Anasayfa Güncel Ekonomi Spor Siyaset 3.Sayfa Eğitim Yaşam Dünya Sağlık Teknoloji Bunları Biliyor musunuz?

TCMB Başkanı Kavcıoğlu, Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı'nda konuştu: (3)

28.10.2021 12:35:00
"15 Ekim itibarıyla rezerv miktarımız 126 milyar dolara yükseldi. Para politikasının aktarım mekanizmasını kuvvetlendirmek için rezerv birikiminin devamını amaçlıyoruz" "Kredi büyüme kompozisyonuna yakından baktığımızda, üçüncü çeyrek itibarıyla parasal duruşun sıkılığının ticari kredilerde öngörülenin ötesinde daraltıcı etki yapmaya başladığını görüyoruz" "Tüketici enflasyonu, yılın üçüncü çeyreğinde, gıda ve başta enerji olmak üzere, ithalat fiyatlarındaki artışlarla tedarik süreçlerindeki aks

ANKARA (AA) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, 15 Ekim itibarıyla rezerv miktarının yaklaşık 126 milyar dolara yükseldiğini belirterek, "Önümüzdeki dönemde de TCMB olarak para politikasının aktarım mekanizmasını kuvvetlendirmek amacıyla rezerv birikiminin devam etmesini amaçlıyoruz." dedi.


Kavcıoğlu, Merkez Bankası İdare Merkezi'nde düzenlenen "Enflasyon Raporu 2021-IV Bilgilendirme Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, ihracatın, küresel talepteki hızlı toparlanma ve ihracat fiyatlarındaki yükselişe bağlı olarak yılın üçüncü çeyreğinde güçlü seyrini sürdürdüğünü söyledi.


Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin ithalat artışını sınırladığına işaret eden Kavcıoğlu, "Böylece uluslararası emtia fiyatlarındaki yüksek artış ve iktisadi faaliyetin güçlü seyrine rağmen ithalat üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre daha ılımlı bir artış eğilimi izledi. Türkiye, ihracatta gösterdiği güçlü performans sayesinde en büyük pazarımız olan Avrupa ile dış ticaretinde fazla verir durumuna gelmiştir. Asya bölgesiyle yapılan ticarette ise açık vermeye devam ediyoruz." diye konuştu.


Yılın üçüncü çeyreğinde uluslararası emtia fiyatlarındaki yükselişe bağlı olarak ithalat fiyatlarında artış eğilimi sürerken ihracat fiyatlarındaki artışın görece daha zayıf seyrettiğine dikkati çeken Kavcıoğlu, şu değerlendirmede bulundu:


"Bu durum, dış ticarette miktar bazında gerçekleşen dengelenmenin cari işlemler dengesine yansımasını sınırlıyor. Diğer taraftan, hizmet gelirlerinde ise aşılamanın hızlanması ve kısıtlamaların kaldırılmasıyla birlikte toparlanma güç kazandı. Önümüzdeki dönemde olumlu dış talep koşullarına bağlı olarak ihracattaki güçlü artış eğiliminin desteğiyle yılın geri kalanında yıllıklandırılmış cari işlemler dengesindeki iyileşmenin sürmesini öngörüyoruz. Cari işlemler dengesindeki bu eğilimin güçlenerek devam etmesi, önümüzdeki dönemde dış finansman ihtiyacını azaltarak ülke risk primini olumlu etkileyecek bir unsur olacaktır."


- "Rezerv birikiminin devam etmesini amaçlıyoruz"


Ödemeler dengesindeki gelişmelerin TCMB'nin uluslararası rezervleri üzerinde olumlu yansımalarını gördüklerini vurgulayan Kavcıoğlu, şu ifadeleri kullandı:


"Son dönemde rezervlerde istikrarlı bir artış eğilimi gözleniyor. Bu dönemde özellikle reeskont kredi geri dönüşleri, zorunlu karşılık adımları ve cevherden altın alımları TCMB rezervlerini yukarı yönlü etkileyen faktörler olarak ön plana çıkıyor. Ayrıca diğer merkez bankalarıyla yapılan swap işlemleri ve SDR tahsisatı gibi gelişmeler de rezervleri yukarı yönlü etkileyen diğer faktörler oldu. 15 Ekim itibarıyla rezerv rakamı yaklaşık 126 milyar dolar seviyesine yükseldi. Önümüzdeki dönemde de TCMB olarak para politikasının aktarım mekanizmasını kuvvetlendirmek amacıyla rezerv birikiminin devam etmesini amaçlıyoruz. Bu doğrultuda reeskont kredileri temel rezerv biriktirme aracı olarak ön plana çıkıyor. Ayrıca, son dönemde reeskont kredi mekanizmasının etkinliğini artırmaya yönelik çeşitli adımlar da attık."


- Kredi gelişmeleri


Kavcıoğlu, güçlü parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin devam ettiği bilgisini vererek, "Yıllık kredi büyümesi yüzde 8,7 seviyesine gerilerken reel olarak kayda değer bir düşüşe işaret ediyor ancak kredi büyüme kompozisyonuna yakından baktığımızda, üçüncü çeyrek itibarıyla parasal duruşun sıkılığının ticari kredilerde öngörülenin ötesinde daraltıcı etki yapmaya başladığını görüyoruz." dedi.


Ticari kredilerin kur etkisinden arındırılmış yüzde 6,7'lik büyümeyle geçmiş yıllar ortalamasının oldukça altında seyrettiğini belirten Kavcıoğlu, ihtiyaç kredileri ve kredi kartı harcamaları üzerinde, eylülde alınan yeni kararlarla güçlendirilen makro ihtiyati politika çerçevesinin olumlu etkilerinin gözlenmeye başladığını bildirdi.


Kavcıoğlu, yüksek frekanslı kredi verilerinin, söz konusu tedbirlerin de etkisiyle ihtiyaç kredisi artış hızının yavaşladığına, vade kompozisyonun ise bir miktar kısaldığına işaret ettiğini vurgulayarak, yatırım iştahı yüksek firmaların finansmanının desteklenmesi için ticari kredilerdeki gelişmeleri önemsediklerini dile getirdi. Şahap Kavcıoğlu, bireysel kredilerin daha ılımlı ve dengeli bir büyüme sergilemesinin, enflasyon görünümü ve dış denge üzerindeki riskleri sınırlamak için önemli olduğunu söyledi.


"Tüketici enflasyonu, yılın üçüncü çeyreğinde, gıda ve başta enerji olmak üzere ithalat fiyatlarındaki artışlarla tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar, yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışlar ve açılmaya bağlı gelişmelerin etkisiyle yükseldi." diyen Kavcıoğlu, bu dönemde, tüketici enflasyonunun yüzde 19,58 ile Temmuz Enflasyon Raporu'nda sunulan tahmin aralığının üzerinde, B enflasyonun ise yüzde 18,63 ile tahmin aralığının içinde gerçekleştiğini aktardı. Kavcıoğlu, bu farklılaşmada büyük ölçüde işlenmemiş gıda fiyatlarındaki artış eğiliminin belirleyici olduğunu, C çekirdek göstergesinde ise enflasyonun yüzde 16,98 olarak gerçekleştiğini ifade etti.


- Tüketici enflasyonu


B endeksinin yıllık enflasyonunun, yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre artarken C endeksinin yıllık enflasyonunun aynı dönemde bir miktar azaldığına dikkati çeken Kavcıoğlu, yılın üçüncü çeyreğinde enflasyon eğiliminde kapanma ve açılma dönemlerinin de etkisiyle dalgalı bir seyir gözlendiğini söyledi. Kavcıoğlu, bu dönemde enflasyon eğiliminin temel mal grubunda gerilerken işlenmiş gıda ve yeniden açılmaya bağlı olarak hizmet grubunda yükseldiğini bildirdi.


- Gıda enflasyonu


Kavcıoğlu, gıda fiyatlarının enflasyon dinamikleri üzerindeki belirleyici etkisinin tüm dünyada önemini koruduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:


"Olumsuz hava koşulları, kuraklık, bazı ülkelerde gıda ihracatına yönelik özel kısıtlamalar ve stok artışı gıda fiyatlarında küresel bir yükselişe neden oluyor. Bu çerçevede, diğer ülkelerin merkez bankaları ve politika yapıcıları da gıda fiyatlarındaki gelişmeleri, çekirdek enflasyon gelişmelerini ve artan enflasyonun beklentiler üzerindeki etkisini dikkatle takip ediyorlar. Gıda fiyatlarındaki bu eğilimi Türkiye'de de gözlemliyoruz. Temmuz ve ağustos aylarında gıda fiyatları enflasyonu gerek tarihsel ortalamalardan gerekse gıda dışı enflasyondan belirgin olarak yüksek seyretti. Eylül ayında işlenmemiş gıda enflasyonu son iki aydır gözlenen yüksek artışlar sonrası bir miktar düzeltme kaydetti, işlenmiş gıda enflasyonu ise tarihsel ortalamalarda gerçekleşti. Yıllık gıda enflasyonu eylül ayında taze meyve sebze fiyatlarının etkisiyle sınırlı bir oranda gerilemesine karşın yüksek seviyesini korudu. Tüketim sepeti içinde gıdanın göreli ağırlığının fazla olması ve gıda enflasyonundaki mevcut yüksek seviyeler nedeniyle ülkemizde gıdanın tüketici enflasyonuna katkısı pek çok ülkeye kıyasla daha fazla oluyor."


Merkez Bankası bünyesinde takip edilen çıktı açığı göstergelerinin yılın üçüncü çeyreğinde normalleşme adımlarını takiben toplam talebin güçlendiğine işaret ettiğini belirten Kavcıoğlu, ikinci çeyrekte uygulanan salgın tedbirlerinin ardından, hızlanan aşılamaya paralel olarak kısıtlamaların kaldırıldığını ve ertelenmiş harcamaların gerçekleşmesiyle iç talebin canlandığını vurguladı. Kavcıoğlu, "Bu dönemde ihracattaki olumlu seyir sürdü. Aşılama oranlarının artması, bazı ülkelerin Türkiye'ye yönelik seyahat kısıtlamalarını gevşetmesini de beraberinde getirdi. Böylece, toplam talep koşulları her iki kaynaktan da destek alırken para politikasındaki sıkı duruşa bağlı olarak kredi büyümesi yavaşlamaya devam etti. Açılmanın da etkisiyle üçüncü çeyrekteki canlanmayı takiben yılın son çeyreğinde talep koşullarının daha ılımlı bir seyir izleyeceğini öngörüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.


Uluslararası emtia fiyatlarının üretici ve tüketici fiyatları üzerinde etkili olmaya devam ettiğine dikkati çeken Kavcıoğlu, emtia gelişmeleri incelendiğinde ilk öne çıkan noktanın üçüncü çeyrekte tarım ürünlerindeki artışın durması olduğunu bildirdi.


Kavcıoğlu, endüstriyel metallerde fiyat artışları devam ederken küresel talepteki toparlanmayla birlikte arz-talep uyumsuzluğu nedeniyle enerji alt grubunun son dönemde olumsuz ayrıştığına işaret ederek, petrol fiyatlarında son dönemdeki fiyat artışında arz sıkıntılarının daha belirleyici rol oynadığını gördüklerini dile getirdi.


Tedarik zincirindeki aksaklıkların da üretici fiyatlarının yükselmesine neden olduğunu vurgulayan Kavcıoğlu, taşıma maliyetlerinde yüksek artışlar görüldüğünü ve tedarikçilerin teslimat sürelerinin uzadığını anlattı. Kavcıoğlu, "Bu da fiyatlar üzerinde arz kısıtları kaynaklı yukarı yönlü bir baskı oluşturuyor. Türkiye PMI verileri kapsamında yayımlanan tedarikçi teslim sürelerine baktığımızda, eylül ayında halen 50 eşik değerinin altında olmakla birlikte, bir miktar iyileşme görüyoruz. Bu durum, tedarik kaynaklı sorunların azalmakla birlikte önemini koruduğuna işaret ediyor." ifadelerini kullandı.


- Enflasyon beklentileri


Hem piyasa katılımcıları anketi hem de piyasa bazlı göstergelerin enflasyon beklentilerinde son dönemde bir miktar artışa işaret ettiğini belirten Kavcıoğlu, "Enflasyon görünümü, salgının seyri ile salgın dönemine özgü koşulların arz zincirleri üzerindeki etkileri, iktisadi faaliyetin ve talep kompozisyonunun durumu ve finansal koşullar birlikte dikkate alındığında, para politikasında güncelleme ihtiyacı olduğu değerlendirilmiş, bu çerçevede eylül ve ekim aylarında politika faizinde toplam 300 baz puan indirime gidilmiştir. Para politikası duruşumuzu belirlerken para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizler değerlendirilmiştir. Geçtiğimiz üç aylık dönemde Merkez Bankası fonlaması sade bir operasyonel çerçevede, açık piyasa işlemleri ve kur takası işlemleri kanalıyla yapılmıştır. Para piyasasındaki gecelik faizler Merkez Bankası politika faizi etrafında oluşmaya devam etmektedir." dedi.


Kavcıoğlu, ham petrol fiyatı varsayımlarının yukarı yönlü güncellendiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:


"Bildiğiniz gibi ham petrol fiyatlarına dair varsayımlarımızı uluslararası piyasalarda oluşan vadeli fiyat eğrilerinin ortalamasını alarak oluşturuyoruz. Buna göre, petrol fiyatı varsayımımızı 2021 yılı için ortalama 70,8 ABD dolarına, 2022 yılı için ise 77,5 ABD dolarına yükselttik. Petrol fiyatlarındaki artışın yanı sıra doğal gaz fiyatlarının da son dönemde hızlı bir şekilde artmasına bağlı olarak uluslararası emtia fiyatları enerji fiyatlarının katkısıyla yükseldi. Bu doğrultuda, ithalat fiyatlarının genel seviyesine ilişkin varsayımlar da enerji fiyatları kaynaklı olarak Temmuz Enflasyon Raporu varsayımlarımızın üzerinde kaldı. Uluslararası piyasalarda oluşan vadeli fiyat eğrisi önümüzdeki dönemde ithalat fiyatlarının bir süre daha yükseldikten sonra düşüşe geçeceğine işaret etmektedir."


Teknolojinin gelişimi ve hızlı sanayileşmenin yol açtığı küresel ısınma sorununun iklim değişikliklerini de beraberinde getirdiğine dikkati çeken Kavcıoğlu, küresel iklim değişikliklerinin iktisadi faaliyeti etkileyerek, başta gıda fiyatları olmak üzere genel fiyat düzeyinde ve dolayısıyla enflasyonda dalgalanmaya neden olabildiğini anlattı.


Kavcıoğlu, son dönemde yurt içi bankalar ve reel sektör tarafından da sürdürülebilirlik temalı sendikasyon kredi temini ve eurobond kıymet ihraçlarının gerçekleştirildiğini gözlemlediklerini belirterek, şunları kaydetti:


"Yurt içi bankalar ve reel sektörün fonlama yapısı içinde sürdürülebilir temalı kaynakların payının artmasını ve bu şekilde çevre dostu ve sosyal temalı yatırımların gerçekleştirilmesinin önemli olduğunu değerlendiriyoruz. Bu çerçevede, TCMB olarak para politikasının ana hedeflerinde bir değişikliğe yol açmadan, küresel iklim değişikliğinin yarattığı finansal riskleri azaltmak amacıyla sürdürülebilir finans uygulamalarını uzun vadeli bir politika olarak desteklemeyi önemsiyoruz. Bu doğrultuda söz konusu fonlama kaynaklarına dair teşvik edici zorunlu karşılık uygulamaları, sürdürülebilir temalı kıymetlerin TCMB likidite yönetimi çerçevesinde teminat olarak kabul edilmesi gibi çeşitli adımlara dair çalışmalarımızı sürdürüyoruz."


​​​​​​​(Bitti)




DİĞER HABERLER