İSTANBUL (AA) - 15 Temmuz Demokrasi Otogarı ve civarında yapılan denetimler sırasında bir çantada 5 kilogram patlayıcı maddenin ele geçirilmesine ilişkin haklarında 4 ila 39,5 yıl arasında hapis cezası istemiyle dava açılan 3 sanığın yargılanmasına başlandı.
İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar İbrahim Zal, Ramazan Arslan ve Yaşar Samur ile avukatları katıldı.
İddianamenin okunması ve kimlik tespitlerinin ardından sanık savunmalarına geçildi.
Sanıklardan Ramazan Arslan, çocukluk arkadaşı İbrahim Zal'ın bir emanet alacağını söylemesi üzerine olay günü onunla gittiğini, çantada silah olabileceğini düşündüklerini belirterek, "Çantada bomba olduğunu bilsem elime almazdım. Polis bizi durdurmaya çalıştığında çanta elimdeydi. Polislerden kaçarken çantayı yere bıraktım. Bombayla hiçbir ilgim yoktur." dedi.
Sanıklardan İbrahim Zal, olay günü kendisini arayan arkadaşı Yaşar Samur'un Kovid-19 olduğu için evden çıkamadığını söylediğini, bir emaneti alması için ricada bulunması üzerine kabul edip diğer arkadaşı Ramazan Arslan ile yola çıktıklarını anlattı.
- "Biz suç işleyen insanlarız evet ama çok şükür hain değiliz"
"Emanet" denen şeyi silah zannettiğini belirten Zal, şöyle devam etti:
"Samur benim hesabıma 875 dolar yatıracağını, onu çekip 100 doları kendime almamı, diğerini de emaneti alacağım adama vermemi istedi. Söylediği yere gittim. Biraz bekledikten sonra bana tarif ettiği adam geldi. Telefonuyla birini aradı ve bilmediğim bir dil konuşmaya başladı. Sonra da parayı alıp gitti, bana bir şey vermedi. Daha sonra Samur'u arayıp durumu anlattım. 'Bekleyin.' dedi. Sonra adam tekrar geldi. Bir ağacın altına koyduğu çantayı gösterdi. Onu alıp bir taksiye bindik. Yaşar Samur'un evine doğru yola çıktık. Taksideyken çantanın ağırlığından şüphelenip içine baktık. Silah yoktu. Küçük küçük paketler vardı. Ne olduğunu anlamadım. Evin yakınında taksiden indiğimizde polisler, 'Durun kıpırdamayın.' diye bağırınca paniğe kapılıp kaçmaya başladık. Samur'un evi otogara çok yakın olduğu için otogara kaçtım. Bir yere saklanıp Yaşar Samur'u aradım. 10 dakika sonra yanıma geldi. Sonra ben yakalandım."
Ağlayarak savunmasına devam eden Zal, "Bombayla bir alakam yok. Ailem sokakta alnı açık gezemiyor. Bizi terörist ilan ettiler. 9 aydır cezaevindeyiz. Ben terörist değilim, hain değilim. Bizi otogarda suçsuz günahsız insanlara zarar vermekle suçluyorlar. Tamam ben çocukken hırsızlık yaptım, uyuşturucu kullandım ama hiçbir zaman terör örgütlerine bulaşmadım." ifadelerini kullandı.
Sanık Yaşar Samur ise bir dönem cezaevinde kalırken tanıdığı Esat isimli kişinin kendisinden yardım istediğini, kovid nedeniyle evden çıkamayınca da İbrahim Zal'a silahı almasını söylediğini belirterek, "Bize hainlerce kurulan sinsi tuzağa bilinçsizce düştük. Daha önce hiç bomba görmedim, adım bombacıya çıktı. Sayın Hakim, filmler haricinde hangimiz gerçek bomba gördük? Televizyonda İbrahim ve Ramazan'ı görünce kendim teslim oldum. İddia edildiği gibi terör örgütü üyesi olsaydım teslim olmazdım. Ben üzerimdeki bu kara leke temizlensin diye teslim oldum. Biz suç işleyen insanlarız evet ama çok şükür hain değiliz." şeklinde konuştu.
Savunmaların ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar İbrahim Zal ve Ramazan Arslan'ın tahliyesine hükmetti.
Sanık Yaşar Samur'un tutukluluk halinin devamını kararlaştıran heyet, duruşmayı erteledi.
- İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, olay günü emniyet güçleri tarafından 15 Temmuz Demokrasi Otogarı'nda ve civarında gerçekleştirilen denetimler sırasında Altıntepsi Mahallesi'nde taksiden inen iki kişinin şüpheli tavırlar sergilediği belirtilerek, Ramazan Arslan olduğu öğrenilen ve elinde siyah renkli spor bir çanta olan kişinin polis ekiplerinin yaklaşması üzerine kaçtığı anlatılıyor.
Yapılan takipte Arslan'ın çantayı Yeni Sokak üzerinde attığı aktarılan iddianamede, kovalamacanın ardından yakalanan Ramazan Arslan'ın attığı çantanın içinden sigara kutularının yanı sıra sert bir metal parçaya rastlanıldığı belirtiliyor.
Kovalamaca sırasında kaçan İbrahim Zal'ın otogarda bir otobüsün içinde yakalandığı anlatılan iddianamede, çantayı alacak Yaşar Samur'un da olayın ardından aranması devam ederken teslim olduğu bilgisine yer veriliyor.
Çantadaki 5 kilogram ağırlığında 6 plastik patlayıcı maddeyi sanık Zal'a teslim eden kişinin kimliğinin tespit edilemediği aktarılan iddianamede, Arslan ile Zal'ın PKK/KCK ya da başkaca bir silahlı terör örgütü ile irtibat ve iltisakının olduğuna ilişkin tespitin bulunmadığı, iki şahsı kurye olarak kullanan sanık Samur'un da herhangi bir örgütle irtibat ve iltisakına rastlanmadığı kaydediliyor.
Sanıklar Ramazan Arslan ve İbrahim Zal'ın "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi" suçundan dörder yıldan sekizer yıla kadar hapisle cezalandırılması istenilen iddianamede, sanık Yaşar Samur'un "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi" ve "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçlarından 19,5 yıldan 39 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.