MUŞ (AA) - Muş'ta, çocuklarının terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan aileler, partinin il başkanlığı önünde oturma eylemi yaptı.
Çocuklarına kavuşma ümidiyle Diyarbakır annelerinin başlattığı eyleme destek veren aileler, her hafta çarşamba günü yaptıkları eylemi devam ettirdi.
HDP il binası önünde bir araya gelen aileler, "Halk Düşmanı Parti", "Evlatlarımızı vereceksiniz", "Ha HDP ha PKK", "Türk-Kürt kardeştir, HDP kalleştir", "Halkı dolandıran parti" "Yavrumu verin bana", "Anneler direniyor", "Artık yeter yakamızdan düşün" ve "Yeter artık evlatlarımızı bırakın" yazılı pankartlar açtı.
Çocuklarının fotoğraflarını ellerinden düşürmeyen anne ve babalar, evlatlarına teslim olmaları çağrısında bulundu, HDP'ye tepki gösterdi.
Baba Mehmet Zeki Budak, gazetecilere, oğlu Yusuf Budak'ın HDP tarafından kaçırılıp dağa götürüldüğünü söyledi.
8 yıldır çocuğunu aradığını ifade eden Budak, şöyle konuştu:
"Buradan oğluma sesleniyorum. Yusuf nerede olursan ol, gel teslim ol. Sen gelinceye kadar ben eyleme devam edeceğim. Buradan HDP'ye sesleniyorum, oğlumu bırakın artık gelsin. Sizin evlatlarınızı götürürlerse ne yaparsınız? Rant ve para uğruna oğlumu götürdünüz. Ben oğlumu sizden istiyorum. Oğlumu verinceye kadar buradan gitmeyeceğim. Oğlum, devletine sığın, gelir seni alırız. Seni orada kandırıyorlar, 'ceza verecekler' diye korkutuyorlar, öyle bir şey yok. PKK'ya ve bu rantçılara uşaklık etmeyin. Zamanınızı orada boşa harcamayın. Gelin evinize teslim olun."
- "Devlet çocuklarımızın babasıdır"
Anne Naciye Sönmez Yıldız, 29 aileyle birlikte çocuklarına kavuşmak için eylemlerini sürdürdüklerini belirterek, "Biz evladımızı istiyoruz. Çocuğum, Osman, sesimi duyuyorsan, yaşıyorsan gel. Devlet iyidir. Devlet çocuklarımızın babasıdır. Burada işkence ve zulüm yoktur. Oğlumu istiyorum. Oğlumu orada bırakmayacağım." dedi.
Anne Gülbahar Teker de çocuklarını HDP ve PKK'dan istediklerini dile getirdi.
Çocukların teslim olması için çağrıda bulunan Teker, "Anne babalar burada ağlıyor, feryat ediyor. HDP'liler çocuklarını Avrupa'ya okumaya gönderiyor, bizim çocuklara silah verip çatışmaya gönderiyor. Biz çocuklarımızı istiyoruz. Korkmayın, biz buradayız. Allah devletimizden razı olsun. Devlet bizim babamızdır." ifadesini kullandı.
- Sivil toplum kuruluşu ve vatandaşlardan ailelere destek
Eyleme destek veren Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Muammer Karaman ise annelerin yanında olmak için Ankara'dan kente geldiklerini söyledi.
Tüm Türkiye'nin annelerin verdiği mücadelenin farkında olduğuna işaret eden Karaman, şunları kaydetti:
"Dediğiniz her kelime, burada geçirdiğiniz her dakika aynı şekilde Anadolu'nun bütün kentlerinde, bütün insanların yüreğinde karşılığını buluyor. İnşallah da bu kutlu direnişin, haklı direnişin hakkı yakın zamanda alınacak. Okul çağında olan, okulda olması gereken çocuklarımızın maalesef ellerine silah vererek, onları kandırarak bu ülkeye faydalı bir insan olma imkanı ellerinden alınmış. Bu çocukları dağa kaçıranlar da bunlara yardım ve yataklık yapanlar da yaptıklarının ne kadar yanlış bir şey olduğunu fark edeceklerdir. Biz doğusuyla, batısıyla, Kürdüyle, Türküyle bir ve beraber olan, bin yıldır da bu coğrafyada hep beraber yaşayan bir milletiz. İnşallah bu kardeşliğimizi de hiç kimse bozamayacak. Sizler bunun en önemli mesajını veriyorsunuz. Muş'un havası soğuk ama sizlerin yüreğinin ne kadar yandığını, ne kadar dağlandığını görüyoruz."
Oğlu güvenlik güçlerine teslim olan baba Hüseyin Yıldız ise sosyal medyada oğlunun Aynularab'da (Kobani) ayağından yaralandığını gördükten sonra birçok girişimde bulunduklarını anlattı.
İkna çabaları sonucu oğlunun teslim olduğunu dile getiren Yıldız, şunları söyledi:
"Şu anda evinde mutlu bir şekilde yaşıyor. Birileri 'gelip cezaevinde çürüyeceksin' diyor asla öyle bir şey yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde 'Pişmanlık Yasası' var. Terör örgütü PKK, sözde devrim yaratmak adına Kürt gençlerini kandırmak suretiyle bir bir ölüme gönderiyor. Kürt sorunu diye bir şey yoktur. Onların Kürt hakkını savunduğuna da zerre kadar kimse inanmasın. Kürt halkını bu saatten sonrada kimsenin kandırmaya haddi de hesabı da olmasın."