İSTANBUL (AA) - Hat sanatının ustalarından Hamid Aytaç, "Vefatının 40. Yılında Öğrencilerinin Dilinden Hattat Hamid Aytaç" başlıklı panel ile anıldı.
Üsküdar Belediyesi ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesinin (FSMVÜ) ev sahipliğinde üniversitenin Kandilli Yerleşkesi'nde düzenlenen programın açılış konuşmasını FSMVÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erol Kılıç yaptı.
Kılıç, sanatçıların, bilim insanlarının ve topluma hizmet etmiş kişilerin anılmasını bir borç gibi gördüklerini, asıl önemli olanın ise gençlerin zihinlerine kıymetli insanlardan izler bırakmak olduğunu söyledi.
Aytaç'ın geride yüzlerce eser bıraktığını, yurt içinde ve dışında yüzlerce öğrenci yetiştirdiğini belirten Kılıç, "Sanatçı olmak, bir bilim insanı olmak ya da kendisini ülkesine adayıp başarılı bir yönetici olmak herkesin işi değil. Üstat Hamid Aytaç'ın hayatının her safhası büyük mücadelelerle, acılarla ve emeklerle dolu." dedi.
İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz'ın yönettiği panele, Hüsrev Subaşı ile Hüseyin Öksüz telekonferans yöntemiyle katılarak görüşlerini ifade etti.
Hattat İsmail Yazıcı, fotoğraflar ve usta hattatın eserlerinden görseller eşliğinde gerçekleştirdiği sunumda Aytaç'ın hayatını ve kendisiyle hatıralarını anlattı.
İstanbul'a yeni geldiği gençlik yıllarında Aytaç'tan yeterince istifade edemediklerini dile getiren Yazıcı, "Harf inkılabı olunca, söylenenlere göre 1928 yılında 300'e yakın dükkan bir gecede kapanıyor. Yani artık onlar iş yapamaz hale geliyor. Hattat Hamid, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Almanya'ya gönderilmiş, orada bir yıl kadar çalışmış, Almanya'daki matbaaları görmüş ve onları memleketine getirmiş, yazı değişince bu sefer matbaa sahasına yönelmiş." diye konuştu.
- "Hamid Aytaç çok yönlü bir sanatkardı"
Hattat Savaş Çevik, Aytaç'ın çok yönlü bir sanatkar olduğunu belirterek, "Hamid Aytaç sadece hattat değil ressam, grafik tasarımcı, matbaacı, fotoğraftan da anlayan komple yetenekli bir sanatçıydı." ifadesini kullandı.
Hat ve ebru sanatçısı Fuat Başar, usta hattatın öğrencileri olarak, FSMVÜ'nün bir kadirşinaslık örneği göstererek Hamid Bey'in vefatının 40. yılında anma toplantısı düzenlemesinden son derece mutluluk duyduklarını söyledi.
Aytaç ile ilk olarak 1978 yılında mektuplaşarak çalışmaya başladığını dile getiren Başar, "1980'de İstanbul'a geldiğimde mümkün olduğunca gidip kendisinden istifade etmeye çalıştım." dedi.
Aytaç'ın vefat haberini Erzurum'da aldığını ve cenazesine yetişemediğini anlatan Başar, şunları kaydetti:
"Vefatından sonra Hamid Bey'in yolunu devam ettirmek için otel odalarında kalarak, yazı yazarak hayatımızı sürdürmeye çalıştık. Hamid Bey'e gittiğim zamanlar insanın oturmaya biraz çekineceği bir yerde, masası, yukarıdan sarkıttığı bir ampulü, etrafını da kağıtlarla sarmış. Yazıya az bir şey ara verdiği zaman karşısında yukarıda bir pencere vardı. O pencereden dışarıyı seyrederdi."
Hattat Talip Mert, Aytaç'ın yazılarından örnekler göstererek yaptığı konuşmada, usta sanatçının yazılarıyla hayatının pek çok aşamasında karşılaştığını ifade etti.
Hattat Muhsin Demirel de bir gün bir ziyaretçinin, Aytaç'a çok yavaş yazdığını söylediğini ve Aytaç'tan "Hanımefendi bir defada yazılan yazıya bir defa bakılır. Uzun zaman uğraşılan yazıya devamlı bakılır." cevabını aldığını aktardı.
Demirel, "Hoca çok yavaş yazı yazardı. Adeta kalem hareketi neredeyse yokmuş gibiydi. Halbuki bazı hattatların kalemleri hızlıdır, tak tak tak yazarlar. Onun da ayrı bir yeri var ama hoca çok muhkem bir adam, yani çok inceliyordu." dedi.