TBMM (AA) - TBMM Genel Kurulunda Sağlık Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşların 2022 yılı bütçelerinin görüşmeleri sürüyor.
Genel Kurulda, MHP milletvekilleri bütçe üzerine söz aldı.
MHP Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan, salgında kişisel hatalar olduğunu da belirterek, aşı retçilerinin ve aşıya karşı olan tepkilerin getirdiği sorunun ve buna bağlı toplumsal bağışıklamada yaşanan sorunların önemli bir negatif etken olduğuna işaret etti.
Maske kullanımındaki gevşeme ve duyarsızlığın da başka bir etken olduğuna değinen Aycan, bu durumun virüsün dolaşmasına ve dolaşmayla birlikte yeni hastalıklara ve yeni ölümlere sebep olduğunu kaydetti. Aycan, kanser ve kalp-damar hastalıklarının neden olduğu ölümlerin de yüksek olduğuna değinerek, bu rahatsızlıklara karşı tedavilerin ve taramaların devam etmesi gerektiğine dikkati çekti.
Aile hekimlerinin sorunlarına değinen Aycan, hastaların takiplerini yaptırmamasından dolayı negatif performans uygulanmamasını istedi. Aycan, aile hekimlerine kayıtlı hasta sayısının yüksek olduğunu ifade ederek, aile hekimliği hizmetinin daha etkili olması için kayıtlı kişisi sayısının 4 binden 3 bine indirilmesini önerdi.
MHP olarak, aylıklarda tüm sağlık personelini kapsayan bir iyileştirme olmasını beklediklerini vurgulayan Aycan, "Sağlık personeli arasında ayrım yapmadan; sözleşmeli, kadrolu ayrımı yapmadan, mümkünse sözleşmelilerinin tümünü kadroya geçirerek ya da özlük hakları konusunda eşitleyerek tüm sağlık personelinin maaşlarının iyileştirilmesini istiyoruz. Ek ödemenin maaşa yansımasını ve bunun da emekliliğe yansımasını istiyoruz ve bu düzenlemenin tüm sağlık personelini kapsayacak şekilde olmasını öneriyoruz." diye konuştu.
MHP Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan, pandemiyle birlikte yerli ilaç sektörünün öneminin daha da ön plana çıktığını ifade ederek, 11. Kalkınma Planı'nda yer alan Türkiye'nin ilaçta yerelleşme projesinin Türk milletinin geleceği için hayati öneme sahip çalışmaları arasında olacağını kaydetti.
Taşdoğan, yüksek katma değerli ürün üretebilen, küresel pazarlara ürün ve hizmet sunabilen, yurt içi ilaç ve tıbbi ilaç cihaz ihtiyacının daha büyük bir kısmını karşılayabilen bir üretim yapısına geçilmesi, yerli atıl üretim kapasitesinin kullanılır duruma getirilmesi, ruhsatlandırmaya yönelik mevzuat altyapısı ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu kadrolarının güçlendirilmesinin Sağlık Bakanlığının 2022 yılı hedefleri arasında ve bütçesinde öncelikle yerini alması gerektiğini söyledi.
MHP İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz, Kovid-19'un tek çözümünün aşı olduğunu belirterek, Türkiye'de aşılama sürecinde büyük bir özveriyle çalışıldığını kaydetti.
Aşı karşıtlığına değinen Arkaz, "Vatandaşlarımızın bilime inanmalarını istiyorum. Aşı karşıtlığı yapmak insan sağlığının karşısında durmaktır. Gelin, bu mücadelede dün olduğu gibi bugün de birlikte olalım. Ayrıca, sağlıklı olmak için dengeli beslenme ve egzersizi ihmal edemeyiz. Herkesin bir aile hekimi olduğu gibi spor ve diyet uzmanlarının da olması gerekiyor." dedi.
TURKOVAC'ın da an itibariyle hazır olduğunu ve kısa zamanda vatandaşların aşılanmaya başlanacağını dile getiren Arkaz, Türkiye'nin bu aşıyı bütün dünya ülkelerinin kullanımına açacağını, ihtiyacı olan her ülkeye hibe olarak verileceğini söyledi.
Arkaz, tıpta başarının yalnızca hekim hizmetleriyle olmadığını, yeniliklerin, bilimin ve teknolojinin takip edilmesi gerektiğini belirterek, Türk tıbbının da gelişmeleri takip ettiğini ve sürekli ilerlediğini kaydetti.
- "İnsanlığın geleceği insan eliyle tetiklenen iklim kriziyle tehdit altına girmiştir"
MHP Ankara Milletvekili Sadir Durmaz, insanoğlu çeşitli modern akımların etkisiyle kendisini her şeye gücü yeten ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan bir varlık olarak konumlandırmaya başladığında, esasında kendi sonunu da hazırlamış olduğunu söyledi.
Değişen ve sınırsız boyuta ulaşan tüketim sonucunda salınan sera gazlarının tabiattaki düzeni bozduğunu dile getiren Durmaz, "İnsanlığın geleceği ne yazık ki yine insan eliyle tetiklenen iklim krizi nedeniyle tehdit altına girmiştir. Bu tehdit bazı yaşam alanlarında hayatta kalmayı imkansız kılarken buna bağlı göçler de iklim mültecilerini ortaya çıkarmıştır." dedi.
Türkiye'nin iklim krizinden en fazla zarar görecek iklim kuşağında yer aldığını ve bu durumun doğal etkilerinin de iki üç yıldır net şekilde görüldüğünü ifade eden Durmaz, bilim insanlarının 150 yılda hava sıcaklığının 1,5 derece yükseldiğini, 2 derece yükselmesinin felaketlere yol açacağını, 4 dereceye ulaşması durumunda insanlığın varoluş tehlikesi yaşayabileceğinin altını çizdiğini kaydetti.
Durmaz, BM verilerine göre 2025'te 3 milyar insanın su kıtlığı yaşayacağına işaret ederek, iklim değişikliğiyle mücadelede yenilenebilir enerji kaynaklarının alternatiften ziyade tek seçenek olduğunu söyledi. Durmaz, şöyle konuştu:
"Türk sanayisinin üretim tarz ve tekniklerinin çevreye tam duyarlı, sıfır salımı esas alan ve Allah'ın tabiat eliyle verdiği nimetlerden tam kapasiteyle yararlanan bir değişim ve dönüşüm yaşaması gerekmektedir. Vatanımız canımız ise dünya evimizdir. Vatanımızı da dünyamızı da canımız gibi sevmeliyiz. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak geleceğimizi korumak adına atılacak her adımı destekliyor, değerli buluyoruz. Türkiye, 2053 yılında sıfır karbon salınımına ulaştığında hem iklim değişikliğiyle mücadelede öncü bir rol üstlenecek hem de mali dengede en büyük yükü oluşturan ithalat kalemi olan enerjideki açığı kapatarak Türk ekonomisini de güçlendirmiş olacaktır. Bu hem çevrenin selameti hem de mali yapının istikrarı açısından bir zarurettir."
- "Milli ve manevi değerleri çocuklarımıza aktarmalıyız"
MHP İstanbul Milletvekili Arzu Erdem, milli değerler bir milletin olmazsa olmazı, manevi değerlerin de devleti güçlü kılan unsurlar olduğunu söyledi.
Çocukların zararlı akım ve alışkanlıkların tuzağına düşmelerini önlemek için milli manevi kültürel değerlere uygun yetiştirmenin anne, baba, toplum olarak herkesin görevi olduğunu ifade eden Erdem, "Atalarımızın yaptığı gibi milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmalı ve çocuklarımıza aktarmalıyız." diye konuştu.
Aile kurumunun önemini anlatmak için gençlere evlilik öncesi eğitim verilmesi gerektiğini dile getiren Erdem, maddi ve manevi zorlukların yanında vatandaşların ruhsal olarak yaşadıkları sıkıntıların da farkında olduklarını söyledi. Erdem, bir ruh sağlığı yasasına da ihtiyaç olduğunu düşündüklerini dile getirdi.
MHP Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçay, asgari ücret politikasında vatandaşın refah düzeyini artırmak, asgari ücretlilere toplu taşımada ulaşım desteği sağlamak, asgari ücretin vergiden muaf tutulmasına imkan sağlamak gibi düzenlemelerin bir an evvel hayata geçirilmesini önemsediklerini bildirdi.
Tüm iş kollarında liyakati öncelediklerini, özellikle kamu kurum ve kuruluşlarındaki sözleşmeli, ücretli ve geçici personel politikasının revize edilerek bu çalışanların kadrolu hale getirilmesinin de doğru olacağına inandıklarını dile getiren Taşlıçay, "Sadece çalışanlarımızın değil emeklilerimizin de yaşam kalitesinin artırılması için bazı düzenlemeler elzemdir. Emekli maaşlarındaki eşitsizliklerin yanı sıra aldıkları sağlık hizmetleri için ödedikleri katkı payı da emeklilerimizin hayatını zorlaştırmaktadır. Bu sebeple emeklilerin ücret dengesizliğinin giderilmesi ve sağlık için ödedikleri katkı payının kaldırılmasından yanayız." dedi.
Taşlıçay, engelli vatandaşların çalışma hayatına katılımının kolaylaştırıldığı, kamuda engelli kotasının artırıldığı ve engellilere yönelik meslek danışmanlığının artırıldığı bir süreci de yönetmek gerektiğine değindi.
MHP Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy, çalışma hayatının, işçi ile işveren haklarının dengeli bir şekilde korunmasının yanında, işin korunmasını da dikkate alan politikalar çerçevesinde tanzim edilmesi gerektiğini söyledi.
Ersoy, hayat pahalılığından başta emekliler ve çalışanlar olmak üzere dar ve sabit gelirli vatandaşların etkilendiğini ifade ederek, çalışanların ve emeklilerin maaşlarında ve asgari ücrette artış yapılırken bu durumun dikkate alınması gerektiğine değindi.
Emeklilikte yaş şartını bekleyenlerden, işsiz durumda kalanlardan genel sağlık sigortası pirimi alınmaması gerektiğini vurgulayan Ersoy, kamuda ücret adaleti sağlayacak, statü ve istihdam karmaşasını giderecek, işe girişte ilerleme ve yükselmede liyakati esas alacak bir personel rejiminin uygulamaya konulması ihtiyacının devam ettiğini söyledi.