Marmara Denizi'nde etkili olan deniz salyalarını temizleme çalışmaları aralıksız devam ediyor. ODTÜ Bilim Gemisi de Marmara Denizi'ni 50 metreye kadar saran müsilajın en dip nokta olan 1210 metredeki etkisini araştıracak.
Deniz salyası diğer adıyla müsilaj, Marmara Denizi'nde aylardır etkili oluyor.
Su yüzeyindeki köpüklü yapışkan oluşum, koku ve görüntü kirliliği de yaratıyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca ilgili bakanlık, valilik ve belediyelere gönderilen "Marmara Denizi Koruma Eylem Planı"nın uygulanmasına ilişkin genelge doğrultusunda Marmara'ya kıyısı olan kentlerde deniz temizliği seferberliği başlatıldı.
ABD salgına rağmen göçmen çocukları sınır dışı etti
Ekipler müsilajın durumunu anlık takip ederek, atık kabul gemileri, deniz süpürgeleri ve vidanjörlerle temizlik çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünün ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü koordinasyonunda, 2017'den bu yana yürüttüğü Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi (MARMOD) Projesi kapsamında, Marmara Denizi'ndeki 100 istasyondan Bilim-2 Gemisi ile örnek toplayan ODTÜ'lü bilim insanları, toplanan veriler ile denizdeki kirlilik ve müsilaj oluşumunu araştırıyor.
100 ayrı yerden numune alındı
MARMOD Projesi'nde görev alan ve salya oluşumları ile ilgili Bilim-2 Gemisi'nden gelen verileri analiz eden Enstitü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Yücel, soruları yanıtladı.
Marmara Denizi'ndeki kirlilik, tuzluluk, sıcaklık, klorofil, fitoplankton, zooplankton, oksijen ve ışık miktarı ile bulanıklığın nedenlerini ortaya çıkarmak için İstanbul ve Çanakkale Boğazları dahil 100 ayrı istasyondan numuneler aldıklarını bildiren Yücel, son dönemde çalışmalarını, numunelerin Mersin Erdemli'deki ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Laboratuvarı'nda incelenmesine ve MARMOD Projesi kapsamında Marmara Denizi'nin dijital ikizinin çıkarılması üzerine yoğunlaştırdıklarını ifade etti.
"'Scanfish' ile sürekli veri topluyoruz"
Dijital ikizin çıkarılmasının önemine değinen Yücel, "Bu ikize bakarak denizdeki yüklerin hangi oranda azaltılmasının temizliğe etkisinin ne olacağı kararı verilecek. Bu nedenle dijital ikizin çıkarılması, Marmara Denizi'nin nefes alması için verilecek kararlardaki çok büyük seçimleri etkileyecek" dedi.
Marmara seferinin DEKOSİM Ulusal Deniz Araştırmaları Altyapı Merkezi Projesi ve TÜBİTAK BİDEB Öncü Araştırmacılar Programı tarafından desteklendiğini hatırlatan Yücel, "Gemimizin denizdeki analizlerini daha sağlıklı yapabilmesi için uzaktan kumanda ile takip yapabilen son teknoloji ürünü 'scanfish' cihazı takıldı. Deniz yüzeyinin ilk 50 metresini sürekli tarayabilen bu cihaz ile sürekli veri toplayabiliyoruz" bilgisini verdi.
"Müsilajın üç boyutlu dağılımını ortaya çıkarıyoruz"
Marmara Denizi'nin tamamından, 100 farklı noktadan aldıkları örneklerin Mersin'deki Deniz Bilimleri Laboratuvarımızda analizlerine başladıklarını bildiren Yücel, şöyle devam etti:
"Müsilajın üç boyutlu dağılımını ortaya çıkarıyoruz. Şu anki bulgularımız, müsilajın deniz yüzeyinden 40-50 metre bandına çöktüğünü gösteriyor. Bu nedenle cihazlarımızın sinyalleri denizin altına geçemiyor. Denizin içinde müsilaj üretiminin sürdüğünü ve yığılmanın deniz içinde olduğunu görüyoruz. Müsilajın denizin dibinden yukarı doğru çıktığı gözlemleniyor.
Ayrıca organik yükün rüzgarın da etkisiyle Marmara Denizi'nin güneyine doğru ilerlediğini gözlemliyoruz. Özellikle Mudanya Gemlik dolayında oksijen seviyesinin bu mevsimde olması gerekenden yüzde 20 daha az olduğunu tespit ettik. Bu nedenle Marmara'nın özellikle güneyinin hassas ve daha derin incelenmesi gerekiyor. Bu organik üretimin özellikle bir noktada duracağını ya da azalacağını öngörüyoruz ancak bunun sonrasında organik yük içindeki bakterilerin de çoğalmaya başlayacağını ve bunun da özellikle güneyde baş gösterdiğini söyleyebiliriz. Normal deniz suyunda bulunan bakterinin bin katı bakterinin şu anda Marmara Denizi'nde olduğunu görüyoruz. Zaten üretken olan Marmara'nın taşıyabileceği bir birimlik müsilajın şu anda 5 kat fazla olduğunu gördük. Bu çok anormal bir yük."
"Müsilajın 1210 metredeki etkisini ortaya çıkarmayı hedefliyoruz"
Mustafa Yücel, yüzeyde müsilaj temizliğinin önemli olduğunu dile getirerek, "Yüzeyin temizliği elbette önemli, özellikle kıyıya yığılan katılaşan malzemenin kesinlikle temizlenmesi gerekiyor. Bir taraftan da Marmara Denizi genelinin içindeki müsilaj üretiminin de devam ettiği görülüyor. Denizi nefes alabilir hale getirmek için ne yapılması gerektiğini çalışıyoruz. İyileşmenin uzun zamana yayılacağı görüşündeyiz" dedi.
Oksijensizleşmenin Marmara Denizi için büyük bir sorun olduğunu dile getiren Yücel, şunları kaydetti: "Deniz yüzeyinin 50 metresine ilişkin verilerimizin analizlerine başladık. Bu haftadan itibaren Marmara Denizi'nin dibindeki hidrojen sülfür birikiminin başlayıp başlamadığını araştıracağız. Marmara Denizi'ndeki müsilajın en dip noktalarındaki etkisini yeni nesil sensörlerle görüntüleyecek araştırmalara başlayacağız. Böylece Marmara Denizi'ni 50 metreye kadar saran müsilajın en dip nokta olan 1210 metredeki etkisini ortaya çıkarmayı hedefliyoruz. Ayrıca ilerleyen haftalardaki seferlerimize balık çalışan hocalarımızın da katılımını öngörüyoruz. Marmara'daki balıklara bir nevi nüfus sayımı yapmayı planlıyoruz. Akustik cihazlarla bu öngörüyü yapabileceğimizi düşünüyoruz."
"Vatandaş bilimi" önerisi
Marmara Denizi'nin müsilajdan temizlenmesi için "vatandaş bilimi" önerisini dile getiren Yücel, "Belirlenen vatandaşlara oksijen seviyesini ölçer cihazlar dağıtılarak Marmara'nın tamamını sürekli ölçülebilir bir hale getirme gibi bir önerim de oldu. Dünyada bu tür örnekleri görüyoruz. Böylece sürekli bir veri elde edebiliriz" dedi.
Marmara Denizi'ndeki atığın doğal organik atık olduğu yönünde de veriler elde ettiklerini belirten Yücel, analizlerden bilinmeyen bir atık gibi dışarıdan bir müdahalenin Marmara Denizi'ne yapılmadığı yönünde ön bilgiler de aldıklarını sözlerine ekledi.