ANKARA (AA) - SEFA ŞAHİN - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişimi sonrası Ankara'da ilk selayı okuyan Kocatepe Camisi emekli imam hatibi İsmail Coşar'ın vefatının üzerinden bir yıl geçti.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, İsmail Coşar, 4 Mart 2020'de Ankara'nın Polatlı ilçesinde meydana gelen trafik kazasında eşi Sevim Coşar ile hayatını kaybetti.
Bursa'nın Osmangazi ilçesine bağlı Çağlayan köyünde 1949'da dünyaya gelen İsmail Coşar, buradaki ilkokulda okudu ve köyün camisindeki imamdan Kur'an-ı Kerim eğitimi aldı.
Bursa'nın Tuzpazarı semtindeki İsmail Hakkı Tekkesi ve Hürriyet Camisi'nin Kur'an kursunda iki yıl hafızlık eğitimi alan Coşar, ardından kentin merkez köylerinden birisine dönemin müftüsü Abdullah Saraçoğlu'nun izniyle fahri imam olarak görevlendirildi.
Coşar, askerliğini tamamlayıp Ankara'da Denizciler Caddesi'ndeki bir camide müezzin olarak görev yaptı. Bu sırada açıktan imam hatip lisesini tamamlayan Coşar, girdiği müezzinlik sınavında başarılı olması dolayısıyla resmi olarak ilk görevine 1972'de Ankara'nın Ulus semtindeki tarihi Kağnıcıoğlu Camisi'nde başladı.
Ankara Maltepe Camisi'nde 1974'te düzenlenen programda Kur'an-ı Kerim okuyan İsmail Coşar, TRT'nin ilk kez naklen yayınladığı Mevlid Kandili programında izleyicilerin karşısına çıktı.
Coşar, henüz inşaat halindeyken Kocatepe Camisi'nin ilk müezzini oldu ve 40 yılı aşkın bu camide görev yaptı.
Türkiye'nin dört bir yanında ve birçok Avrupa, Asya ve Uzak Doğu ülkesinde düzenlenen programlarda Kur'an ve mevlit okuyan Coşar, seslendirdiği birçok kaside ve ilahiyle de hafızalara kazındı.
- Uzun yıllar görev yaptığı Kocatepe Camisi'nde cenaze namazı kılındı
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişimi sonrası Ankara'da ilk selayı İsmail Coşar okudu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın televizyon ekranlarından darbecilere karşı milleti meydanlara davet etmesi sonrası Kocatepe Camisi'nin minaresine çıkarak ilk selayı okuyan Coşar, cami hoparlöründen vatan ve bayrak için herkesi meydanlara çağırdı.
İsmail Coşar ve eşi Sevim Coşar'ın cenazeleri, 5 Mart 2020'de Kocatepe Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verildi.
- Türkiye'nin ünlü hafız ve mevlithanıydı
Hayatını anlattığı bir programda hafızlığın çok büyük bir şeref olduğunu ancak bunun uzun ve zorlu bir süreci kapsadığını belirten Coşar, şu ifadeleri kullanmıştı:
"604 sayfa Kur'an'ı ezberlemek Allah'ın lütfudur. Dünyada hiçbir kitap böyle ezberlenemez. Böyle ezberlenen bir kitap yok zaten. Dünyada 7 milyar insan var. Bunun 2 milyarı Müslüman'dır ama yeryüzünde en çok okunan kitaptır Kur'an, en çok ezberlenen kitaptır. Büyük bir hafızlık, tolerans, fazilet ve asalettir. Kur'an-ı Kerim'i ezberlemek, ona hafız olmak, Kur'an'a hamil olmak çok özel bir lütuftur. Allah-u Teala'nın özel bir lütfudur. Hafızlar öyle bir hale gelmelidir ki hafız, Kur'an'ın her yerini hiç çürütmeden devamlı tazelemeli ve hafızasında tutmalıdır, eskitmemelidir."
Coşar, başka bir röportajında da sesi kullanmanın ve mevlit okumanın inceliklerine değinerek, hafızası kuvvetli olduğu için genç yaşlarda dinlediği kasideleri kolay ezberlediğini bildirdi.
Bir kasideyi ezberlemeye çalışırken öncelikle noktalama ve virgül işaretlerini dikkate alarak birkaç kez okumasının ardından doğru bir şekilde ezberleyebildiğini anlatan Coşar, şu değerlendirmeyi yapmıştı:
"Mesela grup halinde mevlit okuruz. Dinleyenler, 'Hocam senin ne söylediğini anladık ama arkadaşlar yuvarlıyor.' der. Benim en büyük meselem söylediğimi karşıya anlatabilmektir, bir de ezberletebilmektir. Ben okurken dinleyenler manevi açıdan bunun beşte birini alsa yeter. Her ne olursa olsun herkes bunu böyle okumalıdır. Yani kalıpları iyi ölçmelidir. Ses ile aklını iyi kullanmalıdır ve mevlidin şiirsel akışını bozmamalıdır. Kafiyeler bozulmamalı ki kulağa hoş gelsin."
Coşar, müziğin, şiirin ana çerçevesi olduğunu vurgulayarak, şunları söylemişti:
"Beste diyorlar, zaten şarkıyı besleyecek. Aldığımız şiir besteliyse bestesine riayet edeceğiz. Kendimizden bir şey katacaksak da ona yorum diyorlar. Tabii bu aşk. Önce aşka, aşk sofrasına girmek lazım. Ondan sonra zaten detone olmazsın. 'Hudayinabit' derler buna yani Allah vergisi. Orada kurallar Allah'a aittir. Siz devreden çıkarsınız. Aşk sofrasında zehir de içseniz o size şifa olur. Yani biraz ağır oldu ama aşk sofrasında hiçbir acı olmaz, hepsi tatlıdır. Önce oraya girmek lazım. Meşk, aşktan sonra gelir. Aşkınızı meşke karıştırdığınız zaman da karşıya güzel yansır."