İSTANBUL (AA) - İBRAHİM EL-HAZİN - Türkiye'nin Mısır ile ilişkiler konusunda yaptığı temas duyurusundan bu yana aralarında Müslüman Kardeşler Teşkilatının (İhvan) da bulunduğu muhalifler, bu gelişmeyi memnuniyetle karşıladı hatta, Mısır rejimiyle 7 yıldan uzun süredir yaşanan krizin çözümü için Türkiye'nin ara buluculuk yapması ihtimaline karşı olmadıklarını açıkladı.
İhvan Rehberlik Konseyi Başkan Vekili İbrahim Munir ile diğer önde gelen muhaliflerin yaptığı açıklamalarda, İhvan'ı ve onun taraftarlarını zor duruma sokan "siyasi tutuklular ve insan hakları" meselesinde bir iyileşme sağlanması için Türkiye-Mısır arasındaki yakınlaşmanın bir fırsat olabileceği umudu doğdu.
Demokratik yollarla seçilen ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye 2013 yılında yapılan darbeden bu yana başta İhvan'ın önde gelen isimleri olmak üzere birçok muhalif Türkiye dahil çeşitli ülkelerde ikamet ediyor. İhvan, bu ülkelerde muhalif figürlerle birlikte kurduğu medya ve insan hakları platformları kanalıyla faaliyetlerine devam ediyor.
İhvan, Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii gibi liderlerin de aralarında bulunduğu ve çoğu İhvan yanlısı 60 bin civarında tutukluya odaklanarak medya ve insan hakları konusunda çalışmalar yürütüyor.
Teşkilatın ve diğer muhalefetin Türkiye'nin olası ara buluculuğunu kabul etmeye hazır olduğu yönündeki beyanı, 2013'ten bu yana bir devletin ara buluculuğunun kabul edilmesi bağlamında bir ilki temsil ediyor ve Türkiye'ye duyulan güveni yansıtıyor.
Ara buluculuk konusuna, İhvan'ın varlığını tanımayan ve onu "terörist bir yapılanma" olarak kabul eden Mısır rejimi tarafından henüz bir yanıt gelmedi.
- Muhalif gruplar Türkiye'nin ara buluculuğuna sıcak bakıyor
Ankara'nın ilişkileri normalleştirmek için Kahire ile diplomatik temasların başladığını duyurmasından birkaç gün sonra Rehberlik Konseyi Başkan Vekili İbrahim Munir, 20 ve 21 Mart'ta iki ayrı televizyon kanalına açıklamalarda bulundu.
Munir, tutuklular ve 2013'te kanlı bir şekilde bastırılan eylemlerde hayatını kaybedenlerle ilgili konuların çözülmesi ve halkın yaşam koşullarının iyileştirilmesi için teklif edilmesi halinde Ankara'nın ara buluculuğuna karşı çıkmayacaklarını söyledi.
"Hayır işleyenin önünde durmayız. Türk yönetimi, Mısır'da çok büyük zulümler işlendiğini, tutuklamalar ve idamlar olduğunu biliyor. Gerçekleşecek bir uzlaşıda bunun göz ardı edilmesi söz konusu olamaz. Sonuç olarak rejimle yaşanan bu krizi çözecek olana teşekkür ederiz." diyen Munir, bölgenin sükunete ihtiyacı olduğunu ve üstelik Mısır gibi ülkeleri de içine alacak bir bölünme korkusu yaşandığını kaydetti.
İhvan'ın Mısır'daki muhalefetin tamamını temsil etmediğini kaydeden Munir, rejimle uzlaşı kapısının açılması ve bunun tüm muhaliflere sunulması durumunda buna karşı çıkmayacaklarını, çıkarlarsa hata yapmış olacaklarını dile getirdi.
İhvan Şura Konseyi üyesi Mithat el-Haddad da İhvan'a ait "Vatan" televizyonuna yaptığı açıklamada, Türkiye ile Mısır halkı bu yakınlaşmadan bir fayda elde edeceklerse bu fırsatın zayi edilmeyeceğini vurguladı.
Haddad, iki ülke arasında yakınlaşma olması durumunda Türkiye'nin Mısır meselesinde ortalığı yatıştırıcı bir rol oynayacağı düşüncesi taşıdığını belirtti.
Mısır Ulusal Güçler Birliği de 21 Mart'ta yaptığı yazılı açıklamada, Türk ve Mısır tarafları arasında ilerleyen dönemde ilişkilerin gelişmesi halinde Türkiye'nin, söz konusu krizin hukuki ve siyasi açıdan çözümünde güvenilir bir ara bulucu olacağını ifade etti.
Eski Cumhurbaşkanı Enver Sedat suikastı davasından suçlanan ve uzun süre hapis yatan Tarık ez-Zumur ile eski Cemaati İslami Partisi yöneticilerinden 6 kişi de yaptıkları yazılı açıklamada, Türkiye-Mısır yakınlaşmasının İslam ümmetinin yararına olduğunu vurguladı.
- Rejimle uzlaşmaya gitme söyleminin arkasındaki sebepler
Tüm bu açıklamalar öncelikle Mısırlı muhaliflerin, güvenilir olması, 7 yıldır kendilerine kucak açması ve taleplerini de anlıyor olması itibarıyla Türkiye'nin ara buluculuğuna güvendiğini ortaya koyuyor.
Bu durum, aynı zamanda muhalifleri, uzun yıllardır üstü kapalı kalan bir dosyanın yeniden açılmasında alışkın olmadığımız bir cesaretle konuşmaya sevk etmiş görünüyor.
Öte yandan, Türkiye'nin ara buluculuğu, muhaliflerin, "tutuklular ve özgürlükler" sorununun çözümü konusunda tutunduğu bir can simidi olma özelliği taşıyor.
Bu nedenle muhaliflerin açıklamaları genel anlamda "hukuk ve insan hakları" konularına odaklanıyor. Bu, muhaliflerin yıllardan beri dillendirdiği, Abdulfettah es-Sisi rejiminin devrilmesi söyleminden uzakta ikili müzakerelerde kabul edilebilir bir çerçeve olarak karşımıza çıkıyor.
Görünen o ki muhalifler yaptıkları açıklamalarla topu Sisi'nin kalesine atıyor ve buradan kazanan taraf olarak çıkmayı ümit ediyor. Rejim tutuklular konusunun çözümünü reddetse bile işleri zora sokan tarafın kendileri olmadığını göstermeyi amaçlıyor.
Muhaliflerin, iki ülke arasındaki yakınlaşmaya besledikleri bu umut, yeni ABD yönetiminin, Kahire'ye askeri destek sunma açıklamalarının ardından Mısır'ın insan hakları dosyasında köklü bir değişime gitmeyeceği kanaatinin hasıl olmasıyla paralel gelişmiş gibi duruyor.
- Rejimle uzlaşı umudu gerçekleşir mi?
Mısır rejimini tanımayan İhvan'ın Türkiye'nin olası ara buluculuğuna yeşil ışık yakmasına rağmen rejimden henüz bir açıklama gelmedi. Bu sessizlik, muhaliflerle müzakereye gitmenin öncelikleri arasında olmadığı izlenimini veriyor. Ancak yakın bir zamanda bir anlaşma olmasa bile bir açılım olması uzak bir ihtimal değil.
Mısır yönetiminin, insan haklarıyla ilgili kendisine yapılan eleştirileri kabul etmesi beklenmiyor olsa da muhaliflerin basında ve belki de siyasette söylemlerinin şiddetini düşürmesi rejimi, kendi yandaşlarının taleplerini göz ardı etmeden ve müttefikleriyle olan çıkarlarına da zarar vermeden "güven inşa edecek" kararlar almaya teşvik edebilir.
Bu nedenle uzmanlar, ülke içinde istikrarlı ve dış güçler tarafından da desteklenen rejim karşısında muhaliflerin taleplerinin, taktiksel bile olsa "tutuklular" seviyesinde durması gerektiğini düşünüyor.
Sonuç olarak, Mısır-Türkiye yakınlaşması fırsatını stratejik bir şekilde yönetmesi durumunda, Mısır muhalefetinin önünde köklü değişim çağrısından aşamalı reforma geçişten başka seçenek görünmüyor.