Yalovalı el sanatları ustası Mehmet Atışan, yarım asrı aşkın süredir hizmet verdiği sanatta boynuzları işleyip gümüşle birleştirerek çeşitli takılar üretiyor.
Boynuz işlemeciliğinin son temsilcilerinden 69 yaşındaki Atışan, 53 yıl önce başladığı mesleğine Güneyköy'deki atölyesinde devam ediyor.
Bu mesleği 16 yaşındayken köylüsü Zeynel Abidin ustadan öğrendiğini belirten Atışan, "Boynuz aksi bir madde. Her şeyden etkileniyor. Havadan, sudan, soğuktan... Boynuzu düzeltinceye kadar o hırslı ben hırslı, ikimiz bir mücadeleye çıktık ve boynuz işlemeye başladık. Bu defa çıkan dokular, renkler o kadar çok hoşuma gitti ki artık sırf boynuz üzerine çalıştım." dedi.
Atışan, boynuz üzerindeki işlemelerin gümüş aksamını da kendisinin hazırladığını anlatarak, her bir hayvanın boynuzunun asla birbirlerine benzemediğini ifade etti.
Boynuz işlemeciliğine başladıktan sonra bu uğraşını hayatının merkezine oturttuğunu dile getiren Atışan, şöyle konuştu: "Boynuz takılar, altında bu kadar zarif durmuyor. Gümüşle güzelleşti, özdeşleşti. Üzerine de natürel mercan, firuze taş, gerçek inci kullanıyoruz. Pırlanta nasıl yapılıyorsa boynuz takılarında da aynı ince işçilik var. Siparişleri yetiştiremiyorum. Zaten zor çıkan ürünler. Bir boynuzun işlem haline gelmesi sadece 9 aylık bir süre istiyor. Çatı arasına konulmuş, 3 defa dezenfekte edilmiş, bakteri ve kokudan arındırılmış oluyor. Ayrıca onu takıya dönüştürmekte de bir ay süre geçiyor. Ürünleri fuarlarda sergiliyoruz. Hindistan'da inek kutsal olmasına rağmen oradan da ürünleri isteyenler oldu. ABD'den, Avrupa'dan olsun ziyarete gelenler ellerinden ürünleri bırakamıyor. Onun için satışta bir sıkıntımız yok."
Kolye, küpe gibi ürünler yaptığını kaydeden Atışan, ayrıca bazı ülkelerde aralarında devlet yöneticilerinin de olduğu birçok kişiye atölyesinde ürettiği takı, zarf açacağı, broş gibi ürünlerin hediye edildiğini söyledi.
"Bu meslek bizimle beraber toprağa gidecek"
Mesleğinin unutulmaya yüz tuttuğunu anlatan Atışan, bu tür el sanatlarında en büyük sorununun çırak bulamamak olduğunu belirtti.
Mehmet Atışan, şunları kaydetti: "Şimdiki çocukların ellerinde cep telefonları; sanatla, meslekle ilgileri yok. Onun için bu sanatlar ölmeye mahkum. Yapacak bir şey yok. Kaç yıl daha çalışabilirim, üretebilirim bilmiyorum. Ne yapalım? Bizim de kaderimiz bu. Mezbahadan gidip kelleden boynuzu keseceksin, kan revan içinde getirecek, kaynatacak, dezenfekte edeceksin. Bu zoru görünce kimse zaten yanaşmıyor. Onun için bu meslek bizimle beraber toprağa gidecek. Bütün arkadaşlarım da böyle düşünüyor. Bu bizimle olacak bir iş değil. Şimdiye kadar bir sürü kalfa yetiştirir, onlar da birçok usta yetiştirirdi. Bu el vermeyle devam ederdi ama bu kadar boşa geçmiş bir zaman var. Bunu nasıl telafi ederiz bilmiyorum."
Daha önce çok sayıda kurs açtığını ancak mesleği sürdürmek isteyen kimse bulamadığını kaydeden Atışan, buna çok üzüldüğünü sözlerine ekledi.