İSTANBUL (AA) - Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Başkanı Kutlu Karavelioğlu, dünyada ihraç edilen makine miktarının 2019'un hâlâ çok gerisinde olduğunu belirterek, "Biz rakip ülke sektörlerinden hızla ayrışmaya ve dünya makine ticaretindeki payımızı artırmaya devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.
MAİB'den yapılan açıklamaya göre makine sektörünün serbest bölgeler dahil toplam ihracatı yılın 8 ayında, 2020'nin aynı dönemine kıyasla yüzde 32,5 artışla 15 milyar dolara yükseldi.
Geçen ay, Almanya, ABD ve Birleşik Krallık'a yapılan makine ihracatı 500 milyon dolara yaklaştı. Makinecilerin geçen yılın aynı ayına göre ihracat artışı Fransa'da yüzde 96'yı, Rusya'da yüzde 63'ü geçti.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, makine ihracatındaki yükselişin sadece salgının baz etkisiyle açıklanamayacağının altını çizdi.
Gelişmiş ülkelerin makine ihracat rakamlarında 2019 yılını yakalamakta güçlük çektiklerini vurgulayan Karavelioğlu, "Üstelik bu sıkıntıyı, emtia ve lojistik maliyetleri nedeniyle fiyatlarda meydana gelen ciddi artışa rağmen yaşıyorlar. Çünkü dünyada ihraç edilen makine miktarı 2019'un hâlâ çok gerisinde. Fakat biz rakip ülke sektörlerinden hızla ayrışmaya ve dünya makine ticaretindeki payımızı artırmaya devam ediyoruz. İlk 8 aylık ihracatımız 2019'un yüzde 18,4 üzerinde. Kişi başı ortalama olarak dünyada kalkınma stratejisi içinde makineye en büyük önceliği veren ülke Çin ve biz. Çin'e yakın seviyede makine ihracatı yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Karavelioğlu, ABD, Çin ve AB'nin yeni dönem stratejilerinin Türkiye'ye etkisini değerlendirdi. Bu süreçte Rusya'nın konumunun özellikle teknolojik ve ticari iş birlikleri bakımından önemini artırdığını belirten Karavelioğlu, şunları kaydetti:
"Çin yerlileşme konusunda tedbirlerini sıkılaştırarak yabancı sermayeli şirketleri giderek daha fazla dışlayan bir kalkınma stratejisine yöneliyor. Vergi artırımı ile ticaret ve sermaye savaşlarına devam eden ABD kanadı ise üretimde hız kesmemeye çalışıyor. Giderek derinleşen kamplaşmada Rusya, yapacağı tercihlerle, kendisine ticari ayrıcalıklar tanıyacak karşılıklar dahi bulabilecektir. Bizim için bu ayrışmada stratejik merkez Avrupa Birliği. Çünkü dış ticaretinin yüzde 65'ini kendi içinde yapsa da AB için tedarik güvenliği ve yakın coğrafya yatırımları özellikle ikiz dönüşüm kulvarında en hassas konu haline geldi. Makinelerimize giderek artan rağbetin gerisinde, bizim de arzu ettiğimiz şekilde istikrarlı ve sürdürülebilir ilişkiler kurmak tercihi yatıyor.”
- "Makine üretimi genel imalat sanayi üretiminin 1,5 katı hızla artıyor"
MAİB Başkanı Karavelioğlu, küresel güçler arasındaki çıkar çatışmaları ekseninde, makine sektörünün yüksek performans sergilediği Rusya pazarının öneminin yadsınamaz hale geldiğini belirtti.
Türkiye ve Rusya'nın dış ticaret ve yatırım analizlerine yakından bakıldığında bilhassa makine sektörünün, ikili ilişkilerin büyümesi perspektifinde özel bir konuma sahip olduğunun görüleceğinin altını çizn Karavelioğlu, "İhracatının tamamına yakınını fosil yakıtlar ve ağır sanayi ürünlerinden sağlayan Rusya'da sermayenin oluşması ve tabana yayılması yönünde bir gayret var. Bu dönüşümün yansımaları ülkede on binlerce küçük işletmenin kurulacağını ve bunların makine talebinin hızlı artacağını gösteriyor." ifadelerini kullandı.
Karavelioğlu, şunları kaydetti:
"Rusya'nın uzay, silah ve nükleer gibi teknolojinin ileri alanlarında büyük birikimi olmasına rağmen sınai üretim gereçlerinde yani makine imalatında bizim gerimizde kalışının nedeni sektörel ekosistemin bütün dünyada KOBİ'ler üzerinde yükselmekte oluşudur. Hemen her makine dalında mevcut üretim kabiliyetimiz ve her keseye uygun teknoloji çeşitliliğimiz Rusya'nın dönüşüm çabalarına kapsamlı yanıt verebileceğimiz anlamı taşıyor. İki ülke arasında makine yatırımı ve ticareti üzerinden bir koridor açılabilirse ilişkilerin istikrarına da katkı sağlanmış olacaktır. Türkiye'de makine üretimi genel imalat sanayi üretiminin 1,5 katı hızla artıyor. Yani, makinecilerimiz bir yandan ülkemizdeki sanayicilerin artmakta olan ihtiyacını karşılarken bir yandan da makine üretimi zaafa düşen diğer ülkelerin eksiklerini tamamlıyor.”
- "OVP'nin başarı kriteri, talebin yerli makineyle karşılanması"
Karavelioğlu, teknoloji ve katma değer odaklı hedefler doğrultusunda, makine ve teçhizat yatırımlarının artmasını hedefleyen Orta Vadeli Program'ın (OVP) yurt içinde önemli bir makine talebi oluşturmasını beklediklerini ifade etti.
Programda, yerlileşme ve teknoloji transferi içeren kamu alımları yoluyla birçok girdi de yerlilik payının artırılmasının hedeflendiğinin altını çizen Karavelioğlu, "Son 12 ayda 33,4 milyar dolar kaynağımızın makine ithalatına harcandığı düşünülürse, OVP'nin başarı kriterinin yurt içinde oluşacak yeni talebin yerli makinelerle karşılanması olduğu çok açıktır." açıklamasında bulundu
Programın bir başka önemli hedefinin başta AB Yeşil Mutabakatına uyum olmak üzere yeşil, sürdürülebilir ve döngüsel bir ekonomik yapıya kavuşmak oluşundan memnuniyet duyduklarını belirten Karavelioğlu, şunları kaydetti:
"Dünyada ana gündem salgın olmasaydı, bugün iklim değişikliği daha yüksek sesle tartışılıyor olurdu. Çünkü bu konu hem dünyanın geleceğini ilgilendiriyor hem de AB için yeni bir büyüme stratejisi anlamına geliyor. Tüm dünya gibi yerli sanayicimiz de mevcut makine parklarının büyük bölümünü endüstriyel dönüşüme uyum sağlayabilmek için yenilemek zorunda. Bu mecburiyet makinelerimize olan talebi güçlü biçimde artıracaktır. Türkiye'nin makinecileri yatırım ve faaliyetlerini bu öngörüyle planlamakta, makinelerimizin geçirmekte olduğu teknolojik evrime destek olacak iş birliklerine giderek artan bir önem atfetmektedir."