ANKARA (AA) - Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Muharrem Kılıç, ırk temelli ayrımcılığın küresel bir insan hakları sorunu olduğunu belirterek, istihdam ve sağlık hizmetlerine erişimdeki ayrımcılığın, ırkçılığın en tehlikeli türü olduğunu bildirdi.
Kılıç, 21 Mart Uluslararası Irk Ayrımcılığı ile Mücadele Günü kapsamında, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1960'ta Güney Afrika'daki bir gösteride, polisin ateş açması sonucu 69 kişinin yaşamını yitirdiğini, bunun ardından da Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 21 Mart'ın 1966'da Uluslararası Irk Ayrımcılığı ile Mücadele Günü ilan edildiğini söyledi.
Bu kapsamda hazırlanan ve uluslararası toplumun kabul ettiği sözleşmenin 1969'da yürürlüğe girdiğini aktaran Kılıç, 2022 itibarıyla sözleşmenin 182 taraf devlet tarafından kabul edildiğini kaydetti.
Kılıç, küresel ölçekte bu kadar çok ülkenin onaylamasına rağmen sahada ırkçılığın yarattığı ayrımcılıkların devam ettiğine işaret ederek, bunun, Kovid-19 salgını döneminde "ırkçılık pandemisi" olarak nitelendirildiğini belirtti.
Küresel ölçekteki raporlamalara göre, en fazla sayıdaki ayrımcılığın ırk temelinde yapıldığına işaret eden Kılıç, "Avrupa Halklar Ajansından tutun AGİT'in (Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı), BM'nin raporlamalarında en fazla sayıda raporlanan ayrımcılık biçimi ırk temelli ayrımcılık. Birinci sırada geliyor dünyada. Bu da trajik bir tablo. Bu küresel bir sorun, ırk temelli ayrımcılık küresel bir insan hakları sorunu olarak karşımıza çıkıyor." diye konuştu.
-"Irkçılık ve yabancı düşmanlığı açık ara önde"
AGİT'in 2019'da nefret suçlarına ilişkin yayımladığı raporda, ırkçılık ve yabancı düşmanlığına ilişkin vakaların diğer ayrımcılık türlerine göre açık ara önde olduğunu söyleyen Kılıç, "Irkçılık ve yabancı düşmanlığına ilişkin 2019'da tespit edilen nefret suçu sayısı 3 bin 33. Daha sonra diğerlerinin geldiğini görüyoruz. Burada 2020 yılı açısından baktığımız zaman yine AGİT'in tespitine göre 2 bin 385 vakanın tespit edildiğini görüyoruz." dedi.
TİHEK Başkanı Kılıç, Avrupa Birliği Temel Halklar Ajansının 2021'deki anketine göre, iş gücü piyasasına katılanların yüzde 22'sinin etnik kökenleri ya da göçmen olmaları nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldıklarını aktardı.
Kılıç, konut kiralamaya veya satın almaya çalışanların yüzde 40'ının ten renkleri veya fiziksel görünümü, yüzde 22'sinin de vatandaşlıkları sebebiyle ayrımcılıkla karşı karşıya kaldıkları bilgisini paylaştı.
Aynı rapora göre, mal ve hizmetlere erişim konusunda da ayrımcılıkların kayıt altına alındığı belirten Kılıç, Romanların yüzde 28, Kuzey Afrika kökenlilerin ise yüzde 27 ile en yüksek düzeyde ayrımcılıkla karşı karşıya kaldıklarını, sağlık hizmetlerinin sunulmasında da Romanların yüzde 8 ile en yüksek oranda ırk ayrımcılığına uğradığını aktardı.
Kılıç, "Özellikle istihdam veya sağlık hizmetlerine erişimlerini etkilediği ve bazı durumlarda şiddete yol açtığı için bu ırkçılık, türünün en tehlikeli türüdür." dedi.
Dünyadaki göç hareketlerine de değinen Kılıç, farklı nedenlerle insanların başka ülkelere göç ettiğini, bu hareketliliğin de ırk temelli ayrımcılığı dünyanın küresel bir sorunu olarak ortaya çıkardığını ve bununla mücadelenin de evrensel olması gerektiğini vurguladı.
Muharrem Kılıç, ayrımcılık temelli tavır ve tutumların önlenmesi konusunda TİHEK'in önemli bir görev üstelendiğini, kurumun bireysel başvuru ve resen inceleme yoluyla mücadele verdiğini sözlerine ekledi.