Tunus Ulusal Gazeteciler Sendikası (SNJT) Başkanı Muhammed Yasin el-Celasi:
“İstisnai tedbirlerin açıklanmasının ardından, gazeteciler olarak bilgiye erişim noktasında zorluk çekmeye başladık.”
“Cumhurbaşkanlığı basın toplantısı düzenlemiyor, herhangi bir açıklama yaptığında sosyal medya hesaplarından duyurmayı tercih ediyor.”
TUNUS (AA) - YOUSRA OUNASS / MEHMET AKİF TURAN - Tunus Ulusal Gazeteciler Sendikası (SNJT) Başkanı Muhammed Yasin el-Celasi, Cumhurbaşkanı Kays Said’in olağanüstü kararlarının ardından oluşan “istisnai” süreçte, Tunus’un basın ve ifade özgürlüğünde uluslararası sıralamada düşüşe geçtiğini söyledi.
SNJT Başkanı Celasi, Cumhurbaşkanı Said’in parlamentoyu askıya aldığı ve milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırdığı 25 Temmuz olağanüstü kararlarının ardından ülkede oluşan “istisnai durumu”, AA muhabirlerine değerlendirdi.
Tunus’ta mevcut yönetimin, hak ve özgürlüklere yönelik tutumunu eleştiren Celasi, “Basın ve ifade özgürlüğü, gösteri hakkı için yıllarca mücadele verdik. Siyasi partiler, STK ve sendikalar topluma yön veren tüm tarafları bu kazanımlarımızı korumak için birlikte mücadele etmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz bir zamandayız. Gösterilerde güvenlik güçlerinin eylemcilere ve gazetecilere yönelik şiddet uygulaması Tunus’un imajına çok büyük zarar veriyor.” dedi.
- Ülkedeki “istisnai durum” haber alma hakkını ihlal ediyor
Ülkede uygulanan “istisnai durumun” basın özgürlüğünü olumsuz etkilediğini vurgulayan Celasi, “İstisnai tedbirlerin açıklanmasının ardından, gazeteciler olarak bilgiye erişim noktasında zorluk çekmeye başladık. Yetkililerin gazetecilere bilgi vermekten kaçındıklarını fark ettik.” diye konuştu.
Celasi, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Cumhurbaşkanlığı basın toplantısı düzenlemiyor, herhangi bir açıklama yaptığında sosyal medya hesaplarından duyurmayı tercih ediyor. Cumhurbaşkanı halka hitap etmeyi ve bilgi vermeyi bıraktı. Hükümet yetkilileri ve bakanlıklar basın mensuplarına bilgi vermek için önceden izin alınması şartı koşuyor.”
- Gazetecilere yönelik şiddet arttı
25 Temmuz kararlarının ardından düzenlenen gösterilerde şiddete uğradıklarını kaydeden Celasi, “Cumhurbaşkanı Said’in olağanüstü kararlarının protesto edildiği gösterilerde, eylemcilerin yanı sıra birçok gazeteci arkadaşımız da şiddete maruz kaldı. Fiziksek saldırı sonucu yaralanan, ekipmanları zarar gören veya çalışması engellenen meslektaşlarımız oldu.” bilgisini paylaştı.
Bu uygulamaları 2010 yılında başlayan Tunus Devrimi öncesi uygulamalarına benzeten Celasi, “Ülke devrim öncesi zamana döndü, bu şekilde devam ederse sokaklar daha da hareketlenebilir.” uyarısında bulundu.
SNJT Mesleki Güvenlik Merkezi’nin yayımladığı son rapora göre, Kasım 2021’de 17 olan gazetecilere yönelik saldırı, aralık ayında 20 olarak kaydedildi.
- "Medyayı kontrol altına alma girişimleri devrimden bu yana mevcut"
2011’den bu yana iktidara gelen hükümetlerin medyayı kontrol altına alma girişimi içinde olduğuna dikkat çeken Celasi, medyayı kontrol altına alarak kendi propaganda araçları haline getirmeye çalıştıklarını söyledi.
Tunuslu gazetecilerin bu girişimlere karşı mücadele ettiğini belirten Celasi, “Medyayı kontrol altına alma girişimlerine dün olduğu gibi bugün de karşı çıkmaya devam edeceğiz. Basın özgürlüğünü savunan gazeteciler ve STK’lar medyanın bağımsız kalmasından ödün vermedi. Gazeteciler bu iradeyle, ifade özgürlüğü ve haber alma hakkına müdahale edilmesine izin vermedi.” ifadelerini kullandı.
Şu anki süreçte durumun daha da zorlaştığını belirten Celasi, “Yetkilerin tek elde toplandığı şu süreçte yönetimin medyayı kontrol etme çabaları daha tehlikeli bir şekilde devam ediyor. Hükümet sadece medyayı kontrol etmeyi değil, gazetecilerin bilgi edinme ve halka sunma hakkından mahrum bırakmayı amaçlıyor. Ancak buna rağmen tüm bu girişimlere karşı birlik içerisinde mücadelemize devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
- “25 Temmuzdan bu yana kamuya ait medyada siyasileri göremiyoruz”
Tunus medyasında kamuya ait ulusal televizyonun önemli bir yer tuttuğunu belirten Celasi, “25 Temmuz'un ardından kamuya ait medyada siyasileri görmez olduk. Eskiden siyasi ve sosyal birçok programa ev sahipliği yapan devlet televizyonunda artık siyasi programlar yapılmıyor. Siyasi konuların ele alındığı programlar ya çok kısa tutuluyor ya da ele alınan konu derinlemesine irdelenmiyor.” ifadelerini kullandı.
Celasi, şu şekilde devam etti:
“Bugün kamu medyası, hükümetin veya Cumhurbaşkanlığı medyasına dönüşmesiyle karşı karşıyayız. Bağımsız Görsel-İşitsel Medya Otoritesi'nin (HAICA) raporuna göre, ulusal televizyondaki haberlerin yüzde 90’ından fazlasının Cumhurbaşkanı Said’in yararına yapıldığını ortaya koydu. Vergi mükellefleri tarafından finanse edilen kamu medyasının tüm vatandaşların olduğunu her fırsatta dile getirdik.”
- “Şeffaf bir yönetim için doğru bilgi akışı şart”
Şeffaf bir yönetim için hükümet ile kamu arasında doğru bilgi akışının önemini vurgulayan Celasi, “Resmi açıklamaların ve doğru bilgi akışının sağlanamadığı durumlarda ulusal güvenliği, toplumsal birliği tehdit eden söylentiler yayılmaya başlar. Hükümet şeffaf olmak istiyorsa, devlet yetkilileri ve bakanlıklar her zaman halka doğru bilgi akışını sağlamalıdır.” diye konuştu.
Çeşitli bakanlıklarla medyanın durumunu anlatmak üzere görüşmeye başladıklarına dikkat çeken Celasi, “Gazeteciler Sendikası olarak, basın ve ifade özgürlüğünü, bilgi edinme hakkını ve gazetecilere yönelik saldırıları ele almak üzere hükümet yetkilileri ve Sosyal İşler Bakanlığı ile müzakerelere başladık.” ifadelerini kullandı.
Celasi, konuşmasını şu şekilde tamamladı:
“Görüşmelerde en önemli nokta, bilgi edinme hakkı ve basın özgürlüğüne ilişkin son zamanlarda alınan kararların iptal edilmesi talebimiz olacak. Bu konuda yetkilileri ikna etmekte çok zorlanacağımızı düşünüyorum.”