Anasayfa Güncel Ekonomi Spor Siyaset 3.Sayfa Eğitim Yaşam Dünya Sağlık Teknoloji Bunları Biliyor musunuz?

Türk edebiyatının "Atlı Napolyon"u: Celal Sılay

06.09.2021 13:53:00
Yaşamı boyunca sıra dışı karakteriyle dikkati çeken Sılay'ın şiir ve yazıları, Yeni Gazete, Her Gün, Büyük Doğu, Doğu-Batı, Esi, Tasvir-i Efkar, Vatan ve Demet dergisinin de aralarında olduğu çok sayıda dergi ve gazetede yayımlandı

İSTANBUL (AA) - AİŞE HÜMEYRA BULOVALI - Edebiyat dünyasında kendine özgü kurgulamalar ve şiir telakkisiyle öne çıkan şair, köşe yazarı Mehmet Celal Sılay'ın vefatının ardından 47 yıl geçti.


Öğretmen Ahmet Hamdi Bey ile Fahriye Hanım'ın oğlu, saz şairi Aşık Uryani'nin torunu Sılay, 1914'te Bursa'da dünyaya geldi.


Usta şair, çocukluğunu Bursa'nın Namazgah Mahallesi'nde geçirdi. Bursa'da Hoca İlyas Mektebini 11 yaşında bitiren Sılay, daha sonra Işıklar Lisesine devam etti.


Arkadaşlarının "atlı Napolyon" adını taktığı Sılay, disiplinsiz ve psikolojik rahatsızlığı olduğu gerekçesiyle Kuleli Askeri Lisesine gönderildi. Askeri okuldan da ayrılan Sılay, eğitimine İstanbul Hayriye ve İstiklal liseleri dahil olmak üzere çeşitli liselerde devam etti.


- Doğu ve batı edebiyatını, edebiyat sohbetlerinden takip etti


Sılay, üniversiteye gitmese de bir yıl İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümüne misafir öğrenci olarak katıldı.


Şair Sabahattin Kudret Aksal, yaptığı bir açıklamada, farklı kişiliğiyle üniversitede de dikkatleri üzerine çeken Sılay için şu değerlendirmede bulunmuştu:


"İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne aynı mevsimin başında gidip gelmeye başlamıştık. Celal Sılay'ın abartılı davranışları, tümcelerine sürekli olarak felsefi bir görüntü verme isteği, öğretim üyeleriyle hemen içli dışlı oluşu, öğrencilerin ilgisini çekmiş, onun Sorbonne'dan geldiği söylentisi yayılmıştı. Oysa Celal Sılay bir dinleyiciydi. Bir süre sonra, o çevreleri de anlamsız bulacak, oralarda artık görünmeyecekti ama bu kopuş, bir kez tanıdığı kimi hocalarla, o günlerin aydın çevrelerinin odak noktası olmuş. M. Şekip Tunç, Hilmi Ziya Ülken gibi kimi hocalarla yakından bir ahbaplık sürdürmesine, o günlerin kahvelerinde onların ağızlarının içine bakarak söyleşilerini dinlemesine engel olmadı."


Aynı yıllarda edebiyatla ilgilenmeye başlayan Sılay, özellikle doğu edebiyatından Fuzuli, Hayyam, Yunus Emre ve Şeyh Galib'i ve batı edebiyatıyla felsefesini, gittiği kültür mekanlarındaki sohbetlerden takip etti.


Oyun yazarı ve gazeteci Haldun Taner, "Ölürse Ten ölür, Canlar Ölesi Değil" adlı eserinde, Sılay ile ilgili, "Celal, pek okumazdı. Bütün dağarcığı Mustafa Şekip'in çevresinden edindiği kulak dolgunluğu idi. Hilmi Ziyaları, Peyami Safaları, Necip Fazılları, Küllük yahut Nisuvauz sohbetlerinde tanımış, bütün kültür birikimini bu sohbetler oluşturmuştu. Göz nezlesi bahanesiyle örtbas ettiği bu okuma tembelliği, belki de zekasının taptaze ve tortusuz kalışını dolayısıyla şaşılacak canlılığını sağlamıştır." ifadelerini kullanmıştı.


- Birçok dergi ve gazetede yazıları yayımlandı


İstanbul'a 1935'te gelen ve gazetecilik mesleğini seçen Sılay, 1940'ta Vatan gazetesinde çalışmaya başladı, 1944'te de Tasvir-i Efkar'da yazılar yazdı.


Sılay'ın, aynı yıllarda hazırlığını yaptığı "İşte" adlı dergi sadece 4 sayı yayınlandı.


Şiirleri, 1939-1940 arasında "Yücel" dergisinde yayımlanan Sılay, 1941'de "İnkılapçı Gençlik" dergisinde, 1943'te "Demet" dergisinde, 1951'de ise "Ticaret Postası" gazetesinde yazılarını okuyucuyla buluşturdu.


Usta edebiyatçının şiir ve yazıları 1950'de "Büyük Doğu" dergisinde çıktı. Yeni Memleket gazetesinde, 1952-1956 arasında yazı işleri müdürlüğü yapan Sılay, Ahmet Selami Sel adıyla da fıkra yazarlığı yaptı.


Celal Sılay, 1954'ten 1966'ya, aralıklarla 28 sayı yayımlanan "Doğu-Batı" dergisini çıkardı, 1956'da "Esi "dergisinde şiirlerini okurların beğenisine sundu.


Yeni Gazete'de 1957-1958 arasında fıkralar kaleme alan Sılay, 1959-1960 arasında ise yine "Ahmet Selami Sel" adıyla Her Gün gazetesinde günlük konularla ilgili yazdı.


Celal Sılay, 1961'de edebiyat öğretmeni Nermin Duru ile evlendi.


"Yeni İnsan" dergisini 1963-1971 arasında 105 sayı çıkaran edebiyatçı, bir süre sonra Yeni İnsan Yayınlarını kurdu.


- Farklı karakteriyle edebiyat çevrelerinin de dikkatini çekti


Kimseyi dinlemeyen ve aklına gelen ilk şeyi yapan Sılay, düzenli bir geliri olmadığından ekonomik zorluklar içinde bir hayat geçirdi.


Sılay, birçok şiirini hece ölçüsü ve belli bir kafiye düzeniyle yazarken, bazı şiirlerini serbest tarzda, bazılarını ise rubai olarak kaleme aldı.


Kullanılan dilin basit, berrak ve açık olması gerektiğini savunan Sılay, kendi yazdığı hikaye, fıkra, deneme ve şiirlerde basit, akıcı ve berrak bir Türkçe kullanmaya özen gösterdi. Sılay, sanat ve edebiyat alanının yanı sıra toplumun günlük sorunlarını dile getiren ve bu sorunlara çare bulmaya çalışan yazılar da kaleme aldı.


"Bu Ülke" adlı eserinde Celal Sılay'ın farklı karakterine değinen yazar, düşünür Cemil Meriç, "Celal bu alaca bulaca, bu insicamsız, bu birbirine yabancı insanların dünyasında imtiyazlı bir mahluktu. Şekip Hoca'ya takılır, Peyami ile kırk yıllık dost gibi konuşur, Sait'le şakalaşırdı. Muaşeret adabı diye bir şey tanımazdı Celal. Dünyada yalnız kendisi vardı..." ifadelerini kullanmıştı.


Celal Sılay, 7 Eylül 1974'te kalp krizi nedeniyle vefat etti, İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.


Usta edebiyatçının kitapları şöyle:


Şiir: "Çöl Yolcuları" (1934), "Dört Kapı" (1934), "Lacivert Işıklar" (1934), "Ebebi Renkler" (1936), "Mısralar" (1937, yeni basımı aynı yıl "Hüsran Filizleri" adıyla), "Merhamet Şiirleri" (1943), "Acaba" (1945), "Sonra?" (1946), "Boşlukta Duran Taş" (1948), "Zaman ile Yarış" (1956), "Adamca" (1959), "Doğa" (1965), "Aşk Dialektiği" (1967), "Şimdi Geldin Şimdi Gittin" (1968), "Küpe Destanı" (1968), "İlişki Deyimleri" (1969), "Karşın" (1971) Deneme: Değinmeler (1966), Kişi-Birey (1967), Yorum (1968), Söz-Eylem (1969), Üçüncü Dönem (1971), Öykü: Zorunla Somut (1969)


DİĞER HABERLER