Kovid-19'un tüm tehlikelerine rağmen kamuoyunu doğru bilgilendirebilmek için gece gündüz çalışan basın mensupları, salgın sürecinde zorlu görev üstleniyor.
Türkiye'de neredeyse bir yılını dolduran yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının tüm tehlikelerine rağmen vatandaşların haber alma hakkını teslim etmek için gece gündüz çalışan basın mensupları, üstlendikleri bu zorlu görevle salgınla mücadelenin görünmez kahramanları arasında yer alıyor.
Bugüne kadar savaş meydanlarından, mermilerin ve bombaların gölgesinden, insanlık dramlarının yaşandığı yerlerden en sıcak gelişmeleri vatandaşlara ulaştıran gazeteciler, Kovid-19 salgınında da ön cephede "haber" için mücadele verdi.
Kimi zaman hastanelerin yoğun bakım servislerinde yatan hastaların hayata tutunma çabası, onlar için canlarını hiçe sayarak çırpınan sağlık çalışanlarının zorlu mesaileri kimi zaman da güvenlik güçlerinin çalışmaları, gazetecilerin kaleminden ve objektifinden kitlelere ulaştı.
Devletin aldığı önlemleri, siyaset kanadından yapılan açıklamaları, Kovid-19 tedavileri ve aşılarıyla ilgili güncel gelişmeleri anbean kamuoyuna aktaran medya mensupları, kimi zaman da çarşıda, pazarda, sokakta halkın nabzını tuttu, esnafın, çiftçinin, işçinin dertlerini duyurdu.
Muhabirinden kameramanına, foto muhabirinden editörüne kadar tüm alanlardaki medya çalışanlarından Kovid-19'a yenik düşenler, en yakınlarını bu hastalığa kurban verenler de oldu. Tüm zorluklara rağmen gazeteciler haber peşinde koşmaktan hiçbir zaman vazgeçmedi.
İsviçre'nin Cenevre kenti merkezli sivil toplum kuruluşu Press Emblem Campaign'in (PEC) 5 Ocak'ta yaptığı açıklamaya göre, mart başından bu yana 59 ülkeden 600'den fazla gazeteci Kovid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi. Salgın nedeniyle Türkiye'de de 17 gazeteci vefat etti.
Ömrünü habere adayan basın mensuplarının onurlu günü
Vatandaşların haber alma hakkını teslim etmek için 7 gün 24 saat çabalayan basın mensupları için yarın "10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü" olarak kutlanacak.
Basın çalışanlarına bazı haklar ve yasal güvence sağlayan "212 sayılı Kanun"un 4 Ocak 1961'de kabul edilip 10 Ocak 1961'de Resmi Gazetede yayımlanması, gazetecilik mesleği için dönüm noktası oldu.
"İş sözleşmelerinin yazılı yapılması", "sözleşmelere işin türü ve ücret miktarının yazılması"nı da içeren ve gazetecilere sosyal haklar veren kanun, bazı gazete sahipleri tarafından tepkiyle karşılandı.
Yasayla kendilerine yüklenen sorumlulukları kabul etmek istemeyen 9 gazete sahibi, "212 sayılı Yasa" ve "Basın İlan Kurumunun Oluşmasına İlişkin 195 sayılı Yasa"nın mesleki sakıncalar doğuracağını iddia eden ortak bildiriye imza attı ve gazetelerin baskısını 3 günlüğüne durdurduklarını duyurdu.
"9 Patron Olayı" olarak basın tarihine geçen bu gelişme üzerine gazeteciler, boykot boyunca "Basın" adlı bir gazete yayımlamaya karar verdi. Basın gazetesi 11 Ocak'ta faaliyetine başlayıp 3 günlük boykot sırasında düzenli olarak yayınını sürdürdü.
Bu gelişmelerin ardından 10 Ocak "Çalışan Gazeteciler Bayramı" olarak kutlanmaya başlandı ve 1971'de "Çalışan Gazeteciler Günü" ismini aldı.
10 Ocak, basın mensuplarını onurlandırmak için sadece Türkiye'de kutlanmasının dışında, haber uğruna görev başında hayatını kaybeden gazetecilerin anıldığı bir gün olma özelliği de taşıyor.