İSTANBUL (AA) - Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, "Hayırsever kuruluşlar uluslararası sürdürülebilir kalkınma gündemini destekleme konusunda giderek daha önemli bir rol oynuyor.” ifadelerini kullandı.
Türkiye Bilimler Akademisi'nden (TÜBA) yapılan açıklamaya göre, TÜBA Sürdürülebilir Kalkınma ve Finans Çalışma Grubu tarafından düzenlenen, TÜBA ve Asya Bilim Akademileri ve Toplulukları Birliği (The Association of Academies and Societies of Sciences in Asia-AASSA) ortaklığındaki “Ticari Organizasyonlar ve Hayırsever Kurumlar Bağlamında Sürdürülebilirliği Anlamak” başlıklı bilimsel sempozyum İstanbul'da başladı.
Sempozyumda video mesajı ile katılımcılara seslenen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, TÜBA'nın programlarını yakından takip ettiğini belirterek, TÜBA'nın Türkiye ve dünya gündemi üzerine çalışmalar yürüttüğünü, bilimsel toplantıları ve yayınladıkları tematik kitaplarının karar vericilere yol gösterici olduğunu bildirdi.
Varank, sempozyumun bilim insanlarını kritik küresel zorlukları tartışmaya ve iş birliği içinde bu zorluklara yönelik yeni eylemleri yönlendirmeye ilişkin veri sunduğunu hatırlatarak, sürdürülebilirlik uygulamalarının önemini vurguladı.
Sempozyumun, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin uygulanmasında mevcut hayırsever kurum modellerini tartışmak için fırsat da sunduğunu aktaran Varank, şunları kaydetti:
“Hepimizin bildiği gibi sürdürülebilir kalkınma hedefleri, yoksulluğu sona erdirmek, dünya barışı ve refahı için yapılmış evrensel bir çağrı. Altyapı, gıda güvenliği, iklim değişikliği, sağlık ve eğitim için bir dizi sürdürülebilir kalkınma için ciddi bir küresel yatırıma ihtiyacımız var ancak mevcut yatırımlar bu iddialı hedeflere ulaşmak için yeterli değil. Tüm hükümetler ve özel sektör, bu hedeflere ulaşmak için çalışıyor. Hayırsever kuruluşlar ise uluslararası sürdürülebilir kalkınma gündemini destekleme konusunda giderek daha önemli bir rol oynuyor.”
Varank, doğrusal ekonomiden döngüsel ekonomiye geçiş için sistematik değişiklikler gerektiğini belirterek, bakanlıkların sürdürülebilirlik politikaları uygulamaları ve programlarıyla entegre olması gerektiğini aktardı.
Atık yönetimi, kaynak verimliliği gibi pek çok projeyi hayata geçirdiklerini anlatan Varank, "BM'nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi European Green Deal da küresel değer zincirleri üzerinde muazzam bir etkiye sahip olacak ve Türkiye'deki kurum ve kuruluşların Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Green Deal ile uyumluluğunu artırmak için ekonomimizin hazırlanmış sektörel yol haritaları temelden değiştirilmiş olacak.
İşletmeleri operasyonlarını iyileştirmek ve sürdürülebilirlik odaklı yeni yatırımları desteklemek için harekete geçiriyoruz. Yakın zamanda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ile ortaklaşa hazırladığımız yol haritaları ile sektörlerimizde yatırım fırsatları ve uygun koşulları sağlayacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
- “Toplumsal barış olmadan ekonomik gelişme sağlıklı sonuç vermez”
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır ise TÜBA Çalışma Gruplarının hazırladığı bilimsel toplantıları ve tematik kitapları çok önemli gördüğünü ve rehber niteliğinde olduğunu belirterek, mevcut sempozyumun da yol haritalarını şekillendireceğini ifade etti.
Mehmet Fatih Kacır, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünya değişiyor. Salgın yatışırken Rusya-Ukrayna savaşı başladı. Diğer yandan salgın nedeniyle ham madde maliyetlerini her geçen gün yükseltiyor. Küresel olarak, temel gıda fiyatları da yükseliyor. Bu belirsizlik tüm dünya ülkelerini ekonomik ve sosyolojik olarak zorluyor, bu açıdan küresel bir dayanışmaya ihtiyacımız var.
Sürdürülebilirlik, sürdürülemez tüketimi ve üretimi azaltıyor dolayısıyla konu hakkındaki yerleşmiş olan bilincin değişmesine ihtiyacımız var. Bu doğrultuda TÜBA'nın 'Sürdürülebilirliği Anlamak' serisinin bu ikinci sempozyumu önemli. Çünkü bu zor zamanlarda toplumlara ancak hayırsever kurumlar yardımcı olabilir. Toplumsal barış olmadan ekonomik herhangi bir gelişme sağlıklı bir sonuç vermeyecektir.”
Dünyanın ülkelerarası iş birliğinin artırılmasına ihtiyacı olduğunu kaydeden Kacır, bilim diplomasisinin bu noktada çok belirleyici olduğunu, Türkiye'nin ulusal bilim akademisi olarak TÜBA'nın AASSA iş birliğiyle düzenlediği bu ortak sempozyumun da bilim diplomasisinin seçkin bir örneği olduğunu aktardı.
- “Daha yaşanabilir bir dünya ve gelecek, bilim insanlarının iş birliklerine bağlı”
TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker de özellikle Türkiye'nin stratejik alanları üzerine yapılan çalışmaların ilgili kişi ve kurumlar için bir başvuru kaynağı olduğunu, Türkiye ve dünyadaki önde gelen bilim insanlarının çalışma gruplarının multidisipliner çalışmalarına katkı sağladığını bildirdi.
Sempozyum programında ekonomi, ticaret, eğitim, çevre, finans gibi pek çok konuda yapılacak sunumlarla sürdürülebilirlik kavramının çok boyutlu olarak ele alındığını ifade eden Şeker, şunları kaydetti:
“Çevresel ya da ekonomik hemen her küresel krizde yeni bir sistem arayışı ön plana çıkıyor. Yaşadığımız gezegendeki doğal yaşamın korunması ve sürdürülmesi için ekolojik dengenin korunması özel bir öneme sahip. Çevresel tahribat ve kirliliğin önlenmesinin yanı sıra sömürü ve haksız kazançlarla mücadelenin önemine ilişkin bilincin de oluşturulması gerekiyor.
Daha fazla kazanma ve daha fazla tüketme arzusuna dayalı olarak kaynakların sorumsuzca kullanılması, dünyayı büyük bir hızla sürdürülemez bir gelişme noktasına itiyor. Kontrolsüz üretim anlayışının hızlı büyüme arzusu ve aşırı kâr hırsı ile birleşmesi sonucu ortaya çıkan çevre sorunları, son dönemde daha da belirgin hale geldi.
Bu sorunların çözümü için sürdürülebilir kalkınma kavramı başta olmak üzere sorumlu üretim ve tüketim mekanizmalarına yönelik çalışmalar yapılıyor. TÜBA da sürdürülebilirlik kavramına verdiği önem kapsamında 'Sürdürülebilirliği Anlamak' serisinin ikinci sempozyumunu AASSA ile birlikte düzenledi. Daha yaşanabilir bir dünya ve gelecek, bilim insanlarının iş birliklerine bağlı.
ufBilim diplomasisi çerçevesinde bu tür akademik çalışmaların bu iş birliklerini geliştirdiğini düşünüyorum. Ortak Sempozyumu'n dünyanın her yerinden gelen katılımcılarla uzun soluklu dostluklar kurulacak bir platform olacağına yürekten inanıyorum.”
- "Sürdürülebilirlik doğaya ve insana bağlıdır"
AASSA Başkanı Prof. Ahmet Nuri Yurdusev sürdürülebilirliğin farklı boyutlarda ve düzeylerde çalışılmış olmasına karşın, hayırsever kurumların, özellikle vakıf oluşumlarının rolünün daha fazla incelenmesi gerektiğini ve sempozyumun bu noktada çok değerli olduğunu belirtti.
Sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınmanın son 40 yılda bilimin ve toplumların önemli tartışma konuları arasında yer aldığını ifade eden Yurdusev, konunun pek çok açıdan incelenmiş olmasına rağmen Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 17 sürdürülebilir kalkınma hedefine hala ulaşılamadığını aktardı.
Yurdusev, şunları kaydetti:
“Salgın ve Rus-Ukrayna savaşıyla birlikte, son gelişmeler hepimizin yaşadığı ve tanık olduğu gibi üretim ve tedarik zincirleri başta olmak üzere insan yaşamı hemen hemen her alanda kesintiye uğradı. Bu durum bize sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma hakkında daha fazla çalışmamız ve tartışmamız gerektiğini gösterdi.
Sürdürülebilirlik doğaya ve insana bağlıdır. Belki daha da önemlisi, insan toplumunun doğal çevre ile etkileşimine dayanır. Salgın bize yeniden ve bir kez daha gösterdi ki salgınların bir nedeni de doğal yaşam alanlarının insan tarafından işgal edilmesiydi. Sadece insan dışı popülasyonların doğal yaşam alanıyla değil, aynı zamanda toplumumuzun insani yaşam alanıyla olan ilişkilerimiz, hepimiz için giderek daha fazla tehdit oluşturuyor ve sonuç olarak insani ve doğal sürdürülebilirliği tehlikeye atıyor.”
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Bulut ise sıfır atıktan döngüsel ekonomiye, sorumlu üretim mekanizmasından ihtiyaç merkezli tüketime kadar birçok başlıkta multidisipliner bilimsel faaliyetler yürütüldüğünü belirtti.
Bulut, dünya ekonomisinin girdiği çıkmazdan çıkışı için çözüm yollarından biri olarak ortaya atılan sürdürülebilirlik kavramının Birleşmiş Milletler'in “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları” ile de uygulanabilir politikalar niteliği kazandığını kaydetti.
15 ülkeden 40'ı aşkın farklı uzmanın katıldığı, bugün başlayan ve yarın sona erecek sempozyumda, toplam 6 oturumda 24 başlık ele alınacak.