ERZURUM (AA) - Erzurum Valisi Okay Memiş öğretmen olan babasının kendisini, yeni atanan ve tayin olmak isteyen öğretmenlerin bu taleplerine tolerans göstermemesi konusunda tavsiyede bulunduğunu belirterek, "Siz oradaki, o dağlardaki Türk, Kürt, Alevi çocuklarını ve o fakir çocukları yetiştirmeyecekseniz yaptığınız işin ne gereği var." dedi.
Erzurum Hizmetiçi Eğitim Enstitüsü Nenehatun Konferans Salonu'nda, 81 ilde eğitim sektöründe yönetici olan 215 kişinin katılımıyla düzenlenen "Eğitim Yönetici Geliştirme Programı (YÖGEP) Semineri", saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.
Erzurum Valisi Okay Memiş, burada yaptığı konuşmada, kendisinin de öğretmen çocuğu olduğunu söyledi.
Yakınlarının da öğretmen olduğunu anlatan Memiş, "Böyle bir ailenin mensubu olarak dünyaya geldik. İyi ki de bir öğretmen çocuğuyum. O dönem çocukluğumdan hatırladığım kadarıyla öğretmenler arasında eğitim açısından müthiş bir rekabet vardı ve hafızamda kalan fedakar insanlardı." diye konuştu.
Memiş, öğretmen olan babasının kendisine kırsaldan tayin isteyen öğretmen atamalarında tolerans göstermemesi tavsiyesinde bulunduğunu belirterek, "Erzurum'da genç arkadaşlar sözleşmeli atandığı halde, olmaması gerektiğini bildiği halde hemen tayin derdine düşüyor. Çok ayıp. Öğretmen babam bana 'oğlum bak bu öğretmen tayinlerini yapma' diyor. Bu bana baba tavsiyesi. Siz oradaki, o dağlardaki Türk, Kürt, Alevi çocuklarını ve o fakir çocukları yetiştirmeyecekseniz yaptığınız işin ne gereği var. Bu ne kadar değerli bir şey ve bu size bir fırsattır. Gençler zul olarak bakıyorlar." ifadesini kullandı.
- "Devletin dini adalettir"
Memiş, devlet tarafından yatırımların yapıldığını anlatıp yeni öğretmenlere seslenerek, şunları dile getirdi:
"Sen de öğretmen olarak bu memleketi aydınlatacaksın. Bir çocuk kazan, kimin ne olacağı belli olmuyor. 'Fedakar öğretmenlik' diye bir kavram var. Öğretmenlik mesleğini çok önemsiyorum. Yönetici olmak isteyen kim olursa olsun bilmeli ki devletin dini adalettir. Sizler yönetici olacaksanız herkesi kucaklamak zorundasınız. Bu kadar büyük bir camiada her görüşten insan olacaktır. Yönetici, herkesi kucaklamak zorundadır, eğer bunu yapamazsanız yönetici olmayın. Siyaset başkadır, yönetim başkadır, devlet yönetmek başkadır, siyaset başkadır. Kamu yönetiminin en önemli prensibi adaletli devlet yönetimidir. Biz de başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün dünyaya örnek olmak istiyoruz."
Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Petek Aşkar ise bakanlık olarak eğitim yöneticilerinin mesleki bilgi, beceri ve tutumlarına katkı sağlamak ve onları bulundukları konumun ihtiyaçlarına cevap verecek donanımlarla geliştirmek için program düzenlendiğini söyledi.
Bu programın eğitim yöneticilerine katkısı olacağından şüphe duymadığını söyleyen Aşkar, "Okullar toplumun farklı kesimlerinden gelen çocuk ve gençleri bütünleştiren yapılardır." dedi.
- "Okullar daha karmaşık ve disiplinler arası bir kurum haline gelmiştir"
Aşkar, okullarda teori ve kitabi bilgilerin yanında pratiğin de verildiğini aktararak, şunları ifade etti:
"Öğretim, eğitimle birleştirilir. Bu zorlu süreçte yük öğretmenlerimizin ve müdürlerimizin omuzlarındadır. Hızlı değişim ve dönüşümlerin yaşandığı günümüzde okullar daha karmaşık ve disiplinler arası bir kurum haline gelmiştir. Okuldan beklentiler değişmiş ve dolayısıyla eğitimin amaç ve işlevleri yeni bir yapıya bürünmüştür. Açık ve dinamik bir sistem olan okullardan değişimlere ayak uydurabilmeleri, çevresiyle etkileşim içerisinde bulunabilmeleri, bireysel farklılıklara önem vermeleri, etkili eğitim öğretim uygulamalarıyla öğrencileri her yönüyle hayata hazırlamaları beklenmektedir. Eğitim ve toplumların refah düzeyleri arasındaki ilişki göz önüne alındığında okul yöneticilerinin çoklu rollerinin olduğunu ifade edebiliriz."
Okul yöneticilerinin kurumlarındaki insan kaynağının motivasyonu, bağlılığı ve gelişimi üzerinde de belirleyici olduğuna dikkat çeken Aşkar, eğitim kurumlarının performansının büyük oranda yöneticilerden etkilendiğini kaydetti.
Aşkar, tavsiyede bulunarak, şöyle devam etti:
"Bu kadar deneyimden sonra şunu gördüm. Sizler ve bizler sürekli karar almak ve çözüm almak durumundayız. Karşımızdaki kişiyi dinlememiz gerekiyor. Dinlemek zor bir iş çünkü size bir sorunla geldikleri zaman hemen eski bilgilerinizle beyniniz bir çözüm üretebiliyor oysa öyle olmuyor. Her sorun kendine özgün oluyor. Onun için susmak ve dinlemek gerçekten birçok şeyin çözümü oluyor. Bir diğer nokta ise aslında ilkesel ve tutarlı olmak. Sizin kararınızı beğenmeseler bile ilkesel davranırsanız ve tutarlı olursanız, o kararı da gerekçeleriyle açıklarsanız o da size büyük geri dönüş sağlıyor."
Seminere katılımcılar arasında 12 kadın yöneticinin bulunduğunu anlatan Aşkar, bu sayının artacağına inandığını söyledi.