İSTANBUL (AA) - Ticaret Bakanlığı Tahran Ticaret Müşaviri Abdullah Oskay, İran'ın Irak-İran Savaşı'nda bile görülmemiş bir ekonomik durumun içinde olduğunu belirterek, "İran'ın karamsar dış ticaret ve ekonomik tablosu içinde Türkiye'nin ticarette konumu beklenenden çok daha iyi bir seviyede ilerliyor. Türkiye, İran ekonomisinin nefes borusu niteliğinde bir öneme sahip." diye konuştu.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), "Uluslararası Yaptırımlar Çerçevesinde İran" webinarı düzenledi.
Webinarda, İran'ın yaşadığı ekonomik sıkıntılara ve İran'daki iş fırsatlarına ilişkin sunum yapan Oskay, İran'ın uluslararası yaptırımlardan önce 50 milyar dolar ihracat ve 50 milyar dolar ithalat gibi dış ticareti olduğunu hatırlatarak, yaptırımlardan sonra ülkenin 30 milyar dolar ihracat, 34 milyar dolar ithalat yapar hale geldiğini söyledi.
Ülkede, ağırlıklı olarak enerji, petrokimya, doğalgaz, demir-çelik, seramik ve madencilik sektörlerinin öne çıktığını belirten Oskay, İran'da makine-ekipman, yazılım ve know-how gibi alanlarda ciddi açıklar bulunduğunun altını çizdi.
Oskay, "İran'ın ihracatının yüzde 65'i normalde eğer yaptırımlar olmazsa petrolden geliyor, yüzde 25'ini ise petrokimya ürünleri oluşturuyor. Ülkede şu anda 'Direniş Ekonomisi' adında bir doktrin uygulanıyor. İç üretim artırılmaya çalışılıyor. Burada makine ithalatına da izin verildiğini görüyoruz." bilgilerini verdi.
İran yaptırımların üstesinden gelebilmek için yeni stratejileri hayata geçirdiğini anlatan Oskay, "Ülke içi üretimi artırma, lüks olarak belirlenen 2 bin 500 ürünün ithalatını yasaklamak, KOBİ'lere ihracat kısıtlamaları getirme gibi daha kapalı bir ekonomi stratejisi izleniyor. Farklı döviz kurları ile yüksek enflasyonu kontrol altına almaya çalışırken, yeni vergi düzenlemeleri hayata geçiriliyor." yorumunu yaptı.
- "İran'da alım gücü sürekli düşüyor"
Oskay, İran'ın toplam ithalatının 2018 yılında 41 milyar dolar seviyesinde olduğunu belirterek, yaptırımların etkisiyle 2019 yılında ithalatın 34,6 milyar dolara gerilediğini kaydetti.
Oskay, "İran'da çok yüksek enflasyon var ve alım gücü sürekli eriyor. Enflasyon ve devalüasyon sarmalının bu yıl eğer yeni açılımlar olmazsa giderek daha da şiddetlenmesi bekleniyor. İran-Irak savaşında dahi bu şekilde yüksek enflasyonun olmadığı, rekor kırdığı ifade ediliyor. Neden yükseliyor derseniz; devlet kendi bütçesindeki kamu harcamalarını denkleştiremediği için petrokimya ihracatı yapıyor ve bu gelirle kamu harcamalarını finanse ediyor." bilgilerini verdi.
İran'a eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde uygulanan yaptırımların "iğneyi acıtmadan yapacak şekilde" kurgulandığını anımsatan Oskay, Donald Trump sonrası dönemde yine bu yolun izlenebileceğini söyledi.
ABD başkanlığına Joe Biden'ın seçilmesiyle ülkede ekonominin geleceğine dair hem aşırı iyimser hem de aşırı kötümser yaklaşımların görüldüğünü belirten Oskay, her durumda ekonominin normale dönmesinin uzun zaman alacağının bilindiğini söyledi.
Biden döneminde İran'a yönelik tutumun dikkatle takip edilmesi gerektiğini söyleyen Oskay, "Türk iş dünyasının süreci dikkatle izlemesi ve adımlarını temkinli atması gerekiyor. İran'ın karamsar dış ticaret ve ekonomik tablosu içinde Türkiye'nin ticarette konumu beklenenden çok daha iyi bir seviyede ilerliyor. Türkiye, İran ekonomisinin nefes borusu niteliğinde bir öneme sahip." dedi.
- "Seçili ürünlerde eş değer ve dengeli bir ticaret açılımı hedefliyoruz"
Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve AB Genel Müdür Yardımcısı Aylin Bebekoğlu, İran'ın Türkiye için çok önemli bir ticari partner olduğunu belirterek, "Bakanlığımız açısından da İran bizim için Orta Doğu'da ayrı bir öneme sahip. Biz de ticari ilişkilerimizin gelişmesi ve engelsiz akışını sağlamak için çalışıyoruz." dedi.
Türkiye ve İran'ın karşılıklı ticaretinde 2013 yılından itibaren bir düşüş görüldüğünü anlatan Bebekoğlu, İran'a uygulanan uluslararası yaptırımların bunda en büyük etken olduğunu söyledi.
Bebekoğlu şöyle konuştu:
"Bakanlık olarak elimizde iki önemli enstrüman var. Bunlardan biri Karma Ekonomik Komisyon (KEK) Toplantıları. Muhataplarımızla bir araya geldiğimiz, tüm konuları ele aldığımız önemli bir platform. Ticaret diplomasisinin tüm argümanları bu toplantılarda kullanıyoruz. İran ile Ağustos 2020'de sağladığımız mutabakat çerçevesinde de ticaretimiz artırmak için gayret ediyoruz.
Bir diğer önemli enstrüman ise Tercihli Ticaret Anlaşması (TTA). Bazı ürünlerde gümrük muafiyeti ya da gümrük tarifelerinin azaltılması gibi avantajlarımız oluyor. Seçili ürünlerde eş değer ve dengeli bir ticaret açılımı hedefliyoruz. İran'a Türkiye'nin 140 tarım ürününde taviz verdiği, Türkiye'nin de İran'a 125 sanayi ürününde taviz verdiği bir mekanizma üzerinde çalışıyoruz. Seçili ürünlerin, ticaretimize oldukça olumlu etkilerinin olduğunu gözlemliyoruz. Tercihli ticaret hacmi 1 milyar dolara yakın bir pozitif tabloda ilerliyor. Anlaşmanın yürürlüğe girmesinin akabinde 1 milyar dolarlık ihracat hacmimiz varken, İran'ın Türkiye'ye olan ihracatı ortalama 50 ila 60 milyon dolar civarında seyretti."
- "Madencilik, inşaat gibi sadece belli başlı alanlarda ticaret şansı veriliyor"
Bebekoğlu, iki ülke arasındaki ticaretin 2020 yılında koronavirüs salgını, İran'a uygulanan yaptırımlar, dövizde yaşanan dalgalanma ve ithalat kısıtlamaları sebebiyle nispeten daralma yaşadığını ifade ederek, 2015'ten itibaren TTA'nın Türkiye için pozitif bir katkı sağladığını söyledi.
Bebekoğlu şu bilgileri verdi:
"2015'ten itibaren TTA ihracatının, toplam ticaret hacmimizi yüzde 25'ine denk geliyor. Son dönemde İran'ın taviz istediği ürünlerde 3 milyar dolarlık yeni bir Pazar açılımı hedefleniyor. Bu tek taraflı bir açılım değil. İran'ın içinde bulunduğu ekonomik koşulları da göz önünde bulundurarak, İran'ı güvenilir bir ticaret partneri olarak gördüğümüz için süreci dikkatle takip ediyoruz.
İran'a karşı özellikle ABD tarafından uygulanan yaptırımlar, bir nevi sınırları aşan bir boyuta vardı. Bu noktada Türk firmalarımızı da oldukça yakından ilgilendiren kısıtlı bir ticaret sahasından söz ediyoruz. Türkiye için tekstil, madencilik, inşaat gibi sadece belli başlı alanlarda ticaret şansı veriliyor. Ticaret Bakanlığı olarak Türk iş dünyası adına İran'ın Türk mallarına öncelik vermelerinin gerekli olduğunu düşünüyoruz."
- "İran'da güçlü bir petrokimya sektörü var"
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-İran İş Konseyi Başkanı Osman Aksoy da, Türkiye ve İran'ın uzun yıllardan beri iyi komşuluk ilişkileri olan iki kardeş ülke olduğunu belirterek, "Türkiye ve İran güçlü tarihsel ve kültürel bağlar ve ortak değerlere sahiptirler. Uzun yıllar iki ülke arasındaki ticaret ve karşılıklı yatırımlar maalesef çok düşük kalmıştır. Ancak son 20-30 yıl içinde her iki taraf da bu ilişkilerin gelişmesi ve ticaret hacminin artması için büyük gayret göstermektedirler." bilgilerini verdi. İran'ın yüzölçümünün 1 milyon 650 bin kilometre kareye yakın olduğunu ifade eden Aksoy, ülkenin nüfusunun 83 milyon civarında bulunduğunu kaydetti.
İran'ın yeraltı ve yer üstü kaynakları bakımından çok zengin bir ülke olduğunu aktaran Aksoy, "İran dünyanın 2. büyük doğalgaz ve 4. büyük petrol rezervine sahiptir. İran'da güçlü bir petrokimya sektörü vardır. Ayrıca, demir çelik, otomotiv, çimento, seramik ve cam sektörleri de çok güçlüdür." dedi.
- "Türkiye ve İran'ın dış ticaret hacmi 3 milyar 438 milyon dolar seviyesinde"
Aksoy, İran'a uygulanan uluslararası yaptırımların 2020 yılında daha da ağırlaşması sonucu dış ticaret hacminde büyük bir düşüş yaşandığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"İran İslam Cumhuriyeti, kurulduğu 1979 yılından çok kısa süre sonra başlamak üzere günümüze kadar devam eden muhtelif yaptırımlarla karşı karşıya kaldı. Günümüzdeki durum bugüne kadar yaşanan en ağır durumdur. İran petrol ve petrokimya ürünleri ihraç edemez hale geldi. İran'ın finans sektörü de yaptırım kapsamına alındı. İran ile iş yaparken çok dikkatli olmamız gerekiyor. Yapılabilecek bir yanlış, Türkiye'deki ve diğer ülkelerle olan işlerimize, finans kurumlarıyla olan ilişkilerimize telafisi mümkün olmayan zararlar verebilir. Bizim burada sizlere anlattıklarımızdan İran ile iş yapmayın gibi bir sonuç çıkarılmamalıdır. Tam aksine İran ile iş yapalım, hatta iş hacmimizi arttıralım, ancak bunu mevcut uluslararası yaptırım kurallarına uygun olarak yapalım. Bütün yaptırımlara rağmen hala İran ile iş yapabileceğimiz büyük bir potansiyel mevcuttur."
Türkiye ve İran'ın toplam dış ticaret hacminin 2001 yılında 1 milyar 200 milyon dolar olduğunu aktaran Aksoy, bu rakamın 2010-2017 arasında 10 milyar doların üzerine çıktığını ve daha sonra hızla gerilemeye başladığını söyledi.
Aksoy, "Geçen yıl İran'a uygulanan yaptırımların etkisiyle dış ticaret ciddi oranda düşmüştür. 2020'de Türkiye'nin İran'a ihracatı 2 milyar 245 milyon dolar olurken, İran'ın Türkiye'ye ihracatı bir milyar 193 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. 2020 yılında Türkiye ve İran'ın dış ticaret hacmi 3 milyar 438 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti." bilgilerini verdi.
Toplantıda Halk Bankası Dış İşlemler Operasyonları Daire Başkanı Sayın Mustafa Ermiş ve Hayat Holding Global Yaptırımlar Uyum Müdürü Abdurrahman Özbek de İran'la ticaret hakkında bilgiler verdi.