TBMM (AA) - HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Zamlar arka arkaya geliyor. Sofra yangın yeri. Açlık ve yoksulluk ülkenin neredeyse yüzde 99'unu sarmış durumda. Bir avuç sermayedar, yandaş, rantçı, talancı dışında halk yoksullaşıyor, açlığa mahkum ediliyor." dedi.
Sancar, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, dün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü olduğunu anımsatarak, "Dünya Kadınlar Günü aynı zamanda ve esas olarak kadınların mücadele günüdür. Özgürlük, eşitlik ve demokrasi için kadınların bitmek bilmeyen, baş eğmeyen, dur durak tanımayan mücadelelerinin günüdür. Dün bunu her yerde bir kez daha gösterdiler." ifadelerini kullandı.
Kadın mücadelesinin kendilerine yol gösterdiğini, ışık tuttuğunu vurgulayan Sancar, "Direniş nasıl yapılır, özgürlük mücadelesi birlikte nasıl yürütülür bunu öğretiyor. Demokrasi ittifakı dediğimiz hedefe nasıl varabileceğimizi kadın mücadelesi her gün ve her alanda bir kez daha ortaya koyuyor." diye konuştu.
HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına da değinen Sancar, "İktidarın HDP ve kadın düşmanlığını zaten biliyoruz ancak iktidarın hukuksuzluklarından söz eden siyasi muhalefetin de mesele HDP olunca hukuk varmış gibi davranması, hukuksuzlukta iktidarla bu konuda ortaklaşması asla kabul edilemez. Bu tutum mutlaka demokratik kamuoyu ve vicdanlarda kaydını bulmuştur. Kadınlar bunu unutmayacaktır ve mutlaka bunun faturasını da bütün bu güçlere birlikte çıkaracaklardır." görüşünü savundu.
Sancar, ne yapılırsa yapılsın HDP'nin yolundan ayrılmayacağını, hedefinden şaşmayacağını belirterek, "Demokratik siyaset bizim hayat alanımızdır, varoluş zeminimizdir. Bütün zulme, baskıya, her türlü yıldırma girişimine karşı kadın mücadelesinin bize tuttuğu ışıkla yolumuza devam edeceğiz ve bu düzeni, rejimi mutlaka hep birlikte değiştireceğiz." dedi.
- "Yarın, öbür gün başka gıda maddelerinde de aynı tabloyu yaşayacağımız kesindir"
Partisinin Ekonomi Komisyonu'nun geçen hafta "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Zam Raporu"nu açıkladığını anımsatan Sancar, "Bu sistemin zamlarla nasıl bir talan rejimine dönüştürüldüğünü, yaşamın her alanında nasıl bir yıkıma neden olduğunu ayrıntılarıyla ortaya koydular. Zamlar arka arkaya geliyor. Sofra yangın yeri. Açlık ve yoksulluk ülkenin neredeyse yüzde 99'unu sarmış durumda. Bir avuç sermayedar, yandaş, rantçı, talancı dışında halk yoksullaşıyor, açlığa mahkum ediliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Sancar, TÜİK verilerine göre bile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar elektriğe yüzde 237, doğal gaza ise yüzde 133 zam yapıldığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Benzer şekilde son üç yılda temel gıda ürünlerinde yaşanan zamlar öyle yıkıcı ki örneğini hafta sonu gördük. Ayçiçek yağında stokların tükenmesi ve fiyatların daha da artması riski mevcuttur, yurttaşlarımız, insanlarımız bu tehlikeyle karşı karşıyadır. O nedenle marketlere akın ettiler ama marketlerde kuyruklar oluştu çünkü yağ satışı sınırlanmıştı. Yarın, öbür gün başka gıda maddelerinde de aynı tabloyu yaşayacağımız kesindir. Ayçiçek yağına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yürürlüğe girdiği tarihten bu yana yapılan zam yüzde 200'ü bulmuştur. Şu an yaşananlar uçsuz bucaksız ayçiceği ve buğday tarlalarını birer çöle, inşaat alanlarına çeviren iktidarın rant ve talan politikalarıdır."
- "Zeytinliklerine sahip çıkacağız"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmaya değinen Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biraz önce AKP Genel Başkanı'nı dinlediniz. Yine bütün sorunların kaynağını başka faktörlere, özellikle dış gelişmelere bağladı. Kendilerinin hiçbir şeyde sorumluluğu yok. 20 yıldır iktidardalar ama hiçbir sorunun sorumluluğunu üstlenecek basireti, dirayeti, samimiyeti, dürüstlüğü göstermiyorlar. İyi bir şey olduğunda kendileri bunun sahibi ama her türlü felaket ve sorun, onların dışındaki sebeplerden kaynaklanıyor.
Anlayış bu ama ortada büyük bir yalan var. Toplumu bu yalanla kandırmaya devam edeceklerini sanıyorlarsa büyük yanılıyorlar. Bu yalanları artık kimse yemiyor, yutmuyor. Kendilerini şimdi neyle aklamaya çalışıyorlar? 'Ukrayna savaşı çıktı o nedenle küresel piyasalarda kriz var, enflasyon sadece bu ülkenin değil dünyanın bir gerçekliği' diye kendilerini aklamaya çalışıyorlar. O zaman soralım; 31 Aralık gecesi tarihin en büyük zamanları yapıldı o zaman Ukrayna savaşı var mıydı? Verimli tarım arazilerini ağır maliyet nedeniyle ekilip biçilemez hale getirip üreticiyi, çiftçiyi tasfiye ederken yerlerine ithalat vurguncularının önünü açarken Ukrayna savaşı mı vardı? Üç yıl önceki tanzim satış kuyruklarında Ukrayna savaşı mı vardı? Askıda ekmek kampanyası sırasında Ukrayna savaşı mı vardı?
Kendisine fazlasıyla yeten bir ülkeyi dışa bağımlı hale getiren bu iktidardır. Daha geçen hafta zeytin bahçelerini talana açtılar. Ayçiçek bahçeleri yetmedi, doğayı her alanda tahrip etmek yetmedi şimdi asırlık zeytin ağaçlarını yine bu rantçıların talanına açmaya yönelik bir yönetmelik çıkardılar. Şimdi de gözlerini zeytinliklere diktiler ama halkımız direniyor. İnsanlarımız bu talana karşı çıkmaya kararlı. Bu yönetmeliği uygulatmayacağız, zeytinliklerine sahip çıkacağız."
- "Çözümün de nerede olduğunu göstermek görevimizdir"
Nerede kriz varsa iktidarın hemen oradan fırsatçılık devşirmeye çalıştığını öne süren Sancar, "Petrol fiyatlarında her gün yeni zamlar ilave ediliyor. Peki bunun gerçekten küresel piyasalardaki petrol fiyatlarının artışıyla doğrudan bağı nedir? Rakamlara bakalım. Geçen ekim ayında petrolün varil fiyatı 80 dolar. Bir litre mazot kaç lira? 8 lira. Petrolün varil fiyatı bugün 130 dolar civarında. Yani dünya petrol fiyatlarında artış yüzde 60. Peki motorinin litresi bugün ne kadar? Şimdilik 23 lira. Her gün yeni zamlar geliyor daha da artacak. Ekim ayına göre artış ne kadar? Yüzde 300. Küresel piyasalarda petrolün varil fiyatı bu 4,5,6 ayda yüzde 60'a yakın artmışken bu ülkede özellikle motorin yüzde 300'ün üzerinde artmış. Daha da artacak." dedi.
Sancar, petrol fiyatlarının dünyadaki artışı ile Türkiye'deki artışı arasında beş kat fark olduğunu vurgulayarak, "Bu fark nereye gidiyor? Bu fark talancılara, rantçılara, bir avuç sermayedara gidiyor. Faturayı kim ödüyor? Çiftçimiz, halkımız, yoksullarımız, bu ülkenin yüzde 99'u ödüyor. Yüzde 1'in refahı artıyor, serveti büyüyor. Yüzde 99 açlığa, sefalete mahkum ediliyor. Bu düzen böyle gidemez. Sefaleti bitireceğiz, ranta son vereceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Çoklu bir kriz yaşandığını ve bu çoklu krizin yönetim sistemiyle de çok doğrudan bir ilişkisi olduğunu verilerle ortaya koyduklarını ifade eden Sancar, "Bu ülkede bu hükümet sisteminin ve bu sistemi yürüten iktidarı besleyen yapısal nedenler var. Bu ülkede Kürt sorunu diye bir gerçeklik var. Kürt sorununda çözümsüzlük aynı zamanda güvenlikçi politikalar, savaş politikaları demektir." şeklinde konuştu.
Gıda alanında yaşanan krizin aşılması için acil olarak tarımsal üretimi arttıracak politikaların devreye sokulması gerektiğine işaret eden Sancar, "Bunun için çiftçilerin üretime dönebilmesinin sağlanması amacıyla tohum, gübre, mazot, elektrik ve sulama giderlerinin ihtiyaç sınırlarına kadar kamu tarafından karşılanması lazım. Bunun için bir düzenleme derhal Meclise getirilmeli." dedi. Konuya ilişkin diğer çözüm önerilerini de anlatan Sancar, "Bunlar hayata geçirilmesi zor işler değil. Yeter ki halkı düşünen bir yönetim olsun. Eğer yönetim halkı düşünmüyorsa o zaman halk yönetimi buna zorlamalıdır. Her yerde, her alanda mücadeleyi büyüterek, birleşerek, birlikte güçlenerek yürürsek biz iktidarı da değiştirmeden henüz bu talepleri hayata geçiririz. Bunları hayata geçiririz, iktidarı da göndeririz. Bu iktidarı gönderdikten sonra da adil, demokratik bir yaşamı inşa edecek gücü o zaman yönetime taşırız ve hep birlikte bu ülkeyi büyük barışla, demokrasiyle yönetme imkanlarını yaratırız." ifadesini kullandı.
Sancar, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Dünya halklarının sesine kulaklarını tıkayanlar ısrarla güç ve egemenlik savaşlarını yürütüyorlar. Ukrayna savaşı evet bir birikimin sonucu ama Rusya'nın müdahalesinin de kabul edilemez bir işgal operasyonu olduğu açık, ortada. Ancak küresel zeminde savaşların sebeplerini yaratan bir düzenin de hakim olduğunu görmemiz gerekiyor. Orta Doğu'da savaş, şimdi Ukrayna'da, bundan öne Kafkasya'da, dünyanın çeşitli yerlerinde savaş bu küresel egemenlik mücadelelerinin ve paylaşım çabalarının sonuçlarıdır. Somut herhangi bir askeri operasyona karşı somut tavrımız açıktır. Kim ki uluslararası hukuka aykırı işgal politikası yürütür onu en net şekilde reddederiz, buna karşı çıkarız fakat çözümün de nerede olduğunu göstermek bizim görevimizdir, boynumuzun borucudur."