Sosyolog, felsefeci, yazar ve öğretmen Nurettin Topçu, vefatının 46 senesinde yad ediliyor.
HİSBaba tarafından Erzurumlu Topçuzadeler mensubu olan Topçu, Erzurum'da hayvancılık ve tahıl işlerinin ardından İstanbul Çemberlitaş'ta kasap dükkanı açan Ahmet Efendi ile Fatma Hanım'ın oğlu olarak 1909'da Süleymaniye'de dünyaya geldi.
Kimlikteki adı Osman Nuri olan Nurettin Topçu, 6 yaşında Bezmialem Valide Sultan Mektebi'nin ana kısmına kaydoldu. Çocukluğu İstanbul'un tarihi semtlerinde geçen yazar, 1920'de Büyük Reşit Paşa Numune Mektebi'ni birincilikle bitirdi.
Nurettin Topçu, Türkçe öğretmeni Nafiz Bey sayesinde Mehmet Akif Ersoy sevgisi ve hayranlığı kazandı.
Ortaokulu Vefa İdadisinde okuyan Topçu, 1928'de İstanbul Erkek Lisesi'nden mezun olduktan hemen sonra Fransızca öğrenmek üzere Fransa'ya gitti, ardından Strazburg Üniversitesi'nde felsefe öğrenimi gördü.
Doktorasını 1934'te Sorbonne Üniversitesi'nde felsefe alanında üstün başarıyla tamamlayan Topçu, Türkler arasında ahlak üzerinde çalışan ilk öğrenci ve Sorbonne'da felsefe doktorası veren ilk Türk oldu.
Nurettin Topçu, tezini bitirdikten sonra Fransa'da kalması yönündeki teklifleri kabul etmeyip aynı yıl Türkiye’ye döndü ve 29 Eylül 1934'te Galatasaray Lisesi'nde felsefe öğretmeni olarak göreve başladı.
Doktora tezi "İsyan Ahlakı" adıyla Türkçe'ye çevrildi
Topçu'nun Fransa'da okul, ev, kütüphane arasında geçen ve 6 yıl süren eğitiminin sonunda tamamladığı doktora tezi, "İsyan Ahlakı" adıyla Türkçe'ye tercüme edildi.
Türkiye'de farklı liselerde 40 yıl boyunca öğretmenlik görevine devam eden yazar, Robert Koleji'nde tarih, İstanbul İmam Hatip Okulu'nda psikoloji, felsefe ve dinler tarihi dersleri verdi.
Hüseyin Avni Ulaş'ın kızı Fethiye Hanım'la 1936'da evlenen ve iki yıl sonra ayrılan yazar, askerlik görevini İstanbul Hasköy'de 1936-1937 yıllarında yerine getirdi.
Dönemin önemli fikir adamlarından biri olan Topçu, başarılı çalışmalarından dolayı altın saat ve ABD'ye seyahat gibi ödüller almaya hak kazansa da hiçbirini kabul etmedi.
Başarılı sosyolog, öğrencilik yıllarını arkeolog Remzi Oğuz Arık ve bilim adamı Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu ile geçirdi. Hareket felsefesinin kurucusu Maurice Blondel ile de tanışma imkanı bulan Topçu, etkisinde kaldığı hareket felsefesinin kavramlarını ve metodunu kullanarak ahlak sorunlarına kendi kültürü açısından baktı.
Mevlana Celaleddin Rumi ve Yunus Emre'nin düşüncelerinden de etkilenen Topçu, doçent unvanına rağmen İstanbul Üniversitesi'nde iki yıl "eylemsiz doçent" olarak çalıştı fakat üniversitede kadro verilmedi.
Topçu, düşünsel ve kültürel alandaki çalışmalarının bir bölümünü, kuruluşuna da katıldığı Türk Kültür Ocağı, Türk Milliyetçiler Derneği, Milliyetçiler Derneği ve Anadolu Fikir Derneği'nde de sürdürdü.
Sırrı Tüzeer vasıtasıyla Nakşibendi şeyhleri Abdülaziz Bekkine Efendi ve Hasib Efendi ile tanışan ve Abdülaziz Efendi'ye intisab eden Nurettin Topçu, düşünce dünyasına yeni bir yön veren şeyhinin ölümünden duyduğu büyük acı ve uğradığı yıkımı, "Taşralı" kitabındaki "Yıldırım'ın Huzurunda" başlıklı yazısıyla kaleme aldı.
İmam-hatip okullarının kuruluşuna katkıda bulundu
Celal Ökten'den, İslami ilimler yönünden faydalanan ve imam-hatip okullarının kuruluşunda, programların hazırlanmasına katkıda bulunan Topçu, 1939'da "Hareket" dergisini çıkarmaya başladı.
İstanbul Erkek Lisesi'nden 1974'te emekliye ayrılan ve düşüncelerini sergilediği "Hareket" dergisini 1975'e kadar aralıklarla yayımlayan Topçu, dergide yayımlanan "Çalgıcılar" başlıklı yazısıyla sürüldüğü Denizli'de Said Nursi ile tanıştı ve onun tüm mahkemelerini takip etti.
Nurettin Topçu, milliyetçiliğin devirlerin tahakküm sermayesi olan siyasi hezeyanlardan sıyrılması gerektiğini savunurken, "Hareket, Allah'la insanın terkibidir" sözünden ilham alarak eğitimden ekonomiye, ahlaktan politikaya, felsefeden bilime, insanı ilgilendiren her alanda yazılar yazdı.
"Anadoluculuk" düşünce hareketini savunan, kadim İslam ve Türk tarihini, tasavvufu ve modern dönemdeki sosyolojik gerçekliği eserlerinde tahlil eden Topçu, ilk yazılarından itibaren bütünlüğü olan çok taraflı bir fikir mücadelesi yürüten, bir taraftan da Osmanlı-cumhuriyet modernleşmesini hesaba katıp onu aşmayı hedefleyerek tenkitçi bir bakış açısıyla "yeni bir insan", "millet", "devlet modeli" keşif ve inşa etmeye çalışan Topçu, Nizam Ahmed imzasıyla da şiirler kaleme aldı.
Topçu, pankreas kanserine yakalanarak 10 Temmuz 1975'te vefat etti ve İstanbul Fatih'te bulunan Kozlu Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verildi
Nurettin Topçu, 2017'de verilen Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'nde, "İnsanın var oluşunu sadece et, kemik, kan ve maddeden ibaret görmeyip ruhun derinliklerine inen, isyanın da bir ahlakı olduğunu ve bireyin toplumda bir ahlak nizamı çerçevesinde kendine yer edineceğini anlatan, bu millete Anadolu irfanının kıymetini ve düzen kurucu ahlakını kuşanmayı telkin eden, kadim İslam ve Türk tarihini, tasavvufu ve modern dönemdeki sosyolojik gerçekliği tahlil eden eserleri" dolayısıyla "Vefa" ödülüne layık görüldü.
Deneme, inceleme, öykü, roman, çeviri ve ders kitapları kaleme alan Topçu'nun eserlerinden bazıları şöyle:
"İsyan Ahlakı", "Yarınki Türkiye", "İslam ve İnsan", "Ahlak Nizamı", "Ahlak", "Devlet ve Demokrasi", "Mevlana ve Tasavvuf", "Kültür ve Medeniyet", "Türkiye'nin Maarif Davası", "Taşralı", "Bergson", "Mehmet Akif", "Büyük Fetih"