ANKARA/AZEZ (AA) - Yunus Emre Enstitüsü (YEE) Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, Suriye'de insanların 10 yılı aşkın süredir çok zor şartlar altında yaşadıklarını belirterek, bu toprakların müzikten edebiyata, sinemadan çeşitli sanatlara kadar yeniden üretimin merkezi olması gerektiğini, güvenli bölgede yaşayan insanların umutlarının yeşermesi için her türlü desteği vereceklerini bildirdi.
Suriye'nin kuzeyindeki Azez ilçesinde 92.2 frekansında 2019'da yayın hayatına başlayan "Güvenli Bölge Radyosu", bugün YEE ile Türkçe yayın servisine başladı.
Suriyeliler, güvenli bölgede hizmet veren ilk Türkçe yayını araçlarında dinledi.
Belirli saatlerde Türkçe hizmet verecek radyoda, dil ve kültür programlarının yanı sıra Türkiye'den ve dünyadan haber kuşağı yer alacak.
YEE Başkanı Ateş, Azez Radyosu'nun Türkçe yayınının ilk konuğu olarak canlı yayına katıldı ve soruları yanıtladı.
YEE'nin dünya çapında yürüttüğü Türkçe öğretimi ve kültür sanat çalışmalarından bahseden Ateş, özellikle Kovid-19 salgını döneminde uzaktan Türkçe öğretim çalışmalarına hız verildiğini ve bu dönemde 235 bin kişinin en az 3 ay boyunca Türkçe öğrendiğini söyledi.
Ateş, Türkçeye yoğun ilginin sadece Türkiye'ye yakın coğrafyalardan değil, dünyanın her bölgesinden olduğuna dikkati çekerek, Türkçenin Yunus Emre ile insanlığın ortak paydasını temsil ettiğini söyledi.
Sadece Türkçe öğretmediklerinin altını çizen Ateş, bir yandan sürekli kendilerini kültürel olarak geliştirirken, diğer yandan da dünyanın her tarafına "iyiyi ve güzeli" yaymaya çalıştıklarını vurguladı.
Ateş, "Biz dünyada her sene yaklaşık 1000 faaliyet yapıyoruz. Bu 1000 faaliyetin tek bir ortak paydası, söylemi vardır. O da bütün yaratılmışlar nezdinde güven oluşturmaktır. Yunus Emre Enstitüsü olarak biz algı, imaj oluşturmaya, çalışmayız. Sadece güven oluşturmaya çalışırız. Çünkü güven insanın en temel ihtiyacıdır." dedi.
YEE'nin dünya çapındaki merkezlerinin sayısına ilişkin soruya yanıt veren Ateş, 11. yılında YEE'nin dünyada 64 merkez açtığını ifade etti.
Ateş, Azez'den sonra Afrin'de de merkez açtıklarını ve fiilen El-Bab'da da faaliyetlere başladıklarını belirterek, Suriyelilerin dil ve kültür sanat alanlarında gelişimini destekleyeceklerini dile getirdi.
- "Güvenli bölgede yaşayan insanların umutlarının yeşermesi için biz buradayız"
Suriye'de insanların 10 yılı aşkın süredir çok zor şartlar altında yaşadıklarını kaydeden Ateş, "(İnsanlar) Kültürel olarak kendilerini ifade etmeliler. Kültür sanat, müzikten edebiyata, sinemadan çeşitli sanatlara kadar yeniden üretimin merkezi olmalı bu topraklar. O açıdan da biz en son yaptığımız 'Hatırladıkça Biz Oluruz' etkinliğinde de gördük ki ortak ve güzel geçmişimizi yeniden yad etmemiz gerekiyor. Ama sadece geçmişte kalmadan bugün kendi kaderimizi kendimizin belirlemesi gerekiyor. O yüzden bu güvenli bölgede yaşayan insanların umutlarının yeşermesi için biz buradayız ve her türlü desteği vermek istiyoruz."
Ateş, YEE'nin Türkçe öğretiminde bir marka haline gelmesi sürecine ilişkin bir soruya da yanıt verdi.
Türkçenin yeniden gündeme gelmesinin çok kıymetli olduğuna işaret eden Ateş, 11 yıldır yabancılara Türkçe öğretimi konusunda hem materyal ürettiklerini hem de Türkçenin uluslararası bir dil olması için çalıştıklarını söyledi.
Ateş, özellikle son 3 yıldır yoğun bir denetime tabi olduklarını ve geçen hafta "ALTE Kalite Nişanı" belgesini almaya hak kazandıklarını dile getirdi. Böylelikle Türkçenin uluslararası kabul gören ilk ve tek sınavının Türkçe Yeterlik Sınavı (TYS) olduğunun tescillendiğini belirten Ateş, bunun çok kıymetli olduğunu vurguladı.
Ateş, Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduktan sonra ilk kurduğu kurumlardan birisinin Türk Dil Kurumu (TDK) olduğunu da hatırlattı.
- "Buradaki halklarla, kültürle ve dillerle biz yeniden ortak geleceğimizi inşa edebiliriz"
Dilin yaratmanın ilk adımı olduğunu aktaran Ateş, "Biz dünyada ne üretiyorsak kendi dilimizle üretiyoruz. Kendi dilimize dair bir bilinç geliştirmemiz gerekiyor. Özellikle de bu bölgede kendimize güvenmemiz gerekiyor. Çok uzak, okyanusun ötesinden insanların gelip vaziyet almamaları gerekiyor. Buradaki halklarla, kültürle ve dillerle biz yeniden ortak geleceğimizi inşa edebiliriz. Yunus Emre Enstitüsü de bu açıdan bu güzel gelişmeye katkı sağlamak için bölgededir." diye konuştu.
Ateş, Azez ve Suriye halkına her şeye rağmen umutsuzluğa düşülmemesi tavsiyesinde bulunarak, İkinci Dünya Savaşı'nda meydana gelen yıkım ve zarar sonrası Avrupa'nın yeniden doğarak güçlenmesi örneğini verdi.
Nefes alındığı sürece umudun var olduğuna işaret eden Ateş, "Onun için Yunus Emre nefese çok önem vermiştir. Çünkü her an yeniden canlanır insan. Onun için buralarda yaşayan Müslüman halkların ümitvar olmaları gerekiyor. Geleceklerini kendileri tayin etmeleri gerekiyor. Onun için karamsarlığa ve depresyona gerek yok. Yeniden inşa edilebilir, daha güzeli yapılabilir. Umutla, Türkiye ile birlikte bu yolculuğa çıkmakta yarar var." ifadesini kullandı.
Yayın sonrasında Türk dünyası ozanları Ozan Nihat ve Aşık Kaptani sazlarıyla sanatlarını icra etti.