Sonsuz Şükran Köyü’ne yerleşen Türk Halk Müziği’nin duayen ismi, bestekar, bağlama ustası, aranjör ve prodüktör Ali Osman Erbaşı ile birlikte yine bir albüm çalışması için sanatçıların kerpiç evlerinin bulunduğu köyde biraraya gelen Tutkun, gazetecilere yaptığı açıklamada, Erbaşı ile yıllardır birlikte çalıştıklarını anımsatarak, “Biliyorsunuz, bir çok sanatçının bugünlere gelmesinde; işte Müslüm Gürses’inden Zara’sına, isim say say bitmez İlhan Şeşen’inden birçok sanatçı arkadaşımızın albümlerinde yönetmenlik yapmış çok değerli bir hocamız. Onunla çalışmaya geldim. Yine bir albüm çalışması yapacağız. Hem de TRT Müzik’e bir çalışma yapıyoruz. Onunla ilgili buradayım daha çok. İşte şarkıları çalışacağız, TRT Müzik ekranlarında sizlerle olacağız ve bu çalışmayı Sonsuz Şükran Köyü’nde yapıyoruz ve sizlere sonsuz şükranlarımızı sunuyorum” diye konuştu.
Sonsuz Şükran Köyü’ne ilk kez geldiğini ve çok beğendiğini de dile getiren Tutkun, adını uzun zamandan beri duymasına rağmen bir türlü gelmenin kısmet olmadığını belirterek, “Köyün bu kuruluşunu sağlayan Mehmet Taşdiken beyefendi hep davet ediyordu ama bir türlü kısmet olmadı. Bir de araya pandemi girdi uzun bir dönem. Sonra çok sevgili, değerli hocam buraya taşındı. Ali Osman Erbaşı ile birlikte uzun yıllar çalıştık. Fakat ayrı düştük, Konya’ya, buraya Sonsuz Şükran Köyü’ne gelince O da davet ediyordu, bir türlü kısmet olmuyordu ama şimdi bu pandeminin biraz daha hafiflemesi ile bizlerin de biraz zamanının olmasıyla buraya gelebildik en nihayetinde. Buraya daha çok çalışmak için geldim hocamla. Yazın biraz daha kalabalık oluyor burası, ben gelmedim ama hep haberim var” ifadelerini kullandı.
Sonsuz Şükran Köyü hakkında da konuşan Tutkun, yerleşimde en çok evlerin sıvama şeklini sevdiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Mesela bu sıvanın rengi, ben bir de başak burcuyum, böyle toprak renklerini de çok severim. Hele de burası gerçekten yazın bilmiyorum nasıl ama şu an tam gelinecek zamanmış, isabet olmuş gelmem. Yeşilin renk renk tonlarını gördüğümüz gibi başka, işte turuncular, sarılar o kadar güzel ki, buradaki bu kerpiç evlerin bu renkleri de o kadar güzel uyumlu duruyor ki gerçekten bu anlamda Mehmet beye teşekkür etmek istiyorum. Bunların korunması, aynı şekilde devam ettirilmesi, bence birçok insana, bir çok köylere örnek olmalı, hatta şehirlere bile örnek olmalı. Çünkü gerçekten mimari çok önemli, biz başımızı sokacak bir yer olsun diye her şeyi, her yeri katletmeye pek meraklıyız, hiç acımıyoruz yani. Sonuçta çevrenin güzel olması da hani bir göz zevki, ortamın hani daha farklı olması, daha doğal görünmesi, daha ortama uygun olması, bunu başarmışlar burada. Onun için çok mutlu oldum.
Çok kişi yok şu anda ama benim için daha iyi oldu, hiç araba sesi yok, hocam bahçesinde çok güzel çilekler ekmiş, mesela kalkıyorsunuz çilek yiyorsunuz, ilk defa hayatımda bahçeden çilek yedim. Onun dışında güzel bir köy, böyle beklemiyordum açıkçası, böyle düz olması da çok güzel, çok dağlar tepeler olmaması da güzel, rahatlıkla gezebiliyorsunuz, yürüyebiliyorsunuz, uzun uzun yürüyüşler yapabiliyorsunuz. Sakinlik, mesela dün çalışıyoruz sesimi kısıyorum sanki duyulacak gibi; hocam diyor ‘çekinme’, tabii saat 02’de, 03’te çalışabilme imkanı da var. Sonuçta burada o da bir apartman katında yapılamayacak bir çalışma bu. Yani stüdyo da olsa mutlaka bir sıkıntı olabiliyor. Böyle çok güzel, burada çalışma yapacağız, birçok sanatçı, müzisyen arkadaşa da tavsiye ediyorum, öneririm gerçekten. Baksanıza çıt yok. O yüzden de çok güzel, sakin, huzurlu, bir de insanlar çok duyarlı burada. Her gün de çilek yiyorum, çileği çok güzelmiş özel bir şeyi var mı bilmiyorum ama bekliyoruz çilek yemeye de gelin.”
Bestekar Ali Osman Erbaşı da, Sonsuz Şükran Köyü’nde sanatçı Şükriye Tutkun’la yeniden biraraya gelip müzik çalışması yapmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Şükran Köyü’ne yerleştikten sonra iki yıldır müzik çalışmalarını burada sürdürdüğüne de dikkati çeken Erbaşı şunları söyledi: “Doğdum doğalı, doğma büyüme iki yıldır buralıyım, ben biraz fazla hesap yapmam arkamdan ‘deli’ de derler. Bu yüzden nereye eserse oraya giderim, yani teslim olma manasında, buraya da öyle geldik. Burası imiş nasibimiz, buradayım yani. Ne lazım insana yaşarken? Önce hava, buranın havası iyi, başka? Güzel gıdalar, buranın gıdaları iyi, başka? Güzel düşünen insanlar, onların da merkezi burası, yeter daha”