürekleri yakan kor eden özlem…Erken başlamıştı.Ama olsun!.. Okunacak adam olunacaktı.Ne bilirdi ki, hayat ilkokul birinci sınıftan başlayarak…
Camı açılmayan… perdesi olmayan… hep rutubet kokan… okul dönüşü soğuk, Buz gibi… Isıtılamayan… hava karardıkça hüzün çöken izbelerde...O yaşlarda hep ne yiyeceğiz, nasıl pişireceğiz!.. diye düşünen...Sonra hazır pekmez helvasını köyden gelen yufka ekmeğini ısıtarak sıkma yapıp karnını doyuran…Kasabalı sınıf arkadaşlarının kısa pantolonlarına, beyaz temiz yakalarına baktıkça imrenen…Her temizlik yoklamasında korkuyla sarsılan…  Heyecanlanan… Akşam kandilin ışığında yüzü koyun uzanıp “Bremen Mızıkacıları’nı” defterine üç kez yazan…Beş yılda bir kez uyanamayan… Saadet Ablalarının camı tıklatmasıyla fırlayıpkalkan… Yiyip içmeden ortak, küçük çantalarını ceketin altına saklayarak okula koşan…Kendileri için ağlayıp gözyaşı döken bir annenin varlığını hiç unutmayan… Bir fedakâr babanın köyden kasabaya kış günlerinin fırtınalarında sırtında taşıyıp getirdiği odunu olabildiğince uzun süre yakıp bitirmemeye çalışan…Bunun bilincinde olan…İki kardeşten birisini, küçüğünü çile çektiği, ağladığı, yoksulluğu, tokluğu öğrendiği, özlemle yandığı… O yaşadıklarını hiç anlatamadığı kasabaya, Bozkır Ortaokul Müdürlüğüne sürükleyecek!..Sonra da “Bozkır Lisesi”ni açabilmek, açtırabilmek için hayatını bile hiçe sayacak. Orada küçük yaşında çektiği sıkıntıları!.. Ailesinin fedakârlıklarını hizmetiyle ödemeye çalışacak. Hem de kasaba politikasının ayak oyunlarını göğüsleyerek. Fedakâr babayla: “Böyle olmayacak, ben çocukların yanında olayım, sen bir daha evlen” diyecek kadar evlat özlemiyle dolu bir derin annelik duygusuna karşılık gösterilmesi gereken vefa borcunu…Kandil ışığında ders çalışarak zorlu geçen bir beş yılı…Anlatıvermek kolay.O zor şartları yaşamak, aşmak!..Dile kolay!..Ne var ki daha o yıllarda bunun sorumluluğunu bilerek yaşayan çalışan ilkokul öğrencisi iki kardeş.Bu sorumluluk duygusu hayatın her safhasına taşınacak, geçen bir ömrün temeli olacaktır.Çumra, Apa köyünden alınan bir diploma. Bu da işin çabası…Katır üstünde Yelbeği köyünde başlayan yolculuk Apa Köyü’nde bitecek.Hazin bir hikâye!..Okumanın, okutmanın yolu aranacak.  İmkânlar düşünülecek. Bu imkânların ilki, İvriz Köy Enstitüsü. Başka çare var mı? Yok. Şimdi yolculuk İvriz Köy Enstitüsü’ne.Giriş sınavı kazanılır. Müjdeli haber alınır. Beş yıllık çile yorgunluk, umutsuzluk sonrası hemen uyanı veren umut!..Birden geçiveren yorgunluk. Sessiz, içten yüreklerde oluşan heyecan ve sevin. Ana, babada görülen, kazanılan sınav sonrası keyfi!..Yeni ve bilinmeyen; ama beklenen, istenen yepyeni bir mekâna yolculuk telaşı.Bir de kocaman tahta bavul. İçi; kuru üzüm dolu. Hem de en iyi cinsten.Sıraç Aydın Taşbaş’a götürülecek.İlkokul Başöğretmenleri. Velinimetleri. İlkokulda yakın ilgisini gördükleri, sıcak, sevecen, babacan bir insan.Hadim Yolu’na çıkılır. Köye 7 km. kadar. Hadim İlçesi’nden gelen bir yük kamyonun açık kasasına bindirilip uğurlanır.Yiğitlerin, pehlivanların köyü Yelbeği bir kez daha geride kalmıştır. Sıladan kopan küçük yürek yeni bir dünyaya koşmaktadır. Yelbeği Köyü Konya’ya 12 km kadardır. Yollar toz, duman!.. İnip binenler… Kamyonlar… İnsan kalabalıkları… Satıcılar… SoyguncularSeyyarlar… 
Sokaklarında parke taşlar döşeli kocaman bir köy. Gelinen bu yer Konya.Konya- Ereğli Tren yolculuğu… Nasıl da lüks gelen bir yolculuk.Geride kalan özlem… Olsun!
Büyük kardeş; 949 nolu İvriz Köy Enstitüsü öğrencisi. Bu büyük kardeş Ali Yılmaz’a kavuşacak olmanın heyecanı, sevinci sarıvermişti dünyasını. Öyle ya ilkokulda, köyden uzakta tam dört yıl kader arkadaşlığı yapmışlar, birlikte üşüyüp, birlikte ağlamışlar, birlikte gülmüşlerdi.
Yeniden birlikte olacaklardı işte. Henüz tren sesi silinmemişti. Kulağındaydı daha istasyonların kavuşturduğu hasretlerin… Ayırdığı yüreklerin sesleri, çığlıkları.Sonraki yıllarda bu duygular:
Bu nasıl akla kara
Karmakarışık dünya
Yol görününce uzaklara 
Gönlüm paramparça dörtlüğünde ve diğer şiirlerinde ifadesini bulacaktır.
Ereğli garından yolcularını alan okul servisi bir meydanda durdu, acı bir fren sesiyle irkildi. 
Bundan sonra hep bu meydanda toplanılacak, bayrak merasimleri yapılacak… Marşlar söylenecek… Nutuklar dinlenecekti. Servisin etrafı sarıldı. Arandı, bakındı. Aranan 949 nolu vakur, yakışıklı, kumral, şık ve zarif büyük kardeş Ali Yılmazdı.Topluluğun içinden süzülüp geldi. Nefesler tutulmuş, gözler dolmuştu. Ama bu kez acı, hüzün gözyaşları değil, sevinç gözyaşlarıydı yanakları ıslatan. Yeniden birlikte olmanın sevinci. Heyecan dorukta. “Hoş geldin, anam, babam, köy…” diyebildi Ağabey!..Artık okul yılları birlikte geçecek. Sevinçler, mutluluklar, sınav sonuçları birlikte paylaşılacaktı. Ancak “949” nolu ağabeyinin rahatsızlığını paylaşmak mümkün olmayacaktı. Üzülmekten başka.Yatakhaneler üç katlı tahta ranzalar… Lavabolar… Aynı saatlerde çalan “kalk” zili. Çok heybetli görünen nöbetçi öğretmenler… Öğrenci başkanları…Nöbetçiler, nöbetçiler…Cazip gelen sabah kahvaltıları.
15 günde bir de olsa sınıf sırasıyla belli gün ve saatlerde banyo günleri… Çeşmeden akan sıcak su… Lüks görünen laboratuvarlar… Dershaneler… Disipline uymaya çalışan Anadolu köy çocukları…Tek özlem sıla hasreti… Her biri bilgi dolu... Şefkat dolu… Öğretme isteğiyle dolu, hepsi de birbirinden dolu öğretmenler. Doğa varlıklarıyla iç içe olan Tarım Öğretmenleri… Teknik-İş Öğretmenleri…Anne, baba sevecenliği öğrencilerinin her şeyiyle ayrı ayrı ilgilenen grupöğretmenleri… Şık giyimleriyle bakımlı Hoca hanımlar…Kültürel etkinlikler ve yarışmalar… Adını “Hitit Kabartması”nın bulunduğu İvriz Ataket Beldesi’nden alan İvriz Köy Enstitüsü (İvriz Öğretmen Okulu).Bu okulda geçen altı yıl. İvriz’de okul yılları devam ederken köyde sıkışıp kalan ana, baba, çocuklarının geleceği için daha da planlar kurar. Maddi ve manevi hatıralarını yüreklerine gömerek. Baba ocağı köyünü, akrabalarını geride bırakıp Konya’ya yerleşir. Yeni bir çevre… Yeni komşular… Dönümlerle ifade edilen bir büyük meyve bahçesi ve tarla… Öğrencilik hayatının iki yıllık tatili bu bahçede geçer. Küçük bir havuz… Atın çevirdiği dolapla çıkarılan su…Sonradan devasa su kuyusu açılır. 12 beygir gücünde bir santrifüj takılır. Dere gibi su akar.Ama nafile…Aile hatıralarıyla dolu bu bahçe, şimdi çok sayıda bahçeli evin bulunduğu “Yelbeğli Hacı Hasan Sokak” olarak bilinir.Yıl 1953-1954.İvriz İlk öğretmen Okulu diploması.Bir mühür iki imza. Artık ilkokul öğretmenidir. 80-1=79 TL donatım bedeli alır. Tümünü vererek iki adet bisiklet satın alır. İki kardeş ilk bisiklet yolculuğunu köyleri olan Yelbeği’ye yaparlar. Gidiş geliş 184 km kat ederler. Üstelik dağları, tepeleri aşarak.Köyden hiç çıkmamış olan köylüler de bisikleti ilk kez görmüş olur. Hayretle seyrettiklerine de şahit olunur. Gençlik işte!..İlk görevi ve görev yeri; Konya Hatunsaray Nahiyesi, Detse (Yeşildere) Köyü stajyer öğretmeni ve Başöğretmeni.1956 yılı ocak ayında Konyalı Körağazadelerden, Hatunsaray Nahiyesi Müdürü ve Konyalı Avcılar ailesinden Fatma Konya’nın kızları Emine Hanım’la evlenir.Eşi Emin Hanım’ı 18 Ekim 2023’te kaybeder.Bu evlilikten üç çocukları dünyaya gelir. 
Metin, İnşaat Mühendisi (şimdi emekli), Mefkure Türkoloji mezunu, Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni (şimdi emekli), Meşkure, Tarih mezunu, (Prof. Dr. Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Cumhuriyet Tarihi Anabilim Dalı)İlkokul öğretmenliği altı yıl sürer. Bursa Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümüne devam edip bitirir.Askerlik görevini, yedek subay, Tank. Takım Komutanı olarak Diyarbakır da yapar.Çeşitli il ve ilçelerde Türkçe, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği yapar. Ortaokul ve lise müdürlük görevlerinin yanı sıra İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Millî Eğitim Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği görevlerinde bulunur. Bu yıllar Türkiye’de ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel kargaşanın yaşandığı isyana varan hareketlerin arttığı, öğrenci olaylarının, anarşinin arttığı ve insanların acımasızca öldürüldüğü dünya çapında komünizmin azdığı yıllardır.Meslek hayatı ve yöneticilik yılları bu zor devrelerde geçer.
Konya Selçuk Üniversitesi’nin kuruluş yıllarında Konya İl Milli Eğitim Müdürüdür. 
Görevi gereği Selçuk Üniversitesi Yaptırma ve Yaşatma Derneği Üyesi olarak görev alır. Üniversitenin kuruluş aşamasında diğer görevliler gibi üzerine düşen görevi yerine getirir. 
Kurucu Rektörle samimi bir iş birliği yaparak çalışır. Sonraki yıllarda teklif edilen Üniversite Genel Sekreterliğini kabul etmez.Bu arada Türkiye’de ilk kez “Öğretmen Evi” fikrinin ve projesinin öncülüğünü yapar. Zor şartlar altında savunucusu olur. Bu bakımdan da kimi öğretmen derneklerinin yöneticileriyle anlaşmazlıklar yaşar. 1983 yılında politikaya girmek üzere emekli olur.Bağımsız milletvekili adayı olur. Adaylığı veto edilir.Sonraki yıllarda kimi partilerin garanti verdikleri milletvekilliği adaylıklarını kabul etmez. Çünkü politikaya ısınamaz. 
Fiili politika yapmaktan vazgeçer.Konya Meram Gazetesi’nde bir süre köşe yazarlığı yapar. 
Şiirleri, Varlık, Çağrı, Elif, Beşgen gibi dergilerde, yazıları kimi gazetelerde yayımlanır.
1962 yıllarında başlayan yazarlık hayatı devam eder.Evli, üç çocuk babası, beş torun sahibidir. 
Eserleri
1- İkindi Çağrıları (Şiirler) –Yeşil Bursa Basımevi, Bursa,1962
2- Vatanın Bağrında Zalimler, Masumlar, Tanıklar ve Yazabildiklerim (Yakın tarihimizle ilgili araştırma, inceleme, tespitler ve anılar.), Tebeşir, Nisan, 2006, Konya
3- a  dünya o dünya I. (Şiirler), Tebeşir, Haziran,  2006, Konya
4- a  dünya o dünya II. (Şiirler), Tebeşir, Mayıs,  2006, Konya
5- Karanlık Savaş ve E-Posta (Yakın tarihimiz ile ilgili araştırma, inceleme, tespitler, Ergenekon Olayı, Sınır Ötesi Operasyon, analizler, çareler, kimi mektuplar), Tebeşir, 2008, Konya
6- Aydınlığa Yürümek (Yorumlar, tarihler, tespit ve analizler), Tebeşir, Mayıs, 2010, Konya
7- Milli Eğitimin Aydınlanmadaki Yeri, Alınan Sonuçlar ve Yeniden İnşası (Milli Eğitimle ilgili görüşler, tahliller ve sistem değişiklikleri üzerine yeni teklif kavramlar), Çizgi Kitabevi, Temmuz, 2011, Konya
8- Eğitimin Işığında Aydınlanmanın Şifreleri (Eğitimle ilgili görüşler, tahliller ve eğitimin yeri ve önemi) Tebeşir Yayınları, Eylül, 2016, Meram/Konya
9- Dostlar Yorumlarıyla Beni Anlatır (Daha önce yayınlanan kitaplar hakkında gazete ve dergilerde çıkan yazılardan seçmeler) Tebeşir Yayınları, Şubat 2022, Meram/Konya
10- Bozkır Masalı, Kitaparası Yayınları, 2022, Konya
11- Günlüklerden Güne Düşenler, Çizgi Kitabevi, 2024, Konya
 
Baskıya Hazırlananlar
              1-Ortak Değerlerimizden Seçmeler
              2-Derleyebildiklerim
              3-Akılda Kalanlar
              5-Köy Hikayeleri
 
(Yunus Köroğlu)  
 

DİĞER HABERLER