İzmir'deki depremde en fazla can kaybının yaşandığı Rıza Bey Apartmanı'nın yıkılmasına ilişkin haklarında dava açılan 2'si tutuklu 15 sanıkla ilgili yargılamada, müşteki avukatın heyetle ilgili sözleri üzerine dosya "reddi heyet talebi" olarak kabul edilip bir üst mahkemeye gönderildi.
İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar mimar A.S.B. ve yapı müteahhidi H.H.Ö, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Bazı tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ve müştekiler de salonda hazır bulundu.
Duruşmada, avukatların talepleri alındıktan sonra sanıklara söz verildi.Eski Bornova Belediyesi İmar Müdürü sanık M.A.U, savunmasında, bilirkişi raporlarında kendisiyle ilgili yanlışlıklar olduğunu iddia etti.
Raporda, binanın yıkılmasıyla ilgili statik hesaplardan ve belediyede onaylayan kişilerin sorumlu olduklarından bahsedildiğini aktaran M.A.U, "Dosyada evrak ve proje açısından eksik yoktur. Bu zaten kayıtlarda mevcut. Eksik olmayan projeye imar müdürü ruhsat vermek zorundadır. Evrak ve proje açısından yetkin, diplomalı kişilerce sunulan projelere ruhsat verilir. İmar müdürü evrakların tam olduğuna karar verir." diye konuştu.
Tutuklu sanık yapı müteahhidi H.H.Ö. de yürüttüğü hiçbir projede eksik işe başlamadığını, Rızabey Apartmanı'nın da 34. binası olduğunu belirtti.
Binanın yıkılmasında sorumluluğunun olmadığını öne süren H.H.Ö, şunları kaydetti:
"Binada bir sürü tadilat var. Hayatımız inşaatta geçti. 'İlkokul mezunu' diyorlar ama biz inşaatın içinden geldik. Bir sürü insanı daire sahibi yaptık. Bina içinde her şeyi yapmışlar, dokunulmadık yeri kalmamış. Epoksi yapılmış. Üstüne birde mantolama yapılmış. Bu binadan benim mesul tutulmamam lazım. 30 sene geçmiş üzerinden. 1976'dan beri yaptığımız binalar yıkılmadı da bu mu yıkıldı? Binayı eksiksiz bir şekilde yaptım. Binayla ilgili 'boşaltın' demişler ama yapmamışlar. Çatlak binaya mantolama yapmışlar. 3 yıla yakındır buradayım. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum."
Tutuklu sanık mimar A.S.B. ise binanın yapımında adı geçen mimarlık şirketine ortak olmadığını yineledi.
Binanın yapımında kendisinin sorumlu olmadığını savunan A.S.B, "Mimarlık firmasından istifa ettikten sonra inşaat devam ediyor. Bu projeyle ilgili 1 lira almadım. Bu işin sorumluluğunu almadım. Bina delik deşik edilmiş. Yıkılması veya güçlendirilmesi tavsiye edilmiş. Ev sahiplerinin çoğu binanın farkındaymış ve binayı terk etmiş. Bu binada olan üzücü olayla ilgili hiç suçum yok. Burada günah keçisi ben olmamalıyım. 2,5 yıldır cezaevindeyim. Dayanılacak durumda değilim. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum." dedi.
Duruşmada söz alan bir müşteki avukatı, sanık 2 belediye görevlisinden depremin olduğu tarihte Bayraklı Belediyesi Fen İşleri Müdür Vekili olan G.E'nin "mahkeme tarafından korunduğu", "suç vasfı değiştiği halde ek savunmasının alınmadığı", "2 sanığa aynı şekilde muamele yapılmadığı" yönünde iddiada bulundu.
Bunun üzerine mahkeme başkanı duruşmaya bir süre ara verdi.Daha sonra devam eden duruşmada başkan, müşteki avukatının sanığın mahkeme heyeti tarafından korunduğu iddiasını kabul etmediklerini belirterek, tarafsızlık yönünden şüphe oluştuğu için "reddi heyet talebi" olarak dosyanın değerlendirilmek üzere bir üst mahkeme olan İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesine göndermesi ve sanıkların tutukluluğunun devamına karar verdi.Duruşma 15 Eylül'e ertelendi.
Dava süreci
İzmir'de 30 Ekim 2020'deki depremde yıkılan Rıza Bey Apartmanı'nda 36 kişi hayatını kaybetmiş, 17 kişi yaralanmıştı.
Binanın yıkılmasında sorumlulukları bulunduğu iddiasıyla 13 sanık hakkında "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet verme" suçundan dava açılmıştı.
Belediye görevlileriyle ilgili dosya ise Memur Suçları Soruşturma Bürosuna gönderilmiş, 2 belediye görevlisi hakkında hazırlanan iddianame, 13. Asliye Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.
G.E. ve M.A.U. için ayrı ayrı "görevi kötüye kullanma" suçundan 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası talep edilmişti.
İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmada, müşteki avukatları ve cumhuriyet savcısının talebi üzerine hakim, 2 belediye görevlisinin yargılandığı dava dosyasını, "birleştirme uyuşmazlığı" gerekçesiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesine göndermişti.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin dosyanın ana davayla birleştirilmesi kararı sonrası sanık sayısı 15'e çıkmıştı.