Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2021 ürünü buğday alım fiyatını açıkladı. Açıklanan fiyatlarla ilgili değerlendirme yapan Ulusal Hububat Konseyi (UHK) Başkanı Özkan Taşpınar, yeni hasat sezonunun çiftçiye, sanayiciye, tüccara ve nihai tüketiciye hayırlı olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2021 ürünü buğday alım fiyatını açıkladı. Buna göre Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) müdahil olarak üreticiden ton başına kırmızı ve beyaz sert ekmeklik buğdayı 2.250 liradan, arpayı 1.750 liradan, makarnalık buğdayı 2.450 liradan, çavdar, tritikaleyi 1.750, yulafı 1.900 liradan alacak.
Açıklanan fiyatlar geçen seneye göre; makarnalıkta yüzde 36.1, ekmeklik buğdayda yüzde 36.3, arpada yüzde 37.2 civarında artış gösterdi.
Geçen sene kilo başına 5 kuruştan 10 kuruşa çıkarılan prim miktarında artış yapılmadı. 2021 ürünü için çiftçiye kilo başına 10 kuruş destekleme primi ödenecek.
Bu fiyatlara ilave olarak çiftçi kiloda 10 kuruş ürün primi ile birlikte mazot, gübre, sertifikalı tohum ve diğer desteklemelerle toplam ton başına 275 lira ilave bir gelire kavuşacak.
Açıklanan fiyatların müdahil fiyatlar olduğuna dikkat çeken Ulusal Hububat Konseyi (UHK) Başkanı Özkan Taşpınar, bunun piyasaya verilen bir mesaj olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek “Açıklanan müdahil alım fiyatıyla yaşanan kuraklık gözetilmiş, iç piyasa ile dünya fiyatları dengelenmiştir. Mahsul, serbest piyasa ve borsalarda bu fiyatların üzerinde işlem görecektir. Türkiye’de güncellenen raporlara göre bir rekoltede bir miktar düşüş görünüyor. Ayrıca ton başına verilecek 275 liralık ilave desteklerle buğday üreticimizin eline ton başına 2.525- 2.725 lira kadar para geçecektir. Açıklanan hububat müdahil alım fiyatlarının bu açıdan olumlu olduğunu söyleyebiliriz. Açıklanan müdahale alım fiyatlarının diğer kamu kurumları için de referans fiyat olacak olması piyasanın yeknesaklığı açısından olumlu karşılanmıştır. Ayrıca; kuraklıktan etkilen çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan borçlarının ertelenecek olması da sektörün ayakta kalabilmesi ve üretime devam edebilmesi açısından son derece önemlidir.” dedi.
Taşpınar: “Yaşanan pandemi ve navlun sorunları başta olmak üzere dünyanın bazı bölgelerinde yaşanan kuraklıktan dolayı uluslararası borsalardaki günlük artışlar tedirgin etmektedir. Sadece birkaç hafta içinde; Karadeniz menşei 12,5 protein buğday Fob fiyatları 10-15 dolar/ton artarak 275-280 dolar/ton seviyelerine, mısır fiyatları 10 dolar civarında artarak 280 dolar/ton, arpa fiyatları 225 dolar/ton, kepek fiyatları 200 dolar/ton fiyatları gördü. Dünya piyasalarını takip ettiğimizde ithal maliyetlerinin pek düşmeyecek gibi görünüyor. Bu yılki hassasiyette göz önünde bulundurulduğunda TMO’nun piyasayı regüle edici fonksiyonu yanında buğday gibi stratejik ürünlerde özellikle sıklıkla yaşanan krizleri de göz önünde bulundurarak, yeterli stok yapması hayati öneme haizdir. Bunun için dünya fiyatları ve artan maliyetler dikkate alınarak gerçekçi fiyat belirlenmesi, değişik satın alma stratejileri geliştirmesi, gerektiğinde ve gerektiği zamanda ithalat seçeneğini hazırda tutması, bağlantılar oluşturması hayati önem arz etmektedir.
Kuraklığın tarımsal üretimdeki riskleri azaltmanın en önemli yolu ivme kazanmış sulama yatırımlarına daha fazla kaynak ayrılmasından geçmektedir. Ülke genelinde su fazlası olan dış havzalardan özellikle kışın depolanan suyun uygun havzalarda kullanılması konusundaki fizibilite ve uygulama projeleri hızlandırılmalıdır. Özellikle kuraklığın en belirgin gerçekleştiği Konya Kapalı Havzası için hayati önemdeki Mavi Tünel kapsamındaki projelerin acilen tamamlanması, havza dışından su getirme projeleri yatırım programlarına alınmalıdır.” dedi.
İki sene önce kiloda 5 kuruş olan prim desteğinin kiloda 10 kuruşa yükseltilmesi ve ilave destekler ile çiftçimizi buğday ekimine ısındırmaya başladığını belirten Taşpınar; “ On beş yıl önce 9 milyon hektar olan buğday ekim alanının geçen yıla kadar 7 milyon hektara düşmesi en büyük tehlikedir. Türkiye, hammaddesi buğdaya dayalı un, makarna, bulgur gibi ürünlerin ihracatında dünyada önemli bir yere sahiptir. Türkiye, ithal ettiği buğdayı yurt içinde işleyerek mamul madde olarak ihraç etmekte ve bundan dolayı ülkemiz döviz kazanmaktadır. Biz istiyoruz ki ihraç ettiğimiz ürünlerin hammadde ihtiyacını en yüksek oranda yurt içinden karşılayalım, başka ülkelerin çiftçisini değil kendi çiftçimizi destekleyelim. Yeni sezonda çiftçinin girdilerle daha çok desteklenmesi ve stratejik öneme sahip buğdayın prim desteğinin en az 20 kuruşa yükseltilmesiyle birlikte ekim alanlarına bağlı olarak buğday rekoltemizi de arttıracaktır.” dedi.
Çiftçilerin lisanslı depoları kullanmalarının menfaatlerine olacağını da belirten Taşpınar; “ Ürünlerin lisanslı depolara ürün teslim edilmesi halinde; yüzde 2 stopaj, yüzde 2 SGK prim kesintisi muafiyeti, ton başına 25 lira nakliye desteği, araç başına 25 lira analiz desteği, depo kira ücreti desteğinin yanında Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden ürün bedelinin yüzde 75'ine kadar sıfır faizli 9 ay vadeli kredi kullanma imkânı ile peşin ödeme gibi avantajlar mevcuttur.” diyerek yeni hasat sezonunun çiftçiye, sanayiciye, tüccara ve nihai tüketiciye hayırlı olmasını diledi.