TBMM (AA) - AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, "Cebir ve şiddetle hükümeti devirmek isteyen kim varsa suçu sübut olmuşsa ceza kanunu gereği cezası bellidir." dedi.
TBMM Genel Kurulunda, gündem dışı konuşmalardan sonra grup başkanvekilleri yerlerinden söz aldı.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan'ın, geçen cuma günü sözde Ermeni soykırımının tanınması, soykırım faillerinin isimlerinin kamusal alandan kaldırılması başlıklı bir kanun teklifini TBMM'ye verdiğini anımsattı.
Verilen kanun teklifinin en hafif ifadeyle haksızlık olduğunu belirten Usta, "Türkiye Cumhuriyeti devletinde, Türk bayrağının gölgesinde, Türk milletinin temsil iradesi olan TBMM'de tarihi gerçekler çarpıtılarak Türk milletine düşmanlık yapılamaz. Aziz milletim müsterih olsun, İYİ Parti olarak biz burada olduğumuz müddetçe Amerikan soykırım yalanlarına boyun eğmeyecek, oyunlarına gelmeyecek, içimizdeki karanlık zihniyetlere müsaade etmeyeceğiz. ABD Başkanı Biden'ın Ermeni olaylarıyla ilgili soykırım ifadesini kullanmasını şiddetle telin ediyor ve asla kabul etmiyoruz. ABD Başkanı'nın sözde soykırım ifadesi siyasi amaçlar uğruna uydurulan bir yalandır. Osmanlı Devleti Ermeniler ile değil, Ermeni terör örgütleri, Hınçak ve Taşnak şebekeleriyle mücadele etmiştir. Tıpkı bugün PKK ve YPG ile edilen mücadele gibi." diye konuştu.
Usta, Osman Kavala ile 9'u firari 17 sanığın, "15 Temmuz darbe girişimi" ile "Gezi Parkı olayları"na ilişkin iddialar kapsamında yargılandığı davanın kararına ilişkin de mahkeme heyetinin gerekçeli kararını görmeden bir ithamda bulunmanın doğru olmayacağını söyledi.
Mahkeme heyetindeki bir üyenin muhalefet şerhindeki hususların doğruluğu halinde yargının bağımsızlığına gölge düşeceğini ileri süren Usta, "Medyaya yansıyan muhalefet şerhindeki hususlar doğru yargılamayı yapan yargı mensuplarının muhakeme yetki ve yeteneklerini terk ettikleri anlamına gelir ki bu da daha vahim bir durumu ortaya koymaktadır. Yargıçların böyle bir kararı objektif şekilde değerlendireceklerine olan umudumuz ve inancımız devam etmektedir." dedi.
- "Osmanlı Devleti de Türkiye Cumhuriyeti de daima mazlumlara kucak açmıştır"
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay da Türkiye'ye ve Türk milletine düşmanlık besleyenlerin her yıl 24 Nisan'da sözde soykırım yalanlarıyla sahneye çıktığını, çeşitli yöntemlerle Türkiye'ye asılsız, yalan, iftira ve ithamlarla organize bir şekilde saldırdıklarını dile getirdi.
TBMM üyesi bir milletvekilinin bu minvalde vermek istediği kanun teklifinin de provokatif amaçlı olduğunun altını çizen Akçay, şunları kaydetti:
"24 Nisan, sözde soykırım yalanları için planlı ve maksatlı olarak seçilmiş bir gündür. 24 Nisan 1915'te yayımlanan genelgeyle Hınçak, Taşnak ve diğer terör örgütlerinin kapatılmasına, belgelerine el konulmasına ve 235 elebaşının tutuklanmasına karar verilmişti. Tehcir kararının hukuki ve tarihi çıkış noktası ise 27 Mayıs 1915'te çıkarılan sevkiyat kanunudur. Bu kanun doğrultusunda alınan zorunlu sevk kararı 24 Nisan kararlarının bir sonucudur. Osmanlı Devleti de Türkiye Cumhuriyeti de daima mazlumlara kucak açmıştır. Başta ABD olmak üzere bazı ülkelerin 1915 tehcirini soykırım olarak tanıma kararları ve her yıl bu konuyla ilgili yaptıkları açıklamaları hukuk dışıdır, akıl dışıdır, ayaklarımızın altındadır ve düşmanca bir tutum olarak değerlendirilmektedir. Sözde soykırım iddiası alçakça ve hadsizce bir yalandır, Türkiye 1915'te vatanını savunmuştur."
HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç da HDP Merkez Yürütme Kurulu'nun (MYK) 24 Nisan ile ilgili açıklama yaptığını ve birkaç noktaya değindiğini anımsattı.
Açıklamada, 107 yıllık acıları ve yası paylaştığını belirttiğini ifade eden Oluç, "Açıklamada, 'Tarihsel hakikatlerle yüzleşmek, mağdur halklar ve inançlardan özür dilemek ve onarıcı adalet yollarına başvurmak, birbirini anlamak ve tarihsel yaraları, samimi bir yaklaşımla sarmak ortak bir gelecek için vazgeçilmez adımlardır.' denildi. Partimizin tutumu budur. Biz tarihsel gerçeklerin bu Meclis'te konuşulmasını isteyen, talep eden ve savunan bir siyasi partiyiz. Bizim görüşlerimize katılmak zorunda değilsiniz ama bizim yapmak istediğimiz şey bu toplumda ve bölgede barış içinde bütün halklarla birlikte yaşayabilmenin imkanlarını yaratmaktır. Bu Meclis'te tarihsel gerçekleri suhulet içinde konuşmak hepimizin görevidir." görüşünü savundu.
- "Buradan siyaset üretmenin doğru olmadığı kanaatindeyiz"
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da Çanakkale'nin, inandığı yoldan geri dönmeyenlerin yolu, inanmışlığın ve adanmışlığın adı olduğunu söyledi.
107 yıl önce Çanakkale Kara Savaşları'nda destan yazan, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitleri rahmet, minnet ve şükranla andığını ifade eden Altay, "Çanakkale'de gerek deniz, gerek kara savaşlarında Anadolu coğrafyasının bütün etnik unsurlarına mensup insanlar el ele, koyun koyuna, omuz omuza düşmana karşı amansız bir mücadele vermişlerdir. Anadolu kardeşliğinin en güzel örneği Çanakkale Savaşları'nda bütün dünyaya gösterilmiştir. Hal böyleyken günümüzde etnik tartışmaları yeniden şu veya bu şekilde ateşlemenin, buradan siyaset üretmenin doğru olmadığı kanaatindeyiz." dedi.
Altay, Gaziantep Valisi Davut Gül'ün henüz kesinleşmemiş bir mahkeme kararı için "Devlet yarına bırakır ama yanına bırakmaz." açıklamasına tepki gösterdi.
"Devleti soyanların da devleti soyanlara yalakalık yapanların da hesabı yarına bırakılmıştır ama yanlarına bırakılmayacaktır." diyen Altay, "Mahkeme kararlarının meşruiyeti kamu vicdanındaki karşılığı kadardır. Herkes bilmeli ki yargı eliyle muhalefeti sindirmeye yönelik bu baskılar muhalefeti sadece ve sadece daha da büyütecek, daha da güçlendirecektir. Gezi özgürlüktür, Gezi, doğa ve çevreye saygıdır, Gezi bir adalet mücadelesidir, Gezi bir dayanışmadır. Ancak dün verilen bir karar Türkiye'de yargının içinde bulunduğu hal açısından bizi dünyaya utandıracak bir karardır. Umarım dün Gezi kararını veren hakimler, savcılar; Ergenekon ve Balyoz'un müebbet kararını veren hakim, savcılar gibi bir gün kaçak ya da mahkum durumuna düşmez." ifadelerini kullandı.
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan ise hukukun üstünlüğüne inanan insanlar olduklarını dile getirdi.
"Karar hoşumuza gidince iyi, gitmeyince bence kötü" diyecek karakterde insanlar olmadıklarının altını çizen Turan, şöyle konuştu:
"Kararlara sevinenler de olur üzülenler de olur. Bizim gün geldi partimiz kapatıldı, tarihte küçük bir hatıra dedik, kınamadık bile. Daha ötesi, genel başkanımız şiir okuduğundan dolayı haksız, hukuksuz şekilde ceza aldı. Onurumuzla zindana gittik, teslim olduk. Mahkeme önünde ağzından salyalar akarcasına, hakim tehdit etmeyi, savcı tehdit etmeyi, Cumhurbaşkanı tehdit etmeyi aklımıza bile getirmedik. Devlet adamlığının, millet adamlığının bu olmadığını düşünüyoruz. Kaldı ki dava devam ediyor. Şu an mahkeme kararını verdi ancak istinaf safhası olacak, Yargıtay safhası olacak. Devam eden bir süreç var. Cebir ve şiddetle hükümeti devirmek isteyen kim varsa suçu sübut olmuşsa ceza kanunu gereği cezası bellidir."