Sosyal medya fenomenleri Alisya Bahar Candan ve kamuoyunda "Nihal Candan" olarak tanınan ablası Gülnihal Çiçek'in de aralarında bulunduğu 21 sanığın "suç örgütüne üye olmak" ve "dolandırıcılık" suçlarından yargılanmalarına devam edildi.
Küçükçekmece 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, Alisya Bahar Candan'ın da aralarında bulunduğu 12 tutuklu sanık ile tutuksuz sanık Gülnihal Çiçek katıldı.
Bazı tutuklu sanıkların Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi ile katılım sağladığı duruşmada, müştekiler ve taraf avukatları da hazır bulundu.
Tutuklu sanık Alisya Bahar Candan'ın, ailesi salona girene dek kapıya baktığı görüldü.
Candan, duruşma salonuna gelen ablası Çiçek'e "Çok güzel olmuşsun." dedi.
Müştekilerden Ercan Turanlı, 35 yıldır esnaflık yaptığını, bir dostundan belirli bir araç listesi geldiğini, bunların parayla veya takas yoluyla indirimli alınabildiğini duyduğunu anlattı.
Kendisinin de araç almak için başvuruda bulunmak üzere harekete geçtiğini belirten Turanlı, noterde satış ve devir işlemi yaptıklarını ancak alacağı aracın teslim edilmediğini, 300 bin lira dolandırıldığını ve sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.
Turanlı, Candan kardeşlerle ilgili, "İnternetçi ablaları burada gördüm. Bu ablaların bana karşı bir eylemi yok." dedi.
Müştekilerden Emre Karataş, kendisine "İcrada arabalar var, uyguna geliyor." denildiğini iddia ederek, "'Eşimize, dostumuza yardımcı olalım, para kazanalım.' diyorlardı. Araçlar alınmaya başlandı. Araçların gerçekten geldiğini gördüğümde ben de bu işe girdim. Kendi aracımı satıp para gönderdim, karşılığında lüks araç alacaktım ancak araç teslim edilmedi." diye konuştu.
Kars'ın Sarıkamış ilçesinde nüfus müdürü olarak görev yaptığını belirten müşteki Özkan Yıldız, H.Z.P. adlı personelin yıllık izin talebinde bulunurken icralık araçları alıp piyasadan yüzde 20 daha ucuza satan birileriyle tanıştığını, bu şekilde kendi aracını da değiştireceğini söylediğini anlattı.
H.Z.P'nin "Aracını değiştirmek istersen sana da alabiliriz." dediğini öne süren Yıldız, şunları ifade etti:
"Sonraki süreçte bana telefondan araç listesi gönderdi. Volkswagen Passat'ı seçip kendi aracımla takas yapmak istediğimi söyledim. Eşime vekalet vererek Elsa Otomobil yetkilisi Uğur adlı kişiyle devir işlemini gerçekleştirdik. Aynı şirketin hesabına 90 bin lira havale yaptım. H.Z.P. aracımın 21 gün içinde teslim edileceğini söylemişti ancak bu süre geçmesine rağmen araç teslim edilmedi. Aradığımızda deprem nedeniyle vergi dairelerinde sıkıntı olduğunu, bu yüzden vergiden düşüremediklerini ve gecikmeler yaşandığını belirterek aracımın teslim edileceği vaadinde bulundu. Bugünkü tarih itibarıyla yasal faiz dikkate alındığında zararım 700 bin liradır. Tüm sanıklardan şikayetçiyim."
Müşteki Sinan Damgacı, bir keresinde sanık Bahar Candan'ın, diğer sanık Onur Apaydın'dan para istediğini duyduğunu, Apaydın'ın ise kızdığını söyledi.
Tüm sanıklardan şikayetçi olduğunu belirten Damgacı'nın ardından söz alan Bahar Candan, "Sinan bey konuşmalarında Nihal ve Bahar'ın bir şey görmediğini söyledi ama tüm sanıklardan şikayetçi olduğunu belirtiyor. Öyleyse biz sizi dolandırdık mı? Ben 1 yıldır içerideyim hakim bey. Benden şikayetçi mi?" diye sordu.
Sanık Gülnihal Çiçek de söze katılarak "Se, salarla, mış, mişlerle hapis yatıyoruz hakim bey." ifadesini kullandı.
Damgacı, bunun üzerine "Ben her şeyi net bir şekilde bilemem. Kim suçluysa şikayetçiyim." dedi.
Gülnihal Çiçek, daha sonra sağlık sorunları yaşadığı gerekçesiyle salondan ayrıldı.
Diğer müştekiler de ifadelerinde zarar miktarlarını açıklayarak, sanıklardan şikayetçi olduklarını bildirdi.
Duruşmanın 20 Eylül Cuma günü ifadelerin alınmasıyla devam etmesine karar verildi.
İddianameden
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 38 müşteki, 1 müşteki sanık, Gülnihal Çiçek ve Alisya Bahar Candan'ın da aralarında bulunduğu 21 sanık yer alıyor.
İddianamede, Onur Apaydın ve İlker Oflu'nun şebekenin elebaşları olduğu, dolandırıcılık ve tefecilik suçlarından gelir elde etmek üzere teşekkül eden organize suç örgütünün üyesi olan şüphelilerin, örgüt yapısı ve iş bölümünün sağladığı kolaylıktan faydalanarak suç dünyasında "sazan sarmalı" olarak tabir edilen dolandırıcılık yöntemini uyguladıkları belirtiliyor.
İddianamede, Alisya Bahar Candan'ın ablası Gülnihal Çiçek'e göre suç örgütü içinde daha etkin rol oynadığı, sanık Çiçek'in tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alınıp adli kontrol şartıyla tahliye edildiği anlatılıyor.
Alisya Bahar Candan'ın, "suç örgütüne üye olmak" ve "kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık" suçlarından 14 yıldan 44 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Gülnihal Çiçek'in ise aynı suçlardan 8 yıldan 24 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
Diğer sanıklar hakkında ise farklı suçlardan değişik sürelerle hapis cezası talep ediliyor.