İSTANBUL (AA) - FATİH TÜRKYILMAZ - Bireyin mutluluk ve mutsuzluğun çoğu zaman aile temelli olduğunu belirten aile danışmanı ve yazar Hilal Çorbacıoğlu, her çocuğun kendi hikayesini tamamlamak üzere dünyaya geldiğini, anne babaların ise onlara bu serüvende eşlik etmeleri gerektiğini söyledi.
Çorbacıoğlu, ebeveynlerle yaptığı danışmanlık ve annelik yolculuğunda edindiği tecrübelerinden yola çıkarak kaleme aldığı, "Çocuklara Eşlik Etme Sanatı" adlı kitabını okurla buluşturdu.
Anne babaların çocuklarıyla güçlü iletişimin nasıl olabileceğini AA muhabirine değerlendiren Çorbacıoğlu, lisans ve yüksek lisans eğitimini, ilahiyat, psikoloji ve sosyoloji alanında tamamladığını, son 4 yıldır aile danışmanlığı yaptığını aktardı.
Hilal Çorbacıoğlu, bireyin mutluluk ve mutsuzluğun çoğu zaman aile temelli olduğuna dikkati çekerek, "Aile tıpkı toplumun kalbi gibi, bildiğiniz gibi Müslüman'ın sığınağı. Ama bu sığınağın son zamanlarda sığınamadığımız, kendimizi olduğumuz haliyle kabul edemediğimiz, rahat ifade edemediğimiz bir hal aldığını ve biraz bozulmaya ve değişmeye başladığını gözlemledik. Bu gözlemler nihayetinde bizim de bir katkımız olsun ve ailenin sığınak olarak kalmaya devam etmesi için yardımcı olsun niyetiyle bu yola çıktık ve bu kitapla buluştuk." ifadelerini kullandı.
Ebeveynlerin kendilerini çocukların terbiyecisi gibi gördüğünü aktaran Çorbacıoğlu, her çocuğun kendi hikayesini tamamlamak üzere dünyaya geldiğini ve anne babaların onlara bu serüvende eşlik etmeleri gerektiğini dile getirdi.
- "Çocuk bir ayak bağı mı yoksa şifa dağıtıcı mı?"
Çorbacıoğlu, anne babaların çocuklarının nelere kabiliyeti olduğunu tespit etmesinin ve onları yapmak istedikleri şeylerde desteklemesinin önemine de değinerek, şunları kaydetti:
"Çocuklara eşlik etme sanatında aslında önce niyetimizden başlıyoruz. Niyet ettiğimiz andan itibaren, neye niyet ettiğimizin bilincinde olmalı ve niyetimizi düzenli revize etmeliyiz. Sonra muhatabımızı tanıyoruz. Çocuk kim? Çocuk bir ayak bağı mı yoksa şifa dağıtıcı mı? Gerçekten hayatımızın merkezine koyacağımız bir varlık mı yoksa hayatımızın ahengini yakalayacağımız ve bizi de terbiye edecek bir eşlik edici mi? Çocukla ilgili algılarımızı önce revize ediyoruz. Kitapta da bunlardan ve doğru iletişimin nasıl kurulacağından bahsettik. Aslında iletişimin konuşmaktan ziyade dinlemekten başladığını ve nasıl doğru dinleneceğini irdelemeye çalıştık. Anne babalar olarak bizim de hikayemizin içinde kaygılarımız, korkularımız, zaaflarımız var. Çoğu zaman çocuklarımızla iletişim kurarken bunlarla yüzleşiyoruz."
Çocukların duygusal ve davranışsal problemlerinin ortak noktaları olsa da problemlerin oluşmasının sebeplerinin farklı olduğuna işaret eden Çorbacıoğlu, hiçbir ailenin mükemmel olmadığını, insan olarak hiç kimsenin mükemmel olamayacağını anlatmaya çalıştığını kaydetti.
Yazar Çorbacıoğlu, aileyi toplumun kalbi olarak tanımlayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kalp durunca beden de bitiyor. Biz biliyoruz ki yeryüzünde en ilkel kabilelerde bile aile mefhumu var. Onlar bile ailenin varlığına, o kültür ve değerler aktarımına ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla en ilkel kabilelerin bile ihtiyaç duyduğu aile kavramına bugün hepimizin ihtiyacı var ve toplumun inşası buradan başlıyor. Aile düzelirse toplum düzelir. Biz çocuklara nasıl davranırsak çocuklar da kendilerine ve hayata öyle davranıyor. O yüzden çocuklara eşlik ederken onlara davranış biçimlerimiz ve aktarımlarımız bu kadar kıymetli."
Çorbacıoğlu'nun imza attığı, "Çocuklara Eşlik Etme Sanatı" adlı kitap, Ketebe Yayınlarından okuyucuyla buluştu.