Anasayfa Güncel Ekonomi Spor Siyaset 3.Sayfa Eğitim Yaşam Dünya Sağlık Teknoloji Bunları Biliyor musunuz?

TBMM Başkanı Şentop, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu: (2)

03.02.2021 13:37:00
"TBMM'ye bu şekilde bir tembihte bulunması, nasihatte bulunması, öğüt vermesi Anayasa Mahkemesinin çok açık bir yetki aşımıdır. Bu kararı, bir siyasi bildiriye dönüştüren bir kısmıdır bu" "Anayasa Mahkemesine, ne demek istediğine dair bir açıklama isteyen bir yazı göndereceğiz"

TBMM (AA) - TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Anayasa Mahkemesinin, eski CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında verdiği ikinci ihlal kararının gerekçesine ilişkin, "TBMM'ye bu şekilde bir tembihte bulunması, nasihatte bulunması, öğüt vermesi Anayasa Mahkemesinin çok açık bir yetki aşımıdır. Bu kararı, bir siyasi bildiriye dönüştüren bir kısmıdır bu." dedi.


Şentop, CNN Türk'ün canlı yayınında soru üzerine, Anayasa Mahkemesinin, Berberoğlu hakkında verdiği ikinci ihlal kararının gerekçesinin Resmi Gazete'de yayımlanmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.


Anayasa Mahkemesi kararını okuduğunu, 37 sayfa, uzun bir karar olduğunu anlatan Şentop, kararda hukuki bölümler, görüşler bulunduğunu, prensip olarak katıldığını bildirdi.


Şentop, Anayasa Mahkemesi kararlarının, gerek anayasaya göre gerek Anayasa Mahkemesi Kuruluş ve Yargılama Usulleri Kanunu'na göre bağlayıcı olduğunu, bunda bir tereddüdün bulunmadığını ifade etti.


Diğer mahkemelerin buna uyması gerektiğini vurgulayan Şentop, "Kararın doğruluğu yanlışlığı ayrı bir tartışma konusudur. Anayasa Mahkemesinin ihlalin ortadan kaldırılmasına yönelik verdiği kararın, yani yeniden yargılama kararına uyulması gerekir. Bu karar sonucunda da yerel mahkemenin, yeni Anayasa Mahkemesi kararında gösterilen durma kararını vermesi gerekir. O zamanda söyledim, bugün de bunu söylüyorum." diye konuştu.


-"Siyasi bildiri diyebileceğimiz bir bölüm var"


Şentop, Anayasa Mahkemesi kararında bir de "siyasi bildiri" diyebilecekleri bir bölüm bulunduğunu, bunun Meclis ile ilgili kısım olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Bu kararın hüküm kısmı dediğimiz şey, 140. paragrafta var. Orada açıkça 4 şey söylüyor: Yeniden yargılama yapılmalı, infazın durdurulmasına karar verilmeli, hükümlü statüsünün kaldırılması ve yargılama süreciyle ilgili durma kararı verilmesi. Bunlar 14. Ağır Ceza Mahkemesine, neyin, nasıl icra edileceğine dair, hak ihlalinin nasıl ortadan kaldırılacağına dair verilen, Anayasa Mahkemesi tarafından bir hüküm. Bununla ilgili tereddüt yok. Gerek anayasa, gerek atıf yaptığı Anayasa Mahkemesi Kuruluş ve Yargılama Usulleri Kanunu, bu konuda Anayasa Mahkemesine iki yetki veriyor: Hak ihlali var mı yok mu bunun tespiti, ihlal varsa bunun nasıl giderileceğine dair bir hüküm. Bu bazen, nasıl giderileceğine idareye bırakabilir bazen de nasıl giderileceğini açık şekilde yazabilir. Burada açık şekilde, mahkemeye nasıl giderileceğine dair bir hüküm vermiş. Anayasa Mahkemesi orada kalmıyor, daha sonra: 'anayasa ve kanunlara mahkemelerin uyması konusundaki hususlarda bütün kamu kurumlarına görevler düşmektedir...' Bütün devlet kurumlarına, başta TBMM ve HSK olmak üzere, bütün kamu kurumlarının anayasa ve hukuk kurallarına uyması konusunda, mahkemeyi demek istiyor, ikaz etmesi veya ne gerekiyorsa yapması lazımdır gibi bir hüküm veriyor. "


"Anayasa Mahkemesi, tabiri caizse bir çağrı yapıyor, 'hep beraber bu işe sahip çıkalım' gibi bildiri yapıyor." diyen Şentop, bunun Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkileri arasında olmadığını söyledi.


Şentop, "TBMM'ye bu şekilde tembihte, nasihatta bulunması, öğüt vermesi, Anayasa Mahkemesinin çok açık bir yetki aşımıdır. Bu kararı, bir siyasi bildiriye dönüştüren bir kısmıdır bu." ifadelerini kullandı.


Türkiye'de zaman zaman görevini yapmayan kurumlar olabileceğini, yargı kurumlarının da yanlış yapabileceğini dile getiren Şentop, ancak bir hukuk kuralı ihlali veya hukuka aykırılık söz konusuysa bunu gidermek için başka hukuka aykırılıklar içine girmeye gerek olmadığını kaydetti.


Hukuka aykırılıkları, hukuk düzeni içinde giderdiklerini, bunun bazen zaman alabileceğini ifade eden Şentop, "Hukuk sistemi ve hukuk kuralları içinde bu hukuka aykırılığı gidermek mümkün. Herkesin yapması gereken de budur. Bir hukuka aykırılık var diye, bu hukuka aykırılığı başka yeni hukuka aykırılıklar geliştirerek yapmak, yeniden ayrı sorunlar ortaya çıkartıyor. Haklı pozisyondaki birtakım kararları da bazı açılardan haksız pozisyonlara düşürüyor." diye konuştu.


-"Anayasa Mahkemesi açıkça yazmalı"


TBMM'ye yönelik, bu kararla ilgili olarak bir ihlalin giderilmesine yönelik bir hükmün olmadığına dikkati çeken Şentop, TBMM'ye, "Bu kararın uygulanması için hep beraber, bütün kurumlar destek verelim. Harekete geçelim." denildiğini söyledi.


Şentop, Anayasa Mahkemesinin, TBMM bağlamında ne dediğini sorarak, "TBMM, bu Anayasa Mahkemesi kararına uymayan mahkemeyi, bir kanunla kaldırsın mı? Anayasa Mahkemesinin bu kararını okutmak suretiyle Sayın Berberoğlu'nun dokunulmazlığının iadesi mi söz konusu olabilir? Ki bunlar beni kanaatimce anayasa ve mevzuata göre mümkün değil. Anayasa Mahkemesi, eğer bunları söylüyorsa, açıkça yazmalı. " değerlendirmesinde bulundu.


-"Mahkemeye yazı göndereceğiz"


TBMM Başkanı Şentop, Anayasa Mahkemesinin içtüzüğünün tavzih veya maddi hatanın düzeltilmesi başlıklı 82. maddesi doğrultusunda Anayasa Mahkemesine bugün ya da yarın bir yazı göndereceklerini bildirerek, "Meclisin adını geçiriyorsun bir cümlenin içinde ama Meclis sana göre ne yapmalı?" diye sordu.


Anayasa Mahkemesi kararında, kesin hükmün ne zaman ortadan kalkacağına dair hiçbir cümle bulunmadığına işaret eden Şentop, şunları kaydetti:


"Eğer Anayasaya Mahkemesinin kararı, nihai bir kararsa bu konuda, bunu ortadan kaldıracak bir kararsa eğer, doğrudan Meclise göndersin, biz de okuyalım Mecliste ve dokunulmazlık, milletvekilliği tekrar kazanılsın. Bu kararda mahkeme 37 sayfa yazmış ama şunu söylemiyor; mesele şu, milletvekilliği nasıl düştü, kesin hükmün Genel Kurula bildirilmesiyle. Bir kesin hüküm olacak bunun için öncelikle ve bu kesin hüküm Genel Kurula bildirilecek. Tersi nasıl olabilir? Tersine dair bir düzenleme yok anayasada. Ama en azından hukuk mantığına göre; bir kesin hüküm ortadan kalkarsa, o zaman kesin hükme bağlı sonuçların da ortadan kalkabileceğini düşünebiliriz. Dolayısıyla kesin hüküm ne zaman ortadan kalkacak? Buna dair hiçbir cümle yok Anayasa Mahkemesi kararında. Eğer kesin hüküm, Anayasa Mahkemesinin bu kararıyla kalkıyorsa Anayasa Mahkemesi niye uğraşıyor o zaman '14. Ağır Ceza Mahkemesine bir daha göndereyim de bu dört şeyi yapsın' diye niye uğraşıyor. Kendi kararıyla bu kesin hüküm kalkıyorsa Meclise göndersin, biz de kesin hükmün kalktığını Genel Kurula okutalım ve sonuç alınsın. Anayasa Mahkemesi bu fikirde olmadığı için uzun uzun anlatıyor ve tekrar 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderiyor, 'Durma kararı ver. Kesin hükmü sen kaldır' diyor. Bu demek ki Anayasa Mahkemesinin yetkisinde değil kesin hüküm. Bunu kararında uzun uzun, açık açık anlatmış olmasına rağmen kalkıp da TBMM'ye de 'hep beraber bu işe sahip çıkalım' gibi bir talepte, tavsiyede, tembihte bulunmasını çok yadırgadığımı ifade etmek isterim. Haklı pozisyondayken bu, bir kararı bence bir açıdan ciddi ölçüde yaralıyor. Ben bu anlamda bir tavzih, bir açıklama, ne demek istiyor, TBMM ne yapması gerekir bunu açıkça yazması konusunda, eğer öyle değil de buradaki ifadeler bir hata sebebiyle veya düşünmeden konulmuşsa onun düzeltilmesi konusunda bir yazı yazacağız, göndereceğiz."


TBMM Başkanı Şentop, Enis Berberoğlu'nun dokunulmazlığı yeniden kazanması için kesin hükmün ortadan kalkması gerektiğini vurguladı.


Durma kararı verildikten sonra bunun usulüne göre Adalet Bakanlığına ve Meclis'e gelmesi gerektiğini belirten Şentop, "Çünkü durma kararı vermesi, dokunulmazlığının var olduğunu kabul etmesi; dokunulmazlığın var olduğunu kabul etmek de milletvekilliğinin mevcudiyetini kabul etmek anlamına gelir. Meclis de bunun gereğini o zaman yapacaktır. Meclis'e kesin hükmün ortadan kalktığına dair bir karar gelmesi ve bunun Genel Kurulda okutulması gerekir. Bu söylediğim tamamen bir yorumdur. Bu konuyla ilgili hukuki düzenlemelerde bulunmadığını, İçtüzük ve Anayasa'da düzenlenmiş bir konu olmadığını da ifade etmek isterim. " diye konuştu.


(Sürecek)


DİĞER HABERLER