Anasayfa Güncel Ekonomi Spor Siyaset 3.Sayfa Eğitim Yaşam Dünya Sağlık Teknoloji Bunları Biliyor musunuz?

Sancar, HDP TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu:

16.03.2021 15:24:00
"Onlar bizi kapatmayı, siyaset dışına itmeyi tartışadursunlar biz en geniş demokrasi ittifakıyla bu iktidar dönemini kapatmanın, yeni bir dönemi başlatmanın mücadelesini yürütmeye devam edeceğiz" "Bir iktidar, seçim kanunlarıyla oynama ihtiyacı duymaya başlamışsa bu da bir başka itiraftır. Biliyor ki kaybetmiştir, artık halkın desteğiyle iktidarını sürdüremeyecektir. O zaman halkın desteği olmadan da çoğunluğu nasıl elde ederim diye hesaplar, fitneler, cinlikler peşinde koşmaya başlarlar. Ne yap

TBMM (AA) - HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Onlar bizi kapatmayı, siyaset dışına itmeyi tartışadursunlar biz en geniş demokrasi ittifakıyla bu iktidar dönemini kapatmanın, yeni bir dönemi başlatmanın mücadelesini yürütmeye devam edeceğiz." dedi.


Sancar, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, geçen hafta dünyanın her yerinde ve Türkiye'de kadınların, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü alanlara çıkarak büyük coşkuyla kutladığını söyledi.


Mart ayının "acılar ayı" olduğunu belirten Sancar, bugünün Halepçe katliamının da 33. yılı olduğunu anımsattı. Halepçe'de "soykırım" yapıldığını ifade eden Sancar, uluslararası güçlerin 33 yıldır bu tanımlamayı kabul etmeyişini de üzüntüyle, ibretle izlediklerini dile getirdi.


Kovid-19 pandemisinin birinci yılının geride kaldığını dile getiren Sancar, pandemide hayatını kaybedenleri rahmetle anarken, özellikle bu zorlu mücadelede hiç tereddüt etmeden en büyük fedakarlığı yapan bütün sağlık emekçilerini saygıyla ve minnetle selamladığını belirtti. Sancar, "Bu süre içerisinde halkı, salgının insafına terk eden, salgın ortamını tahakküm ve rant fırsatına dönüştürmekten hicap duymayan bir iktidar zihniyetini hep birlikte yaşadık, gördük. Türkiye'de insanlar, bu politikalar nedeniyle pandeminin maliyetini dünyanın geri kalanından neredeyse iki kat daha fazla ödedi. İşsizlik sadece bu bir yılda 6 milyon arttı." diye konuştu.


Sancar, pandemi sürecini bu şekilde yöneten iktidar yüzünden binlerce esnafın kepenk kapattığını öne sürerek, partilerinin yürüttüğü "İş ve Aş Buluşmaları" kapsamında gittikleri her yerde feryatları gördüklerini ifade etti.


Son bir yılda her şeye neredeyse yüzde 100 zam yapıldığını savunan Sancar, şunları söyledi:


"Bu iktidar, bu bir yılda sadece ekonomiyi değil aynı zamanda eğitimi de çökertti. Uzaktan eğitim sürecinde EBA erişim sistemine ülkedeki birçok öğrenci yoksulluktan, altyapı yetersizliğinden ve daha birçok nedenden dolayı ulaşamadı. Öğrenciler, EBA sistemine ulaşabilmek için evlerinden kilometrelerce uzağa yürüyerek internetin çekeceği yer aradılar. Yetkililer de çıkıp 'eğitim sürecinde hiçbir aksaklık yaşanmadı' ya da 'yetersizlikler giderildi' gibi açıklamalar yapıyorlar. Bunlar insanlarla alay etmekten başka bir anlama gelmiyor. İnsanlarımız kendileriyle alay edildiğini de görüyorlar ve bunun bedelini, faturasını bu iktidara mutlaka çıkaracaklardır. Bundan hiçbir şüphemiz yok."


Mithat Sancar, Kovid-19'a ilişkin her gün açıklanan verilere değinerek, "Bu tabloların tek bir anlamı var; kötü yönetimin itirafı. Neresinden bakarsanız bakın vahim bir durumun sergilenmesi, itirafı söz konusudur." dedi.


İnsan Hakları Eylem Planı'na değinen Sancar, "Bu planın bize göre tek anlamı var; o da insan haklarını nasıl çökerttiklerinin itiraf edilmesidir." diye konuştu. Aynı şeyin "Ekonomi Reform Paketi" için de geçerli olduğunu savunan Sancar, "Orada da planı okuduğunuzda gördüğünüz tek şey: 'Biz ekonomiyi çökerttik, işte size itirafı." ifadesini kullandı.


- "İktidarın siyasi mühendislikleriyle alışveriş sepetleri dolmuyor"


İktidarın gerçekleri sürekli çarpıttığını öne süren Sancar, şöyle devam etti:


"İktidar bunu niye yapıyor? Çünkü, 10 milyon işsizin konuşulmasını istemiyor. Nasıl yapıyor? Bize saldırarak. Bunu, HDP, Kürt sorunu üzerinden toplumu kutuplaştırarak, muhalefeti ayrıştırarak yapmaya çalışıyor. 10 milyon işsiz konuşulmasın diye milletvekillerimizle ilgili fezlekeler gündeme sokuluyor. Herkesin bununla meşgul olmasını istiyorlar. Kapanan iş yerleri konuşulmasın diye HDP'nin kapatılmasını tartıştırıyorlar. Artan zamlar, vergiler ve hayat pahalılığı konuşulmasın diye sürekli düşmanlar ve tehditler üretiyorlar. İç düşmanlar, dış düşmanlar, iç tehditler, dış tehditler kurguluyorlar. İşsizliği, enflasyonu, doları düşüremediklerinde hemen kendi kontrollerindeki yargıyı, polisi devreye sokuyorlar, partililerimize ve toplumsal muhalefete yönelik operasyonlar yürütüyorlar. Toplumsal desteklerinin her geçen gün eridiğini gördükçe bu seçim kanunlarıyla oynamaya başlıyorlar.


Bir iktidar, seçim kanunlarıyla oynama ihtiyacı duymaya başlamışsa bu da bir başka itiraftır. Biliyor ki kaybetmiştir, artık halkın desteğiyle iktidarını sürdüremeyecektir. O zaman halkın desteği olmadan da çoğunluğu nasıl elde ederim diye hesaplar, fitneler, cinlikler peşinde koşmaya başlarlar. Ne yaparlarsa yapsınlar halk kararlı davranırsa, muhalefet güçlü bir birliktelik oluşturursa bütün bu hesapları boşa çıkarmak son derece kolaydır."


HDP Eş Genel Başkanı Sancar, sokağın gündeminde açlık, yoksulluk, işsizlik ile iktidarın politikalarına karşı büyüyen öfke ve değişim arayışının olduğunu savunarak, "İktidarın siyasi mühendislikleriyle alışveriş sepetleri dolmuyor. Kendi medyalarından akşam, sabah ürettikleri yalan haberlerle, algı çalışmalarıyla evlerdeki tencereler kaynamıyor. Halk bunun farkındadır." şeklinde konuştu.


Kendi gündemlerinde kapatma tartışmaları veya fezlekelerin olmadığını belirten Sancar, "Ne yaparlarsa yapsınlar güçlü birikimimizle, halkımızın büyük fedakarlığıyla bir milim sapmadan yolumuza devam edeceğimizi herkes buradan bir kez daha duysun." dedi.


Sancar, kendi gündemlerinin vatandaşların yaşadığı sorunlar, adalet, barış ve demokrasi olduğunu söyleyerek, "Onlar bizi kapatmayı, siyaset dışına itmeyi tartışadursunlar biz en geniş demokrasi ittifakıyla bu iktidar dönemini kapatmanın, yeni bir dönemi başlatmanın mücadelesini yürütmeye devam edeceğiz. Bu ülkede asıl tartışılması gereken haksız düzendir ve asıl üzerinde durulması gereken şey de bu düzenin değişmesidir, bu dönemin bitmesidir. Hepimizin sorumluluğu budur. Kendinde bu sorumluluğu azıcık gören herkesin demokratik bir diyaloğu ve güç birliğini bir görev olarak önüne koyma mecburiyeti vardır." değerlendirmesinde bulundu.


- "Herkes sorumlu davransın"


Mithat Sancar, bazılarının, iktidarın toplumu kutuplaştırarak bu sorunların üstünü örtme operasyonlarına alet olduğunu ileri sürerek, "Bu iktidarın elinde bir tek şey var; toplumu kutuplaştırmak, Kürt sorunu üzerinden ayrıştırmak, düşman yaratmak böylece kendi varlığını sürdürmek. Kim, iktidarın bu dilini bize karşı kullanırsa, kim iktidarın bu operasyonlarına bilerek, bilmeyerek ama daha çok bilerek alet olursa bilsin ki yaşanan yıkımların ve kötülüklerin ortağı olacaktır. Halkımız bunu görür, bilir, bunun değerlendirmesini yapar ve sonucunu da herkese gösterir. Herkes sorumlu davransın." dedi.


Nevruz Bayramı haftasına girdiklerini anımsatan Sancar, Nevruz'un her şeyden önce yeni yaşam umudunun sembolü olduğunu dile getirdi.


2013 yılındaki Nevruz kutlamalarını anımsatan Sancar, şunları kaydetti:


"O tarihi büyüklükteki kalabalığı ve oradan verilen tarihi mesajları hep birlikte hatırlamak ve hatırlatmak bir görevdir. Bir çözüm süreci vardı ve çözüm süreci iktidarın hesapları yüzünden bitirildi. Masanın devrildiği bu altı yılda bedeli çok ağır oldu bu gidişatın. Her şey ters yüz oldu. Ortada ne demokrasi ne de hukuk ve adalet kaldı. Altı yıl önce ne tartışıyorduk? Silahların ebediyen susmasını konuşuyorduk ve 2013 Nevruz'u bunun çerçevesini, yolunu gösteren önemli bir çağrıyla yapılmıştı, kutlanmıştı. O meydanda okunan o çağrı, bugün yine ve yeniden önümüzde durmak ve yeniden sahiplenilmek zorundadır. Devrilen masa, her anlamda çökertilen bir Türkiye tablosu yarattı. Bizlerin görevi bu çöküşün nedenlerini iyi görmek ve bu çöküşten çıkmanın yollarını birlikte aramaktır.


Adil barış talebi zayıflık, korkaklık, taktik bir hamle değildir. Barış istemek bu ülkede her zaman cesaret işi olmuştur. Barış için mücadele etmek her zaman bedel gerektiren bir yol olmuştur. Bunu biliyoruz. O nedenle barışı isterken de adresimizi doğru belirlememiz, sesimizi, sözümüzü doğru kurmamız gerekiyor. Biz, bugün bütün bu yıkıntının sorumlusu olan iktidardan beklemiyoruz barışı. Eğer Kürt sorununda çözüme doğru yol alacaksak ve bu şekilde adil barışı sağlayacaksak bunun adresi artık bizatihi toplumun kendisidir, demokrasi güçleridir ve muhalefettir. Herkes, muhalefet, demokrasi güçleri önlerine bir demokratik çözüm ve adil barış programı koymak zorundadırlar. Boş, manipülatif tartışmalarla kaybedecek vaktimiz yok. Gerçekten bu ülkede silahların susmasını istiyorsak, biz istiyoruz, bunun için varız, o zaman herkes sorumluluğunu yerine getirecek somut adımlar atmalıdır."




DİĞER HABERLER