Türkiye’de 2021 yılında yerel ve ulusal basına 3 bin 801 silahlı şiddet olayı yansıdı. Silahlı şiddetin en çok arttığı bölge olarak Akdeniz dikkat çekerken, en çok olayın yaşandığı 10 il arasında Konya da yer aldı.
Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’de 627 bin 765 taşıma ruhsatlı silah bulunuyor. Umut Vakfı’nın verilerine göre ise Türkiye’de 2021 yılında basına yansıyan 3 bin 801 silahlı şiddet olayı sonucunda 2 bin 145 kişi öldü, 3 bin 896 kişi ise yaralandı. Bu silahlı şiddet olaylarının 3 bin 172’sinde ateşli silahlar, 629’unda ise kesici aletler kullanıldı. 2021 yılında basına yansıyan silahlı şiddet olaylarında, şiddetin en çok yaşandığı bölgenin her yıl olduğu gibi nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu Marmara Bölgesi olduğu görüldü.
En çok artış Akdeniz'de; Ege'de düşüş var
Silahlı şiddetin en çok arttığı bölge olarak Akdeniz dikkat çekerken Ege ve İç Anadolu’da ise yüzde 6’lık bir düşüş meydana geldi. Ege Bölgesi 2020 yılında şiddetin en çok yaşandığı bölgeler sıralamasında üçüncü sıradayken 2021 yılında altıncı sıraya geriledi, ateşli ve delici silahların kullanıldığı olaylardaki ölümler açısından bakıldığında ise üçüncü sıradaki yerini korumaya devam etti.
Konya en çok olayın yaşandığı iller arasında
En çok olayın yaşandığı 10 il ise sırasıyla; İstanbul, Adana, Samsun, İzmir, Bursa, Şanlıurfa, Antalya, Kocaeli,
Konya, Diyarbakır olarak kayıtlara geçti.
Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Timur Demirbaş, 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’nde, vakıf olarak yaşanan sorunlara dikkat çekmek için çeşitli etkinlikler düzenlediklerini hatırlattı. Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’te 19. kez değişiklik yapıldığını belirten Prof. Dr. Timur Demirbaş, çoğu ruhsatsız milyonlarca silahın bulunduğu Türkiye’de, son düzenlemeyle “Hiçbir şekilde ruhsat verilemeyeceği” ibaresinin çıkarıldığını, silah ruhsatı alabileceklerin listesinin de bazı bürokratlar ve meslek grupları eklenerek genişletildiğini belirtti. Demirbaş, bu değişikliklerin bireysel silahlanmanın önünü açacağına dikkat çekti.
Ruhsatsız av tüfekleri için hapis cezası getirilmesi
Prof. Dr. Demirbaş, “Ruhsatsız av tüfeği sahibi olmanın yalnızca 944 TL idari para cezası bulunuyor. Bu silahlar kasten öldürmeden, yağmaya kadar birçok suçta rahatlıkla kullanılabiliyor. 6136 Sayılı Kanun’da tabanca gibi ruhsatsız silahları taşımanın cezası 3 yıla kadar varan hapis, silah veya mermilerin sayı veya nitelik bakımından otomatik tabanca gibi vahim olması halinde ise 8 yıl hapisse daha öldürücü güce sahip olduğu halde namlu içinde yiv ve set bulunmadığından bu kanun çerçevesinde değerlendirilmeyen ruhsatsız av tüfekleri için de yapılacak düzenleme ile hapis cezası getirilmeli” diyerek yaptırımların caydırıcı hale getirilmesi ve etkin mücadele durumunda bu suçlarda azalma olacağını söyledi.
İzinsiz üretime ve satışa büyük cezalar geldi
2020 yılının Mart ayında kanunda yapılan değişiklikle pompalı ya da av tüfeği olarak bilinen silahların izinsiz ya da izin belgesine aykırı üretim, satış ve reklam yasağına ilişkin olumlu düzenlemeler yapıldığını hatırlatan Prof. Dr. Demirbaş, “Buna göre, izinsiz üretim yapanlara 5 yıla, yasadışı satışını yapanlara 3 yıla kadar hapis cezası getirildi. Herhangi bir mecrada yazılı, görsel, işitsel ve benzeri yollarla ticari reklamı veya tanıtımının yapılamayacağı, bu silahların kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemeyeceği de yasaya eklendi. Bu kanunla birlikte merdiven altı üretim yapan ve faaliyet izni olmadan üretim yapan imalatçılar ve aynı zamanda sosyal medya üzerinden kanun dışı kapıda ödemeli ve faturasız ucuz tüfek satan kişilere de büyük ve etkili cezalar gelmesi, sevindirici. Örneğin, internette ya da sosyal medyada bu silahların reklamını yapmanın cezası bu yıl 114 bin 326 TL oldu. Hem bir hukukçu hem de bireysel silahlanmaya karşı mücadele eden Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi olarak öncesinde defalarca çağrıda bulunduğumuz bu değişiklikten memnuniyet duyuyorum, ancak ruhsatsız tüfek sahibi olmakla ilgili yaptırımların hala herhangi bir caydırıcılığı bulunmuyor” diye konuştu.
Suçluluğun önlenmesi açısından hayati önemde
Her gün gerek ülkemizde gerekse de dünyada silahlanmanın boyutunun geldiği aşamaya ve insanların mağduriyetine tanık olduğumuzu belirten Prof. Dr. Timur Demirbaş, “Sokaklarda yaşanan çatışmalara, düğünlerde, asker uğurlamalarında rastgele ateşlenen ruhsatsız silahlarla işlenen cinayetlere tanık oluyoruz. Pek çok masum insan bu nedenle ne yazık ki yaşama veda ediyor. Silah bulundurmanın kendisinin suç olması yanında, silahın genellikle diğer suçları işlemede araç olarak kullanılması nedeniyle bireysel silahlanmanın önlenmesi ve kolluğun etkin denetimi, suçluluğun önlenmesi bakımından da hayati önemde” dedi.