TBMM (AA) - TBMM Genel Kurulunda Sağlık Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşların 2022 yılı bütçelerinin görüşmeleri sürüyor.
CHP Grubu adına bütçeler üzerinde söz alan İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, Sağlık Bakanlığının bütçesinin yüzde 50 oranında arttığını anımsattı.
Bu artışın Kovid-19 salgını harcamaları ve şehir hastanelerine yapılacak ödemeler dikkate alındığı zaman bir artış olarak sayılamayacağını söyleyen Bekaroğlu, 2017'den itibaren bütçeden hizmet ve kira bedeli adı altında büyük paraların ödendiğini iddia etti.
Türkiye'de günde 20-30 bin yeni vakanın açıklandığını, her gün yaklaşık 200 insanın öldüğünü kaydeden Bekaroğlu, "Bu iktidar pandemiyi insan ve insan sağlığı olarak değil, para ve üretim olarak gördü, milyonlarca insanı çalıştırmaya devam etti. Yetmedi, ekonomi yavaşlamasın diye kapanmaları geciktirdi ve yeteri kadar uygulamadı." dedi.
Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın Kovid-19 salgınıyla mücadeleyi zora soktuğunu savunan Bekaroğlu, bunun nedeninin programın koruyucu hekimlik bölümünün eksik olması olduğunu belirtti.
Sağlık çalışanlarının sadece performans sistemiyle hırpalanmadığını öne süren Bekaroğlu, "Sistemden kaynaklanan sorunların sorumlusu olarak sağlık çalışanları gösterildi. Sağlık çalışanları adeta hedef gösterildi. Sağlıkta şiddetin temeli ve sebeplerinden bir tanesi de bu yönetimdir. Bu kışkırtılmış sağlık düzeni hekimleri bıktırmıştır, sağlıkçılar mutlu değildir. Yurt dışına gitmeye çalışan çok sayıda hekim ve diğer sağlık çalışanı var. Yılda 1000 civarında hekim ülkeyi terk etmektedir." ifadelerini kullandı.
CHP Ankara Milletvekili Burhanettin Bulut ise Türkiye'nin ilaç kıtlığı yaşadığını öne sürerek, bunun sebebinin de ilaç fiyat kararnamesi olduğunu söyledi.
Kararnameye göre ilaçların yılda 1 defa fiyatlandırıldığını aktaran Bulut, şunları kaydetti:
"Ancak geçen sene ilacın fiyatlandırılmasından bu tarihe kadar geçen sürede avro 2 katına çıktı. Kurdaki bu artış ve bu sektörde, bu alanda özellikle mamul ilaçlarda tümünün ithal edilmesi ya da yerli ilaçlarda üretimde yüzde 70'inin ham maddesinin ithal olmasından dolayı ciddi bir sıkıntı yaşanıyor. İlaç fiyat kararnamesinde 12 yıldır hiçbir şekilde bir kalem dahi oynatılmadı. Sağlık Bakanının yapacağı şey şu, bu konuda var olan, sektör içerisindeki kanalları bir araya getirip 'Bu sorunu nasıl çözeriz?' diye bir uğraş vermesi gerekiyor."
Atama Kılavuzunun hala yayınlamadığını dile getiren Bulut, "Sizden ricamız, hani, siz Cumhurbaşkanına danışmadan, onun izni olmadan hiçbir şey söyleyemiyorsunuz ya, o açıdan, bir Sağlık Bakanı olarak Cumhurbaşkanına bir sorun. Bu atamalar ne zaman olacak?" dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker de ruh sağlığı yasasının çıkması gerektiğini belirterek, "Ruh sağlığı yasasının bir an önce çıkartılması gerekiyor, Meclise de bu konuda görev düşüyor. Daha geçtiğimiz günlerde, yatması gereken bir psikiyatri hastası yatırılmadığı için, yasalardaki boşluktan dolayı bir genç kızımızı kılıçla katletti. Bir başka kişi de bir çocuğu, bir gencecik öğrencimizi 'deccal' diyerek katletti." ifadelerini kullandı.
- "İnşaat demirinin fiyatı 3 liradan 12 liraya çıktı"
CHP İstanbul Milletvekili Gökhan Zeybek, inşaat maliyetlerinin arttığına dikkati çekerek, geçen yıl bu günlerde 3 lira olan inşaat demirinin fiyatının 12 liraya, 160 lira olan 1 metreküp betonun maliyetinin ise 500 liranın üzerine çıktığını anlattı.
Bu dönemde sadece inşaatlarda çalışan işçilerin ücretlerinin artmadığını kaydeden Zeybek, "İnşaat sektörü batıyor, insanlar çığlık çığlığa, firmalar sesini duyuramıyor. Bunun yanında, emekçinin, işçinin, memurun bu inşaat maliyetleriyle ev sahibi olması artık mümkün olmaktan çıkıyor." diye konuştu.
İstanbul'daki bütün binalarla ilgili riskin giderek arttığını öne süren Zeybek, Deprem Komisyonu'nun 6 ay çalıştığını, rapor yaptığını, kitap yayınlandığını ifade etti.
O günden beri bir yasa veya yönetmelik değişikliğinin yapılmadığını söyleyen Zeybek, "O kitapta yazan çözüm önerileri hayata geçmeyecekse bu riskli yapıların yıkılması durumunda kaybedeceğimiz can ve mallardan kim sorumlu olacak? Tabii ki siz sorumlu olacaksınız." dedi.
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan ise iklim politikalarının dünyanın geleceğini belirleyeceğine işaret ederek, bunun için ciddi bir finansmana ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Bakan, şöyle devam etti:
"Geçen sene genel bütçenin binde 27'siydi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçesi, şu anda binde 28 oldu arkadaşlar. Hani, öyle koca koca laflar ediyorsunuz ya 'Yeşil Kalkınma Devrimi' diye. Binde 1'le mi Yeşil Kalkınma Devrimi yapacaksınız, binde 1'le mi? Yani, utanıp sıkılmadan 'Yeşil Kalkınma Devrimi' diyorsunuz. Bakın, Türkiye 3,2 milyar dolarlık bir fona ulaştı. Bu Paris İklim Anlaşması öncesi, o para alındı mı? Alındıysa nereye harcandı, nereye harcanacak? Avrupa Birliğinin önümüzdeki 6 yıllık, 2021-2027 sürecinde bütçesi 1,8 trilyon avro, bunun yüzde 30'unu iklim politikalarına ayırıyor. Bizde binde 28, Avrupa Birliğinde yüzde 30 değerli arkadaşlar. Bu bile tek başına sizin iklim krizi diye bir derdiniz olmadığını ortaya koyuyor."
Türkiye'nin yakında iklim mültecileriyle karşılaşacağını belirten Bakan, "İçişleri Bakanlığının böyle bir derdi, böyle bir çalışması var mı?" diye sordu.
- "Bütçede engelliler için ayrılan kısım çok düşük"
CHP Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının engellileri düşünmediğini savundu.
Bütçe içinde engelliler için ayrılan kısmın çok düşük olduğunu söyleyen Kasap, engellilere bağlanan aylıkların da düşüklüğüne değindi.
CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, TÜİK'in işsizlik verilerine göre bile işsizlik oranının yüksek olduğunu öne sürerek, "Şu anda, 8 milyon 281 bin kişi işsizdir. İşsizlikte Avrupa'da ilk 3'teyiz, işsizliği hala çözemediniz. Kayıt dışı istihdam OECD ortalamasının yüzde 18'idir." değerlendirmesinde bulundu.
Çocuk işçiliğin Türkiye'de artarak sürdüğünü dile getiren Demirtaş, "Makyajlı TÜİK verilerine göre bile 720 bin çocuk işçimiz var, oysa gerçek rakam 2 milyondur. Çocuklarımız okula gideceğine çalışmak zorunda kalmaktadır, maalesef çocuk işçiliğini de önleyemediniz." ifadelerini kullandı.
Asgari ücretin Türkiye'deki en büyük toplu sözleşme olduğunu aktaran Demirtaş, şunları kaydetti:
"Asgari ücret ve civarında ücret alan işçi sayısı 10 milyondur. Avrupa'da asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 5 iken bizde yüzde 60'tır. Asgari ücret bizde ortalama ücret haline gelmiştir. Son beş yılda asgari ücret döviz karşısında eriyip küçülmüştür. Asgari ücret 2016'da 430 dolar iken şu anda 203 dolara düşmüştür."